ABD, 18.5 trilyon dolarlık ekonomisi ve dünyanın geri kalanına eşit savunma bütçesiyle dünyanın süper gücü, bunu tartışan var mı, yok. Her ne kadar, son yıllarda 'içten çöken' bir süper güç görüntüsü verse de, biz dahil, dünya, sorunları Washington ile görüşmenin ciddiyetine sahip. Ama ortada bir sorun var: Amerikalılar, kendilerini ciddiye almıyorlar!.. 14 ayda sabit bir yönetim kuramadılar ve Washington’daki lobiler savaşından yarın sabaha ne tür bir sürprizle uyanacağımızı bilmiyoruz.
Aslında 'petrolcü' Rex Tillerson’un görevinden alınıp, yerine CIA Başkanı Mike Pompeo’nun Dışişleri Bakanı olarak atanması sürpriz değildir, bu adım, eylül ayından bu yana bekleniyordu.
Biri, (Trump), “önce Amerika” deyip bu lafının altını bir türlü dolduramayan ulusalcı, diğeri EXXON’un kaptan köşkünden gelen bir “küreselci…” Birbirlerine ancak bu kadar tahammül edebildiler.
Aşırı sağcı Pompeo’nun bırakın İran’la ilgili sert sözlerini bir kenara, 16 Temmuz 2016 sabahı darbe için attığı tvit ortada, darbeyi püskürtmüş seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak hala Erdoğan’ın diktatörlükle suçluyor, pek üzülmüş anlaşılan...
CIA’nin başına getirilen Gina Haspel ise teşkilatın içinde “tescilli bir işkenceci…” Terörizmle mücadele adı altında Tayland, Mısır gibi ülkelerde kurulan işkence mekanlarının (biliyorsunuz, bu Amerikalılar çok çağdaş ve demokrattır, topraklarında bu işi yapamaz, uydu ülkelerde su ile adam boğma işkence seansları düzenlerler) fikir “anası”, bazı işkencelerde bizzat bulunduğu da Kongre raporlarına yansımış durumda.
Gina Haspel’in CIA’da yürüttüğü görev nedeniyle esas uzmanlık alanı ise, “hoşa gitmeyen yabancı yönetimlerin yıkılması…” 15 Temmuz’da David Cohen ile birlikte FETÖ darbesini tezgahladı,Cohen başarısızlıktan sonraCIA’dan atıldı, o ise, geçtiğimiz yılın sonunda İran’da gerçekleştirdiği “iç buhran yaratma” tatbikatı sonucunda teşkilatın başına geçti.
Daha anlatayım mı, bu karakterler hakkında raflar dolusu kitap yazılır… Sanırım Pensilvanya’daki o şahıs ve 1 Dolar’lık adamları Trump’ın son atamalarıyla zil takıp oynuyorlardır…
Uzun anlatmayacağım, Trump yönetimindeki asıl kırılma noktası, “Kudüs kararıdır…” Siyonist damat Kushner, Evanjelik Başkan Yardımcısı Pence, bu ekibin asıl adamı uluslararası müzakereci Greenblat, Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilmesini Trump’a dikte ettiler. Karşı çıkan iki isim Beyazsaray’a gidip dert anlattı: Dışişleri Bakanı Tillerson ve Savunma Bakanı Mattis, böyle bir adımın ABD’yi yalnız bırakacağını ve Müslüman coğrafya ile büyük dert yaşanacağını söylediler, dinletemediler. Tillerson’dan sonra Mattis ve Hazine Bakanı Mnichin’in de yönetimden ayrılması yakındır, “sürpriz” karşılamayın…
Son düzenlemeler ile ABD’yi, “İsrail’in menfaati için” İran’la savaşa sürüklemek isteyen neo-con/Siyonist lobi ve Amerikan savunma sanayi devleri önemli başarı elde etti, bunu bilin yeter...
Washington’da şekillenen kadro, Türkiye’ye savaş açar. Bunların tek derdinin İran olmadığını, Türkiye’nin de hedef tahtasında olduğunu bilmemiz gerekiyor.
1- “Kripto FETÖ” unsurlara karşı çok uyanık olacağımız riskli bir döneme girdik, rehavet yok!.. Özellikle sosyal medyadaki trollerinin, medya içinde pusuya yatmış kriptolarının gelen talimatlar doğrultusunda hareketleneceği bir dönem bu. Raflarında tuttukları sosyal fay hatlarını kaşıyıp, mutlaka sokağı hareketlendireceklerdir. (Üniversitelere çok dikkat!)
2- Ordu içindeki kripto unsurlara dönük son operasyonlar, hala, risk altında olduğumuzu göstermesi bakımından önemli. Aman!..
3- MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a söylememe gerek yok ama yazayım: Hibrit (melez) savaşın “istihbarat savaşı” dönemine geçtik, bunların elinde kullanacak STK azaldı, medyadaki kriptolarının manevra alanı daraldı, siyasetçilerinin hali ortada, suikastler üzerinden kaos yaratmayı deneyecekler.
Amerikan Merkez Komutanlığı CENTCOM, Afrin’i bir hibrit savaşı laborutavarı olarak planlandı, tüneller kazıldı, keskin nişancılar yerleştirildi, milis teşkilatı silahlandırıldı, aralarına ajan savaşçılar konuldu, medya ve sosyal medya örgütlendi. Ama sonuç ortada, Vietnam Savaşı’ndan esinlenip, Güney Kore’deki özel kamplarda geliştirdikleri savaş örneği Türk ordusunun karşısında eridi gitti...
Hep söylüyorum: Emperyalizmin oyunu bitmez…
FETÖ, PKK veya başka bi’şey… Yine gelirler…
Atladıkları tek konu var: Şerbetlendik!..
Artık nereden ve hangi tür yöntemlerle gelirlerse gelsinler, geçiniz…