TSK’da “paralel cunta” var mý?..

Prof.Dr.Ahmet Keleþ’in görüþüne katýlýyorum. Devletin içine özellikle yargý ve emniyet teþkilatýna sýzmýþ faþist  yapýlanma, “neo-Gladio” (siz buna paralel yapý veya neo-Ergenekon da diyebilirsiniz) PKK’dan tehlikelidir. Prof.Dr.Keleþ’in dediði gibi, PKK’nýn ne olduðunu bilirsiniz, mücadele yöntemleriniz bellidir, devlet için zararlarýný sýnýrlama, kontrol etme, püskürtme þansýnýz yüksektir. Fakat, amacý, siyasal meþruiyetin dýþýnda güç biriktirme, zamanla, devleti içerden ele geçirip dönüþtürme olan bir faþist yapýlanma karþýsýnda ne yapacaðýnýzý þaþýrabilirsiniz. Nitekim, Türkiye Cumhuriyeti’nin son dönemi, bunun açýk örneðidir.

Özkök’ün detayý önemli...

Bu nedenle, Ertuðrul Özkök’ün Genelkurmay eski Baþkaný Ýlker Baþbuð ile yaptýðý sohbetten aktardýðý detay önemlidir. Balyoz Davasý’nýn týkandýðý bir anda, 6 Aralýk 2010 günü, savcý Fikret Seçen’in Gölcük Donanma Komutanlýðý’na sivil bir ekiple gelip, bir döþemenin altýndan eliyle koymuþ gibi bulduðu belgeler arasýnda yer alan ünlü “5 numaralý harddisk” meselesi. Devamýnda bütün davanýn üzerine kurgulandýðý fakat TÜBÝTAK’ta yapýlan incelemede üzerinde oynandýðý tespit edilen sözde belge...

Açýk söylüyorum, Türkiye’nin 17 Aralýk sonrasýnda yaþadýðý korkunç olaylar çerçevesinde, Ergenekon ve Balyoz Davalarý’nýn, Hanefi Avcý için verilen kararýn ve diðer tüm benzer soruþturma ve davalarýn benim açýmdan hiçbir hukuki meþruiyeti kalmamýþtýr.

Fakat bu detay, bir gerçeði ortaya koymaktadýr: “Neo-Gladio” yalnýz, yargý ve emniyet bünyesinde deðil, Türk Silahlý Kuvvetleri içinde de yapýlanmasýný güçlendirmiþtir.

Askeri istihbarat elemanlarýndan baþkasýnýn giremediði “kozmik odanýn” döþemesinin altýna o sahte belgeleri kim koydu? Tabii ki, o odaya girme yetkisi olan kiþi veya kiþiler!..

Orgeneral Özel, dikkat!..

TSK’nýn eski komutanýný “terörist” ilan eden bir yapýyla karþý karþýyayýz, ve zaman, giderek, bu komutanýn, komuta ettiði yapýnýn içine sýzmýþ unsurlarýn ihanetiyle karþýlaþtýðýný gösteriyor.  Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Necdet Özel baþta, tüm komuta kademesini ve TSK’nýn Türkiye Cumhuriyeti’ne “kayýtsýz-þartsýz baðlýlýðýný” tehdit eden bir durum var ortada...

Ordu, emir-komuta zinciri üzerinde duran bir kavramdýr, bünyesinde yatay örgütlenmeler, siyaset sözlüðünde “cunta” olarak adlandýrýlabilecek çeteleþmeler yaþýyorsa, alarmdýr!..

Türkiye Cumhuriyeti’nin gözbebeði, laik, demokratik, hukuk devletinin koruyucu gücü ordunun helal süt emmiþ tüm komutanlarýný ortaya çýkan son durum karþýsýnda uyanýk olmaya davet etmek de vatandaþlýk borcumdur.

Çünkü, ne, Adana’da MÝT TIR’larýna dönük operasyonu ve o operasyondan ortaya çýkan berbat görüntüleri,  ne de Dýþiþleri’nin korumalý odasýnýn dinlenmesini, yani, ihaneti  unutmamýz mümkün deðildir.

Çözüm süreci hedefte...

“Neo-Gladio”, siyasal meþruiyeti sandýkta yýkamayacaðýný anlamýþtýr. Önünde iki yol bulunmaktadýr. Ya, Anayasa Mahkemesi’ni, Pakistan örneðinde olduðu gibi kullanarak bir “hukuk darbesi”ni deneyecektir, ya da, TSK içindeki yapýlanmasýyla orduyu harekete geçirmeye çalýþacaktýr.

Bu nedenle, “çözüm süreci” askeri hassasiyetler açýsýndan kolay kullanýlabilecek bir zemin olarak görülmektedir.  TSK komuta kademesini, karargahlardan genelkurmay makamýna uzanan zincirde, çözüm süreci konusunda askeri itaatsizliðe yönlendirmek yeni bir kýþkýrtma riski olarak karþýmýzda durmaktadýr.

Ordu’nun üst komuta kademesinin böyle bir tuzaða düþmeyeceðinden eminim, onlar, düþüncelerini Milli Güvenlik Kurulu’nda paylaþma, siyasi sivil otorite ile atýlacak ortak adýmlar konusunda uzlaþma olanaðýna sahipler.

Ama, “neo-Gladio” için  Türk demokrasisinin hiçbir önemi olmadýðýndan da eminim, zorlayacaklardýr.

BÝR SÖZ ERDOÐAN’A: Halkýn gücünü arkanýza aldýnýz, “neo-Gladio”nun devletin tüm kurumlarýndan temizlenmesi konusunu geciktirmeyin, yaralý býraktýðýnýz bir düþmanýn ne kadar tehlikeli olduðunu unutmayýn. Tarihten örnek: 1.Murad’ýn 1.Kosova Savaþý’nda yaralý Sýrp askeri Milos Obiliç tarafýndan öldürülmesi.

BÝR SÖZ DE BDP’YE: Zorlu bir dönemden geçtiðimizi en iyi sizin siyasi hareketiniz  anladý, þu “demokratik özerklik” söyleminden hemen vazgeçin...