Trump aslýnda kimi cezalandýrýyor?

Ýran’la yapýlan anlaþma, nükleer çalýþmalarýn silah üretme seviyesine gelmeden dondurulmasý karþýlýðýnda ekonomik ambargolarýn kaldýrýlmasý þeklindeydi. ABD, Çin, Rusya, Fransa ve Ýngiltere’ye Almanya da eklenmiþ ve Ýran ikna edilmiþti. 

Anlaþma, Ýran’ýn uluslararasý sisteme çekilmesini ve küresel ekonomiye dahil edilmesini amaçlýyordu. Tabir yerindeyse, Ýran “köþeye sýkýþtýrýlan kedi” durumunda olmasýn isteniyordu. Bu çerçevede baþta havayolu ve petrol þirketleri olmak üzere çok sayýda firma ile Ýran arasýnda yatýrým anlaþmalarý yapýldý. 

Ancak Suriye kriziyle birlikte görüldü ki, Ýran uluslararasý sisteme dahil olma meselesini Þii eksenini geniþletme þeklinde deðerlendirmiþ. Kendisine giderek daha fazla alan açan Ýran’ýn bu politikasý, baþta Ýsrail ve Suudi Arabistan olmak üzere çok sayýda devleti rahatsýz etti. Trump’ýn Ýsrail önceliði ve Suudi Arabistan desteði kapsamýndaki “güney hattýný tutma” siyaseti de tehlikeye girdi. 

 

Ýran bahane

Rusya ve Çin ise Ýran’ýn bir yandan ekonomik olarak kendilerine olan baðýmlýlýðýnýn azalmasýndan rahatsýz oldular, öte yandan kendileri için öngördükleri alanýn Ýran tarafýndan kaplanmasýndan hiç hoþlanmadýlar. 

Dolayýsýyla Ýran her ne kadar Trump’ýn “ötekisi” olsa da, aslýnda Rusya ve Çin tarafýndan da “denetim altýnda tutulmasý gereken ülke” olarak görüldü. Sonunda, Ýsrail’in nükleer çalýþmalarýn gizlice sürdüðünü gösteren belgeler olduðunu iddia etmesiyle, Ýran’ýn durdurulmasý sürecinin düðmesine basýlmýþ oldu. Trump, anlaþmadan çekildi. 

ABD’nin anlaþmadan çekilmesi, tek baþýna Ýran’ýn cezalandýrýlmasý için yeterli deðil. Þu aþamada, ABD menþeli firmalarýn yaptýklarý anlaþmalardan doðan bir zarar olur. Ancak ABD, Ýran ile iþ yapan tüm ülke ve firmalarýn ABD ile iþ yapmasýný yasaklayan bir adým atarsa, o zaman bu süreçten tüm Avrupa ülkeleri de zarar görür. Çin’e ticari kýsýt getirmeyi isteyen ABD, bu yolu kullanýr; Rusya ile de “gerilim” siyasetine gerekçe bulmuþ olur. 

 

'Ona gitme bana gel'

Bu sürecin ABD-Avrupa iliþkilerine zarar vereceði ortada. Ýran ambargosu demek petrol fiyatlarýnýn dolarýn artýþýyla birlikte yükselmesi demek. Bu durum Suudi Arabistan, Kuveyt ve Rusya’yý zenginleþtirirken, Çin ve Avrupa ülkelerini zora sokabilir. 

Diðer risk ise Ýran ile Ýsrail’in savaþ sürecine girmeleridir, ki bunun baþladýðý anlaþýlýyor. Ýran Devrim Muhafýzlarý Ordusu, Golan’ý, Ýsrail de Ýran’a ait askeri tesisleri vurdu. Þimdilik savaþ Suriye topraklarýnda, ama bunun Lübnan’a yayýlmasý ve sonunda iki devleti doðrudan karþý karþýya getirmesi olasý. 

Bu durumda, anlaþmadan çekilmeyen ülkeler tercih yapmak zorunda kalacak. Zira Ýran “savaþ” durumunda nükleer çalýþmalarýna devam etme azmi ve gerekçesi bulacak. Rusya ile Çin sessizce Ýran’ý desteklemeye devam edecek ama Avrupa bunu yapamayacak. 

Trump’ýn Ýran siyasetini sadece Ýsrail ya da Suudi Arabistan üzerinden açýklamak yeterli deðil. ABD, alenen Avrupa ülkelerinin Ýran kapýsýný kapatma arzusunda. Dolarý ülkesine çaðýran Trump, ayný zamanda yatýrýmcýlarý da çaðýrýyor ve kabaca “ona gitme bana gel” diyor. Bu yolla, Ýran’ýn, hatta Kafkasya’nýn Rusya’ya býrakýldýðý, Avrupa’nýn da ABD’ye eklemlendiði dünya tasarýmýný zorluyor. Avrupa ülkeleri kendilerinin cezalandýrýldýðýný bildikleri için Trump’ý iknaya uðraþtýlar; yoksa insanlýk adýna deðil. 

Belirtelim, bu olumsuz ortam Türkiye için fýrsatlara iþaret ediyor. Türkiye de Avrupa’ya “ona gitme bana gel” diyebilir. Tabi uygun ortamý hazýrlamak koþuluyla.