Türkiye bir süredir ne yaptıysa ABD'ye rağmen yaptı. 2003'ten beri sözde stratejik ortağımız olan ABD ile zaman zaman yükselen zaman zaman şiddeti azalan bir kavganın içindeyiz. Bu kavga Suriye iç savaşında PKK'ya destekleriyle ve FETÖ'yü Türkiye'ye karşı kullanmalarıyla iyice ortaya çıktı. Bu sürecin baş aktörü ise kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu. Bu yüzden de Erdoğan'ı ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar.
Türkiye'de muhalefeti destekleyen, iktidarı ne edip edip değiştirmeleri gerektiğini söyleyen bir başkanı var ABD'nin. ABD'nin Türkiye ve bölge politikalarını referans alıp iktidarın tüm dış politikasının baştan aşağı yanlış olduğunu söyleyen bir muhalefetimiz var.
Bu zevatın, başta CHP Başkanı Özgür Özel olmak üzere, Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili sözlerini nasıl yorumladıklarına bakalım. Trump'a güven olmazmış. Trump Türkiye'ye gaz veriyormuş. Bu demekmiş ki; bundan sonra Suriye'de ters giden her şeyden Türkiye'yi sorumlu tutacaklar. Türkiye'nin HTŞ'ye kefil olması doğru muymuş...
Bu minvalde bıt bıt bıt... bir sürü şey.... "Vay be!" diyesi geliyor insanın, nasıl bunları akıl edip söyleyebildiniz?
Ama olsun, bunlar yine iyileri.
Şunca zamandır ABD ile mücadele etmeyi başarmış, 13 yıl aradan sonra da olsa büyük güçleri Suriye'de dediği noktaya getirmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümeti, bunların hiçbirini düşünemiyor!
Bugüne kadar hiçbir dedikleri tutmayan, yaşam tarzı ideolojisi üzerinden siyaset ve uluslararası ilişkiler okuması yapanların böyle güzel bir kafaları var işte.
"Eksen kayması" ezberi bozulduğu günden beri boşa sallıyorlar, hiçbir tahminleri tutmuyor, analizleri boşa çıkıyor, mütemadiyen kaybediyorlar, tek sermayesi Batılı muhitlerde kabul görmek.
Üstelik verdikleri tavsiyeler "uluslararası ilişkiler 101" seviyesinde.
Türkiye 14 yıldır zaten sahada. Kimin ne olduğunu, kime ne kadar güvenebileceğini herhalde bağımsız gazeteciyiz diye geçinen ana akım eskilerinden öğrenecek değil.
Ha babam iktidara yakın akademisyen ve gazetecileri aşağılamaktan aynaya bakmaya vakit bulamıyor, dolayısıyla taktıkları at gözlüklerini de göremiyorlar. Oysa analizleri boşa çıkan, tahminleri tutmayan, siyaseti objektif verilerle okumayan kendileri. Tuttuğu taraf kazanan, iddiası gerçek olan, analizleri doğrulanan ise "yandaş" diyerek aşağıladıkları kesim.
Bunlar iyileri; her dönem giderimiz olsun diye bir çabaları, itibar diye bir gündemleri var.
Bir de Özgür Özel'in başını çektiği artık büsbütün gerçeklikten kopuk tipler var.
Esed Rusya'ya kaçmadan saatler önce "Türkiye Esed'le anlaşsın" diye tavsiye verdi. CHP'deki gerçeklik kaybının seviyesi daha iyi anlatılamaz derken, dahası geldi!
Trump'ın sözlerini o kadar ciddiye aldı, o kadar rahatsız oldu ki bundan; "Ne demişti Trump? Erdoğan'a 'Çok iyi anlaştığım biri' demiş. 'Çok güçlü ve kuvvetli bir ordu kurdu' demiş. Keşke TSK'yı kastediyor olsa. Hepimiz biliyoruz ki HTŞ'yi kastediyor." deyiverdi. Kendi ülkesinin ordusuyla övünemeyen bir muhalefet lideri. Kötü tabii. CHP için çok kötü. Trump Erdoğan başardı dedi ya, onu da hazmedemiyor. Erdoğan'ın yerine Türkiye'yi koyamıyor bir türlü. Türkiye adına sevinemiyor. Bu da nasip işli demek ki.
Bir tarafta da Trump reisi övdü diye göğsü kabaranlar var.
Sanki Türkiye Cumhurbaşkanı'nın Trump'ın övgüsüne ihtiyacı var. ABD başkanlarının övgüsüyle mi bugünlere geldi Erdoğan. Bilakis tam tersi.
Ayrıca Trump dediğin adam dangul dungulluğuyla ün yapmış. Gölge etmesin başka ihsan istemeyiz kendisinden.
Türkiye 20 değil 10 yıl önceki Türkiye'de değil. Gürültüye patırtıya gerek yok, ama ortada bir gerçek var; Suriye sahası artık Türkiye'nin kontrolünde.
Elbette Türkiye'nin her istediği olacak değil ama Türkiye'nin evet demediği hiçbir şey de olmayacak.
HTŞ'nin Türkiye'nin sözünden çıkması için el açmış dua eden Esed destekçilerine, PYD söz konusu olduğunda ABD'nin desteğine muhtaç olup HTŞ söz konusu olduğunda ABD'nin İslamcıları nasıl kullanıp attığını hatırlatanlara inat; Türkiye kendi namına ve komşuları hayrına Suriye'nin ve bölgenin selameti için çalışmaya devam edecek. İnşallah da başaracak.
Bu Polyannacılık değil, tedbirsizlik hiç değil.
İyimser olmak siyasette yol açar. Bugün iyimser olmayacaksak ne zaman olacağız?