ABD’de baþkanlýk seçimleri öncesinde olan rekabetin çok daha keskin olaný Trump seçildikten sonra yaþanýyor. Gerek yeni yönetim kadrosunun profili, gerek bugüne kadar yapýlacaðý dile getirilen politikalar, ülkedeki sermaye ve güç çevrelerinin yer deðiþtireceðine iþaret ediyor. ABD siyasal yaþamýnýn en önemli unsuru sayýlan lobilerin yapýlarýnýn deðiþeceðini ima eden açýklamalar bile, tek baþýna rekabetin keskinleþtiðinin delili kabul edilebilir.
Trump’ý kabullenememe hali, Obama yönetimini destekleyen çevrelerde mi, yoksa Obama yönetiminin zafiyet gösterdiði yerlerde devreye giren “derin Amerika” da mý, orasýný henüz anlamak kolay deðil. Ancak görünen o ki, koltuðunu devralana kadar Trump’ýn kucaðýna ne kadar çok ateþ topu býrakýlýrsa, o oranda baþarýsýzlýðýný garanti etmeye yönelik bir çaba olduðu söylenebilir.
Trump baþarýlý olursa mý daha hayýrlý olur, yoksa baþarýsýzlýðýna dua mý etmek gerekir, onu zaman gösterecek. Ancak önüne býrakýlan, özellikle dýþ politika konusundaki mayýnlarý derhal ve radikal biçimde çözecek adýmlar atacaðýna þüphe bulunmuyor.
Kriterler belirginleþiyor
Trump’ýn önüne yýðýlan sorunlarýn çok büyük bir kýsmý, öyle ya da böyle Suriye ile ilgili ve bunlarýn bir kýsmý da Türkiye üzerinden yaþama geçiriliyor. Bu noktadaki en temel deðiþim, terör ve iç savaþla yürütülen vekalet savaþlarýndan, devletler arasý denetlenebilir rekabete geçmekte.
Trump, örgütleri deðil, devletleri muhatap alacaðýný açýklýyor. Bunu yapabilmesi için dört önemli adýma ihtiyacý var. Bunlardan birincisi, örgütlerin bulunduklarý ülkelerdeki iktidarlarýn, onlarý denetleyebilme ya da pasifleþtirme kapasitesine sahip olmalarý. Ýkincisi; bu konuda devletlerarasý iþbirliðinin artýrýlmasý. Üçüncüsü devletlerarasý iþbirliðinin ABD-Rusya çekirdeðiyle þekillenip içine baþka oyuncu karýþtýrýlmamasý ve dördüncüsü de ABD-Rusya iþbirliðinin kalýcý olmadýðýný hesaplayarak faaliyet sürdürülmesi.
Suriye ve çevresinde geliþen olaylar, söz konusu politikanýn test alaný. ABD-Rusya çekirdeðiyle oluþacak iþbirliði, bölge ülkelerini kapsýyor. Bölge ülkelerinin bu iþbirliði içinde yer alabilme kriterleri ise dýþ politikalarýnda “dini” unsurlarý kullanmamalarý, iç politikalarýnda da özellikle ABD karþýtý radikal dini söylem ve eylemlerden uzak durmalarý.
Müttefikleri desteklemeye geri dönülüyor
Türkiye’deki DEAÞ eylemleri ile Fýrat Kalkaný çerçevesindeki “yalnýz býrakma” siyaseti, sonuç itibarýyla Türkiye’nin iç ve dýþ politikasýnda hangi deðer ve ilkeleri öne çýkaracaðýna iliþkin bir test etkisi yaratýyor.
Türkiye’nin öne çýkaracaðý politikalar, ne kadar evrensel ilkelerle uyumlu olursa, o kadar ABD-Rusya iþbirliðinin dengelenmesine hizmet edecek. Bu da, ABD’nin bölgedeki müttefiklerini destekleme siyasetine geri dönmesini kolaylaþtýracak.
ABD’nin bölgedeki müttefiklerini desteklemesi, bu ülkelere güç aktarýmý anlamýna gelir; aktarýlan gücü nasýl kullandýklarý da müttefik ülkelerin kaderi olur.
Anlaþýldýðý kadarýyla ABD, ilk adýmý Fýrat Kalkaný’na vereceði askeri destekle atacak; bu yolla Suriye masasýna oturma hakký kazanacak. Bunun, Türkiye’yi hem operasyonel hem de diplomatik anlamda rahatlatacaðýna þüphe yok. Ayrýca bu durum, ABD-PYD iliþkilerinin de deðiþtiðine iþaret edecek. Dolayýsýyla Ýncirlik’i fazla konu etmeye gerek olmayabilir; zira ABD zaten mücadeleye dahil olacak. Pazarlýklarda kullanýlabilecek araçlarý, ileriye saklamak daha iyi olacak gibi. Çünkü ABD-Rusya uzlaþýsýnýn bir sýnýrý olabilir ve o sýnýr Türkiye’yi yakýndan ilgilendirebilir.