Trump’tan ne bekliyoruz?

Kötüydü... Belki de gelmiþ geçmiþ en kötü ABD Baþkaný... Etrafýný kuþatmýþ neo-con çetesinin çekip çevirmesine izin verdiði için de, “en iradesiz” Baþkan...

Bunu ABD’li demokratlar da itiraf ediyor artýk.

Obama’nýn geliþi, dünyada “yeni ve barýþçý bir dönemin” baþladýðýna iþaret olarak yorumlanmýþtý. Üçüncü dünya ülkelerinde sevinç gösterileri yapýlmýþtý; kurbanlar kesilmiþti, hatimler indirilmiþti, adaklar adanmýþtý, hakkýnda besteler yapýlmýþtý...

Derisinin rengi siyahtý...

Müslüman ismi taþýyordu...

Irkçý saldýrýlarýn “doðrudan” muhatabý olmuþtu ve bir siyahi olarak bilumum adaletsizliklerin hedefindeydi...

Dolayýsýyla, kendisini “ezilmiþ” ve “dýþlanmýþ” hisseden maðdurlarýn (savaþla “tedip” edilen milletlerin) derdini anlayabilirdi...

Fos çýktý...

Bir “vitrin malzemesi” olduðu anlaþýldý.

Bizim Mustafa Topaloðlu’nun bestesi ve hatim indiren garibanlarýn duasý boþa gitti.

Kýsa sürede en zalim, en anlayýþsýz, en toleranssýz, en kan dökücü Baþkan oldu.

Doktrin deðiþikliðinin icbar ettiði bir “yüz”müþ ve özellikle seçilmiþ. Bu anlaþýldý...

Görev yaptýðý iki dönem içinde, klasik (saldýrgan) Amerikan politikalarýný bir adým daha ileri taþýdý: Dünyada “kriz bölgeleri” oluþturmak, dolayýsýyla birtakým “terör örgütleri” ihdas etmek ve müdahaleyi terör örgütleri üzerinden yapmak.

Bunda baþarýlý olduðu söylenebilir...

Belki de en baþarýlý ABD Baþkanýydý ama dünyada yükselen nefretin de (Amerikan yönetimlerine duyulan nefretin ve güvensizliðin de) birinci dereceden sorumlusuydu.

Ýkincisi, müttefiklerini satan adamdý.

Ýzlediði “ahlak dýþý” politikalarla hem müttefiklerini rahatsýz etti, hem de eski (soðuk savaþ döneminden kalma) “düþmanlýklarý” gün yüzüne çýkardý ve derinleþtirdi.

Bugün Amerika dünyada istenmeyen tek devlet...

Rusya’yla kavgalý.

Çin’le kavgalý.

Hindistan ve Kazakistan baþta olmak üzere, yükselmekte olan ülkelerin tümüyle kavgalý...

Hatta bazý Avrupa ülkeleriyle kavgalý...

Ýsrail’de bile derin bir huzursuzluk var... Ýsrail, tarihinin en büyük “savunma yardýmýný” (38 milyar dolar) almýþ olmasýna raðmen, sürekli “hoþnutsuzluðunu” dile getiriyor.

Trumpbu tabloyu deðiþtirebilir mi?

Daha adaletli bir yönetim sergiler mi?

Kriz bölgelerine yatýrým yapmaktan (dolayýsýyla terör örgütlerini desteklemekten) vazgeçer mi?

Beklenti yüksek...

Obama, “daha kötüsü olmaz” dedirttiði için, sertlik yanlýsý ve þahin söylemlere sahip Trump “umut” olarak bir adým öne çýkýyor. Þahin ama ayný zamanda iþadamý ve yatýrýmcý... En azýndan bir rasyonaliteden bakýyor. Bu nedenle, Obama dönemi politikalarýný tekrarlamayacaðý düþünülüyor.

Bizim de Trump’tan beklentilerimiz var...

Daha doðrusu, taleplerimiz.

Bunlar üç-beþ madde halinde özetlenebilir.

Birincisi...

Bill Clintondönemi doktrinlerine geri dön... Meþru hükümetleri devirmek için numaralar çekme. Darbe yönetimleriyle deðil, “dost ve müttefik” bildiðin ülkelerin (meþru) parlamentolarýyla iþ tut...

Ýkincisi...

Kriz çözmek için terör örgütlerine deðil, müttefiklerine ve stratejik ortaklarýna baþvur. Ayrýca terör örgütlerini desteklemekten, o örgütleri meþrulaþtýrmak için baþka örgütler ihdas etmekten vazgeç.

Üçüncüsü...

Fay hatlarýnda dolaþtýrdýðýn (politikacý ve gazeteci görünümlü) ajanlarýný geri çek. “Darbe ve terörle terbiye” metodunu býrak.

Dördüncüsü...

Suçlularýn iadesi anlaþmasýna sadýk ol, terör örgütü lideri Fetullah’ý iade et...

Hepi topu dört madde...

Dördü de, yerine getirilebilir talepler...