Trump Çin’le dost mu, düþman mý?

Aralýk ayý baþýnda Trump, Çin baþta olmak üzere bir çok ülke ile ticaret iliþkilerini kast ederek, “unutmayýn, ben vergi adamým” demiþti. Bu, ABD menþeli ürünlerin ticaretinde diðer ülkelerin vergileri düþürmesi çaðýrýsý anlamýna geliyor. Eðer vergiler düþürülmezse, ABD onlarýn ürünlerine çok daha yüksek vergi duvarlarý uygulayacak. 

Ticaret savaþlarý demek olan bu politika, sadece sanayi ürünlerini de kapsamýyor. Demir ve çelik gibi hammaddeler ile tarým ürünleri de vergiler ve miktar kýsýtlarýyla ceza sepetine dahil durumda. Ayrýca sermaye piyasalarý, dolar ve altýn gibi finansal araçlar da birer yaptýrým aracý olarak kullanýlabiliyor. 

ABD’nin bu politikasýnýn tüm dünyanýn ekonomik dengelerini alt üst edici yönleri olduðuna þüphe bulunmuyor. Trump da bu noktadan hareketle her piyasayý tehdit edecek bir ortam yaratmaya çalýþýyor. Yüksek vergi uygulamalarýnýn ABD’ye büyük kazanç saðladýðýný ama  en büyük masraf kapýsýnýn hala dünya jandarmalýðý olduðunu savunuyor. Bu nedenle, “güvenlik isteyen, parasýný ödemeli” diyor. 

 

Çin’i ikna süreci

Güvenlik isteyenin ABD’ye bunun parasýný ödemesi gereðine yapýlan vurgu, büyük ölçüde ABD müttefiklerine uyarý niteliðinde. Zira Trump’ýn esas yaklaþýmý, müttefiklerinin ABD’yi suistimal  ettiði anlayýþýna dayanýyor. 

Bununla birlikte, Trump’ýn kimi müttefik, kimi dost, kimi düþman gördüðü açýk olmadýðýndan esas olarak hangi devletleri cezalandýrmayý öngördüðünü tahmin etmek kolay deðil. Bu belirsizlik içinde tek açýk olan, Trump politikalarýnýn ticaret-savunma ikilisine dayanýyor olmasý. 

Ticaret müzakerelerinde ve savunma konularýnda Trump hangi liderle anlaþýrsa, ABD’nin o ülkeyle yakýnlaþacaðý ya da en azýndan normalleþeceði öngörülebilir. Bu çerçevede de ilk bakýlmasý gereken Çin ile iliþkileri olacak gibi. 

Geçtiðimiz yýlýn önemli bir bölümünde Çin’i düþman ilan eden Trump, sene sonunda görüþmelerin olumlu gittiðini duyurdu. Çin devlet baþkanýnýn uzlaþmaya yatkýn olduðunu ima eden Trump, bir anlaþma imzalanmasýndan mutlu olacaðýný açýkladý. 

 

Rusya’dan rahatsýzlýk süreci

Trump’ýn mutluluðu, ABD ticaret politikasýnýn Çin’e kabul ettirilmesine dayandýrýlacak. Ayrýca, küresel ticaret savaþlarýnýn geriliminde de düþmeye neden olacak. Ancak, bu durumun uzun soluklu olmama riski bulunuyor. 

Öncelikle belirtelim, Trump politikalarýnýn ABD’ye her durumda kazanç getireceðinin garantisi bulunmuyor. Hatta Trump politikalarýnýn devam edeceði bile kuþkulu. Ancak en az ABD’nin yakýn geleceðindeki belirsizlik kadar Çin’in yakýn geleceði de bazý belirsizlikler taþýyor. Zira, Trump’ýn istediði anlaþmayý imzalamanýn Çin’e de bir bedeli olacak. Bu bedel, bir yandan ekonomik bir yandan da siyasi düzeyde ortaya çýkabilir. Daha þimdiden Çin’i komünizmden uzaklaþtýrdýðý gerekçesiyle sendikalarýn, üniversitelerin protesto gösterileri baþlamýþ vaziyette. 

ABD ve Çin’i bekleyen olasý riskler, iki devletin anlaþmamalarý halinde daha fazla; bu nedenle kötünün iyisini tercih ederek uzlaþmaya gitme ihtimalleri bulunuyor. Ancak bu uzlaþýnýn dünyanýn rahatlamasýna izin vermeyecek bir baþka geliþmeyi tetiklemesi mümkün. Zira, Çin ile iliþkilerini kýsmen normalleþtiren ABD’nin Rusya ile arasýnýn açýlmasý olasý. 

Þimdilik kerhen anlaþan Rusya ve ABD’nin çýkar sýnýrlarý kesiþmeye baþladý ve ABD’nin Rusya’ya uyguladýðý ekonomik yaptýrýmlar da sürüyor. Dolayýsýyla Trump kendi isteðiyle ya da deðil, Çin yerine Rusya’ya konsantre olmak zorunda kalabilir ve bu da Ortadoðu ve Avrupa devletleri için þimdikinden daha zor bir döneme iþaret eder.