Trump’ýn Kudüs çýkýþý en fazla Rusya’ya yaradý

Türkiye ÝÝT’yi acil toplantýya çaðýrdý ve çaðrýnýn bizzat kendisi bile çok sayýda devletin, tabir yerindeyse, þapkasýný önüne koymasýna neden oldu. Bazýlarýnýn tereddütte kalmalarý, esasen bugüne kadar uyguladýklarý siyasetle yüzleþmek zorunda kaldýklarýný gösterdi.

Çaðrýnýn konusu olan Kudüs, sadece uluslararasý hukuk ve semavi dinler ile maneviyat açýsýndan bir deðer deðil. Ayný zamanda Ortadoðu barýþýna dair tüm tartýþmalarýn merkezi. Dolayýsýyla Kudüs konusunda alýnan her tavýr, kararý alan devletin Ortadoðu’daki yerini ve tarafýný açýða çýkarýyor. Dolayýsýyla ÝÝT’nin çaðýrýsýna icabet edip etmemek, icabet edilirse hangi düzeyde temsil edileceðine karar vermek devletleri tercih yapmaya zorlayan bir durum yarattý.

Toplantýnýn bu çerçevedeki en önemli yaný, Suudi Arabistan ve ona yakýn duran Körfez ülkelerinin tavýr sergilemeye zorlanmasýydý. Devletin en üst siyasi otoritesi temsil edilmediyse de, Suudi Arabistan’ýn bu konudan kaçmasý mümkün olmadý ve Doðu Kudüs’ün Filistin’in baþkenti olarak tanýndýðý belgenin altýna imza konmasý saðlandý.

Suudiler dýþarý

Suudi Arabistan’ýn imzasýnýn bulunmasý, hemen yarýn Doðu Kudüs’te büyükelçilik açacaðý anlamýna gelmiyor. Ancak ayný belge Doðu Kudüs’ün iþgal altýnda olduðuna da iþaret ettiðinden imzacý Suudi Arabistan Ýsrail tezlerine karþý, Ýran ile ayný pozisyonda kalmýþ oldu.

Suudi Arabistan-Ýsrail-ABD iþbirliðini tümüyle zedeleyecek bir geliþme deðil; ancak bundan sonraki dengelerde izi olacaðý belli.

Filistin-Ýsrail sorunun bugüne kadarki arabulucusu ABD idi. Trump, aldýðý kararla ABD’nin bu iþlevine son verdi, ülkesinin tarafýný fazlasýyla açýða çýkardý. Ancak, anlaþýlan arabulucu iþlevini yitireceðini öngören ABD, bu görevi Suudi Arabistan’a vermek istemiþ. Ýsrail ile stratejik müttefik olan Suudi Arabistan’ýn Ýslam üzerinden Filistinlilerin de güvenini kazanacaðý, Filistinlilerin de haklarýný savunacaðý ve bu yolla Ýran’ýn bölgedeki varlýðýný ikame edeceði öngörülmüþ. Zaten modernleþmekte olduðu için, yeni pozisyonunu bahane ederek radikal eðilimleri de desteklemeyeceði varsayýlmýþ.

Bununla birlikte, söz konusu tasarýmýn bugün boþa çýktýðý söylenebilir. Zira nasýl ABD bundan sonra arabulucu olamayacaksa, Suudi Arabistan’ýn da kendisine bahþedilen bu rolü oynamasý kolay deðil; artýk o da taraf.

Rusya içeri

Biraz geriye gidildiðinde, Türkiye ile Ýsrail iliþkilerinin iyi olduðu dönemde, Türkiye’nin Filistin ile Ýsrail arasýnda arabuluculuk yaptýðý ve bunun geliþtirileceði bir ortamýn varlýðý hatýrlanýr. Ancak Ýsrail bu süreci sabote etmiþ, Türkiye’yi arabulucu pozisyonundan Filistin haklarýný savunmak durumunda býrakan eylemler yapmýþtý.

Türkiye’den boþalan yerin Suudi Arabistan’la doldurulmasý istenmiþ olmalý; ancak bugün bu da olmayacak gibi.

Bölgede ne tür geliþmeler olursa olsun, bu konunun yeniden BM’de ele alýnacaðý, Filistin devleti konusunun öne çýkacaðý ve batý Kudüs-doðu Kudüs bölümlenmesinin dilleneceði, kutsal yerlerin uluslararasý denetime býrakýlmasýnýn önerileceði anlaþýlýyor. Kabaca “Kýbrýs modeli” denebilecek bir model tartýþýlacak. Buradaki kilit mesele, bu türden bir modelin hangi tarafsýz oyuncu ya da oyuncular tarafýndan savunulacaðý ile ilgili. Ýsrail’in de son derece sýkýþtýðý bu ortamda öyle görünüyor ki, yine kazanan Rusya olmuþ durumda. Rusya, BM’deki bazý Avrupa ülkelerini, mesela Fransa’yý yanýna alarak, Filistinlilere güven vererek ve Ýsrail’i de çok suçlayýcý bir tavýr almayarak bu süreci yönetebilir ve hiç kuþkusuz kendine yontacaðý noktalarý da gözden kaçýrmaz.