İşlerin iyi gittiği günlerde, öyle şeylerden sözebilmesi normaldir. Ama uygun olmayan şey şudur... Bugün aynı G.Saray’dan bahsedildiğinde; geçmişte “En iyi takım” dediğine, bugün “Bunlardan bir şey olmaz” deme gafletidir.
Evet; o zaman iyi olan, bugün kötü olabilir. Eleştirebilirsin... Fakat, “İşte takım dediğin böyle olur” demekle; “Bunlardan bir şey olmaz” demek arasında, vicdan/mantık/denge bozukluğu olmamalıdır.
Herkesin eleştirdiği İgor Tudor bile, başarılı sonuçların ardından takıma gelen övgülerden büyük pay alıyordu... Aslında zeki/genç/yaratıcı oluğu vurgulanıyordu. Bir çok kişi, hocayı beğenmeye başlamıştı.
Anlayacağınız; o günlerde G.Saray’ın bu duruma düşebileceğini öngören tek bir kişi bile çıkmamıştı. O zaman, G.Saray kadar, bizlerde de bir sıkıntı var demektir. Sorun burada!
***
Her türlü yanlış yapmamıza rağmen, biz asla gitmiyoruz... Yönetim zaten gitmiyor... Muhtemelen futbolcular da gitmeyecek... Kala kala İgor Tudor’un gitmesi kalıyor ki; onu da ha deyince yapamıyorsun. Kuralı, şartı, zamanı, zemini var...
Evet, gidecek ama; doğru zaman, şimdi mi?
Yönetimin devre arası bekleme stratejisi, takımı boşlukta bırakmamak adına doğru bir hamle... Bunu da gizleme ihtiyacını duysalar ve ihtimali açıkça dile getirmeseler de; İgor Tudor’un sezon sonunu çıkarma ihtimali sıfırdır. Adam gidecek... Takımına 5 yediren biri, G.Saray’da kalamaz!
***
Yeni sorun şu ki: Tudor’un yerine kim gelecek? Kim gelmeli? Ne aman gelmeli?
Fatih Terim adı sıkça geçse de; lokanta basma, federasyondan kovulma ve tazminatını (Neredeyse zorla) alma girişimleri yüzünden, ağır itibar kaybına uğradı. Ciddi anlamda gözden düştü. Hatta bana göre, kendini bitirdi. O olmaz, olamaz... O kadar ki; sadece G.Saray’da değil, artık hiçbir yerde çalışamaz.
Çünkü efsane iflas etti!
Onun dışında kim gelirse gelsin; denize düşen yılana sarılır misali, camia bu acılı günleri atlatma adına, ses çıkarmayacaktır.
