Trump’ýn Kudüs çýkýþý

Trump’ýn Kudüs kararýnýn ABD’nin iç politikasýyla baðlantýsý açýk. Vergi kanununu Kongre’den geçirdikten sonra, seçim vaatlerini gerçekleþtirme cesareti almýþ ve bu sayede de “yerleþik düzen” tarafýndan yerinden oynatýlamayacak biçimde iktidarýný pekiþtireceðini düþünmüþ olmalý. Eðer öyle ise, sýrada kesinlikle Ýran’a yönelik daha sert yaptýrýmlarýn ve K. Kore’de de daha riskli bir oyunun olduðu söylenebilir.

Bununla birlikte, Kudüs çýkýþý iç politika kadar ABD dýþ politikasýyla ilgili emareler de taþýyor. Ancak bu konu, iç politikada olduðu gibi bir etki yaratmayabilir.

Her ne kadar Ýsrail Kudüs’ü “baþkent” olarak görse de, statükonun deðiþmesinin istendiði þüpheli. Bunun nedenlerinden biri, ABD’nin sözünü tutup tutmayacaðýnýn  garantisi olmamasýyla ilgili. Trump, çýkýþýnýn ardýndan kararý ertelediðini açýkladý. Hemen her ABD baþkanýnýn yaptýðýný yaparak büyükelçiliðin taþýnmasýný ileri tarihlere býraktý. Dolayýsýyla Ýsrail’in hemen heyecanlanmasýna gerek yok. Ancak ortadaki sorun, Trump’ýn Kudüs’ü baþkent olarak tanýyacaðýný ifade etmesinde ve bunun da bir maliyeti olmasýnda.

Uluslararasý hukuku ret

ABD’nin tanýma ilan etmesi fiilen bir anlam ifade etmese de, ABD’nin BM kararlarýný tanýmadýðý anlamýna geliyor. Dolayýsýyla zaten Ýsrail iþgali altýnda olan Doðu Kudüs’ün statüsü ile bu bölgeye yerleþtirilerek nüfuslarý Araplarýn üç katýna çýkarýlmýþ Yahudilerle saðlanan demografik yapý, meþru kabul edilmiþ oluyor.

BM kararlarýný tanýmadýðýný ilan etmiþ vaziyette bulunan Trump’ýn zaten çok sayýda uluslararasý anlaþmadan çekilme kararý bulunuyor. Böylece Trump ABD’si, “düzen”i ret ettiðini açýklamýþ oluyor. Var olan düzenin pek de adil olmadýðýna þüphe yok ve buna itirazý olan çok devlet var. Ancak Trump, daha adil bir düzen istediði için deðil, var olan düzen iþine yaramadýðý için ret halinde.

Trump’ýn Kudüs çýkýþý, ayný zamanda El Fetih ile Hamas arasýnda geliþen yakýnlaþmayý ve dolayýsýyla da Ýsrail’in Filistin ile anlaþmasýný olanaklý kýlabilecek ortamý sabote ediyor. Böylece, Filistin-Ýsrail sorununda ABD’nin yapýcý bir rol üstlenmeyi zinhar düþünmediði ifþa oluyor. Bu durum ise, sadece Filistinliler ya da onlarýn davasýný destekleyen az sayýdaki devlet açýsýndan sorun oluþturmuyor. Ayný zamanda Ýsrail ve ABD’deki “barýþ” yanlýsý Yahudileri de zor durumda býrakýyor, þahinlerin iktidarýný güçlendiriyor.

“Baþkalarýnýn” kutsallarýný ret

Meselenin en önemli yönlerinden biri ise, Arap ve Müslüman dünyanýn nasýl etkisiz veya tepkisiz olabileceklerinin ortaya konmasýyla ilgili. Bu devletlerin ateþ topuna mesafeli durarak kendi “iþlerine” baktýklarý bilinen bir durum ve Trump bunun iyice açýða çýkmasýný  saðlamýþ durumda. Ancak, durumun bundan sonra da böyle geliþeceðinin garantisi yok. Müslüman ülkelerin ikiye bölünmesi ve bu konu etrafýnda farklý pozisyonlar almalarý mümkün. Üstelik ABD ile yakýn olan ülkelerin bile meseleye karþý çýkma olasýlýklarý var.

Kudüs çýkýþýnýn bir diðer önemli ve belki de gözden kaçan yönü ise, bu þehre Hristiyanlarýn da sahip çýkmasýyla ilgili. Statüsünün ortada býrakýlmasýný saðlayan Hristiyanlarýn bugün Trump eliyle Kudüs’ün Yahudilere verilmesine en fazla karþý çýkacak kesim olduðu unutulmamalý. Kim bilir belki Trump sadece Ýsrail’e olan desteðini ifade etmek istememiþ, bu yolla ayný zamanda Avrupa, özellikle kara Avrupasý karþýtlýðýný da açýkça göstermeyi tercih etmiþtir. Hal böyle ise, esas kavganýn bazý Avrupa ülkeleri ve hatta Vatikan ile Trump arasýnda geliþmesine yardýmcý olmakta yarar olabilir.