Trump dönemi ve Türkiye

Ve yeni bir sayfa açýldý. Büyük umutlarla dünya siyaset sahnesine pazarlanan bir Barack Obama figürü, ABD tarihinin en baþarýsýz baþkanlarýndan birisi olarak Washington’daki görevine veda etti.

45. ABD Baþkaný Donald Trump, dünyanýn süper gücünün liderlik koltuðuna oturdu. Düzeltelim. Baþkanlýk koltuðuna oturdu ve lider olmaya çalýþacak. Zira baþta ABD medyasý ve sivil toplum kuruluþu görünümlü vesayet odaklarý olmak üzere, “asýl” ABD yönetimi, Trump’a “muktedir” payesi vermemeye kararlý görünüyor. Ýþte bu nedenle kamuoyunda sürekli olumsuz bir Trump fotoðrafýna çarpýyoruz. Çünkü günümüzde “the real power is the power to define”. Yani gerçek güç, tanýmlama gücünü elinde tutanda. Medya da, kamuoyu oluþturma þirketlerinde. 

Ayaðýnýn tozuyla medya ile savaþýnda level atladýðýna, CNN baþta olmak üzere de medyanýn bu savaþa “hay hay” diyerek girdiðine burada atýfta bulunalým.

Kadýn örgütlerinin sokaða dökülmesindeki samimiyetsizliði de bir kenara koyalým. Ortalama bir Batýlý siyasetçinin, üstelik beyaz elitlerin dünyasýndan gelen bir iþadamýnýn kadýnlara bakýþýndaki aþaðýlayýcý ve maço bakýþ açýsýný yansýtýyor Trump. Diðerlerinden fazlasý yok. Kadýnýn onlarýn gözündeki deðeri tam da bu... Bu yüzden kapitalist sistemde moda, reklam sektörü kadýnýn aþaðýlanmasý üzerinden yükselme trendine giriyor. Kadýn bedeni, cinsel kimliði kapitalist sistemin giderek aþaðýladýðý bir olgu. Eðer itirazýnýz varsa, bu yaklaþýmý karikatürize bir þekilde yansýtan bir siyasetçiyi deðil, sistemin kendisini sorgulamanýz gerekiyor.

Naçizane fikrim bu.

Asýl sorun, Trump’ýn seçim dönemi vaatlerini, uygulamaya çalýþýp çalýþmayacaðýnda. Özellikle Ýsrail’e yönelik politikalarý ve ABD büyükelçiliðinin Kudüs’e taþýnmasý konularý kilit gündemler olacak. Burada, Avrupa ülkelerinin de rahatsýzlýðýnýn altýný çizelim. Ancak bu konudaki satranç tahtasýný Arap ülkeleriyle Washington’un ortasýna koyma niyetindeler. Yani bir kez daha, “elim bulaþmasýn, üstüm kirlenmesin ama yemek de istediðim kývamda piþsin” mantýðý. 

Trump’ýn seçim vaatlerinin önemli bir kýsmýný gündemine almayacaðý, alacaklarýnýn da Avrupa ülkeleriyle arasýný biraz daha açacaðý öngörüsünde bulunabiliriz.

Baþta FETÖ’nün iadesi ve Suriye gündemi, spesifik olarak da PKK/PYD konusu, Ankara’nýn öncelikli gündem maddeleri.

Elbette ekonomi ve ticaret...

Ama en çok da güvenlik ve istihbarat konusunda 15 Temmuz gölgesini kaldýrýp, rahatça sýrtýný dönebildiði bir stratejik ortak tablosuna yeniden ulaþmak.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en karanlýk gecesi 15 Temmuz’da ve darbenin püskürtülmesiyle en aydýnlýk sabahý olan 16 Temmuz’da Washington’dan gelen sinyaller, telefon hatlarýna yansýyan görüþmeler Ankara’nýn gözardý edebileceði türden deðil.

Ama çok þükür, o gecenin sorumlularýný koruyan bir yönetim yok artýk ABD baþkentinde. Ankara buna inanmak istiyor. Artýk yeni bir sayfa açýldý. Küresel sistemde de Avrupa’nýn bu seçim sonucu nedeniyle daha endiþeli, Rusya’nýn daha rahat olduðu bir fotoðraftan bahsediyoruz. 

Ankara, Washington’a bu pencereden bakýyor...