Trump, dýþ politikayý kafasýna estiði zamanlarda attýðý Twitter mesajlarýyla yürüten lider görüntüsü verdiðinden, belki çok ciddiye alýnmamasý gereken bir baþkandýr. Ama belirtmek gerekir ki, ABD yurttaþlarýnýn bu durumun bir övünç mü yoksa utanç kaynaðý mý olduðuna karar vermelerini kolaylaþtýrýcý bir ortam da yaratýyor.
Ancak mesajlardaki tehditlerin sertliði arttýkça, renkli kiþiliðin giderek tehlikeli kiþilik haline dönüþtüðü söylenebilir. Zira yaptýðý her açýklama, “karþý cephe” olarak gördüðü kesimlerin daha fazla ABD düþmaný haline gelmesine yol açýyor, ayrýca Amerikan-karþýtlýðýnýn yapýþtýrýcý bir harç olarak kullanýlmasýný da olanaklý kýlýyor. Söz konusu durum ABD’nin küresel gücüne katký saðlayacak gibi gözükmüyor, fakat ABD eksikliðinden doðan boþluðun baþka oyuncular tarafýndan doldurulmasýna yol açtýðýndan, daha güvenli bir dünyaya da iþaret etmiyor.
Emin olmak kolay deðil ama belki Trump daha güvensiz bir dünya tercih ediyordur; ama takýndýðý tutum, öncelikle ABD’nin daha güvensiz bir yer olmasýna yol açacak gibi gözüküyor.
Trump’ýn açýkladýðý iki konu, gidiþatýn yönünü kestirmeyi olanaklý kýlýyor. Ýlki, her zamanki gibi K. Kore ile ilgili. Trump, kendi nükleer silah butonunun Kim Jong’unkinden daha büyük olduðunu ve çalýþtýðýný ifade etmiþ.
Trump diðer “düþmanlarýndan” bahsederken ülke ya da halklarýn isimlerini kullanýyor, ancak K. Kore söz konusu olduðunda liderin ismini zikrediyor. Ýliþkiler ne ara bu denli kiþiselleþmiþ, bilemiyoruz ama “benim buton seninkinden büyük” açýklamasýnda ifade edilen düðme, nükleer silahlarý ateþleyecek olan düðme.
Açýklama bir yandan dehþet verici. Öte yandan ise hem ABD caydýrýcýlýðýnýn küçümsenmesine yol açýyor, hem de karþý tarafýn harekete geçmesini kolaylaþtýrýyor. Bu oyundaki karþý taraf Çin...
Twit’in hemen sonrasýnda K. Kore, G. Kore’ye bir zeytin dalý uzattý, Olimpiyatlar üzerinden üst düzey görüþme önerdi; G. Kore de teklifi memnuniyetle kabul etti. Bu, ABD ile K. Kore arasýnda daha sýcak geliþmeler olursa, en büyük zararý G. Kore’nin göreceði gerçeðinden hareket edilmesi demek. Ancak bundan önemlisi, Çin’in ABD’nin yaratacaðý felaketi göstererek G. Kore’yi bu ülkeden koparma giriþimini baþlatmýþ olmasý.
Açýkladýðý diðer konu ise “paran kadar varsýn” anlamýna gelebilecek bir açýklama ve bu Pakistan üzerinden yapýlmýþ vaziyette. 2002’den beri 33 milyar dolar yardým yapýldýðýný ama Pakistan’ýn terörü bitiremediði gibi teröre destek verdiði iddia ediliyor. Ardýndan Filistin’e verilen paralarýn da bir iþe yaramadýðý ifade ediliyor.
Muhtemelen Avrupa ülkeleri sýra ne zaman kendilerine gelecek diye bekliyorlardýr. Onlar beklerken Pakistan sert bir yanýtla ABD’yi alýnan paralarýn nerelerde kullanýldýðýný açýklamakla tehdit etti. Bu, stratejik yatýrýmlar ve terör örgütleri ile “devletler” arasýndaki karmaþýk iliþkilerin deþifre edilmesi tehdidiydi ve muhtemelen kenarda bekleyen Rusya için çok mutluluk verici bir haber oldu. Zira ABD’nin karþýsýna aldýðý her yönetimin yanaþacaðý bir baþka devlet var; onlar da terörle mücadele ediyor ve daha da etmeye çok hevesliler.
Trump, ileride Moskova’ya yerleþir mi bilinmez, ancak þimdilik görünen o ki yardým yapýp hemen sonuç getirmeyen tüm oyuncularý alacaklý defterine yazacak, desteði kesecek ve bu oyuncular da “öteki”lere sýðýnacak. Bu, daha güvenli ortamlar yaratmayacak ve devletler arasý sýcak gerilimleri daha da artýracak. Ýstenen tam da bu olabilir ama oyunun kazananý Trump olur mu, orasý belli deðil.