Bunlar ilginç zamanlar, Çinlilerin o çok bildik bedduasý gibi; ‘Ýlginç zamanlarda yaþayasýn’ ki baþýndan dert, tasa eksik olmasýn. Ama sanýyorum, tam þimdi, bu ilginç zamanlarýn þöyle bir ayrýmý var. Þimdiye deðin bu ‘ilginç’ zamanlarýn dertleri, tasalarý hep yoksullarýn üzerine yýkýlýyordu. Krizler, savaþlar, büyük dönüþümler, salgýnlar ve baþa çýkýlmaz hastalýklar, doðal afetler falan hep yoksullarýn, yoksul ülkelerin, dünyanýn yoksul bölgelerinin baþýna dertti.
Yine, genellikle öyle, ancak bu sefer ilginç zamanlar, zenginler için de ilginç olmaya baþladý. Çünkü yaþadýðýmýz kriz, ayný zamanda bir dönüþümü de anlatýyor ve bu dönüþüm, þimdiye deðin, ‘ilginç zamanlarý’ yoksullarýn üzerine yýkmýþ zenginleri de olumsuz yönde etkiliyor ve bu olduðu ölçüde de hem gerçekler ve bu gerçeklere baðlý çarpýklýklar ortaya çýkýyor hem de yeni bir normale-eþitliðe- doðru gidiyoruz.
Sermaye böyle devam edemez...
Þimdi yýlda 2 milyon ton kömür kapasiteli bir madenden, emek istismarý ile ve iþ güvenliðini yok ederek, 6 milyon ton kömür çýkartan bir iþletmenin, eskinin ilginç zamanlarýnýn Türkiyesi’nde yoluna ‘eskisi’ gibi devam etmesi ve iþçilerin öldükleriyle kalmalarý çok mümkündü. Ancak þimdi, iþçi ailelerinin tazminat ve diðer yardýmlarla kimseye muhtaç olmadan -belki- çocuklarýný okutmalarý mümkün olabilecek ama bu iþletmenin sahipleri, sorumlularý eskisi gibi hiç bir zaman zengin olamayacaklar.
Bakýn bu bir ihtimal; hepimiz sosyal sorumluluk gereði bu iþin ucunu býrakmazsak, böyle bir ihtimal var en azýndan ama eskiden ne yaparsak yapalým bu ihtimal de yoktu. Bugün bütün dünyada zenginlerin servetlerinin denetim altýna alýnmasý, zenginlerin daha fazla vergi vermeleri gerektiði konuþuluyor. Hatta bu zenginlerin biraz aklý baþýnda olanlarý, Warren Buffet gibi, ‘bizden daha fazla vergi alýn, yoksa sistem çökecek ve hepimiz altýnda kalacaðýz’ diyorlar. Sonuçta, gelinen aþamada yalnýz sistemin muhalifleri deðil, sistemin sahipleri ve yapýcýlarý da, içinde bulunulan durumun ‘sürdürülemez’ bir durum olduðunu kabul ediyorlar.
Sermayenin kasasý açýlýyor
Ýþte bu kabule baðlý olarak da, eskinin yapýlarý artýk eskisi gibi yola devam edemiyorlar. Bu durumu anlatan yeni ve önemli geliþmelerden birisi de geçen gün gerçekleþti. Ýsviçre’nin dünyaca ünlü ikinci büyük bankasý Credit Suisse, ABD’de açýlan davada, ABD’li vergi mükelleflerinin varlýklarýný gizleyerek vergi kaçýrmalarýna yardýmcý olduðunu kabul etmek zorunda kaldý ve 2,6 milyar dolar tazminatý ödeyeceðini ilan etti. Ama daha önce de, Ýsviçre’nin en büyük bankasý olan UBS, ABD Adalet Bakanlýðý ile anlaþarak hem 780 milyon dolar ceza ödemiþ hem de ABD’nin istediði ‘þüpheli’ durumdaki tüm müþterilerinin isimlerini Bakanlýða ve FBI’ya vererek ‘eskinin’ bittiðini daha 2009’da ilan etmiþti.
Ýþte bu tarih önemlidir; çünkü 2008’de Obama iktidara gelmiþ ve yalnýz ABD’de deðil tüm dünyada yeni bir dönem baþlamýþtý. Peki neydi biten ve neydi baþlayan; çok kýsa olarak þunu söyleyebiliriz: Bütün bir 20. yüzyýl boyunca süren, ulus devletlere, onlarýn pazar paylaþýmýna, onlarýn sýnýrlarýna, onlarýn hiyerarþisine baðlý sistem bitiyordu. Tabii bununla birlikte ulus devlet ekonomisi de bu krize baðlý olarak çöküyordu .
Bu ekonominin temel karekteristiði ise, savaþa ve savaþý öne çýkartan endüstrilere baðlý sektörlerin ulusal pazarlarý paylaþmalarý ve insanlar arasý deðil, devletler arasý bir ekonomiyi aðýrlýklý olarak öne çýkarmalarý idi.
Bu ekonomide hakim uluslar ve onlarýn hiyerarþik oluþumu, ülkeler ve bölgeler arasý eþitsizlik, batýnýn doðuya, kuzeyin güneye hakimiyeti öne çýkýyordu.
Ýsviçre, bu devletçi tekel ekonomisinin kasasý idi. Ulus devletlerin bürokratik oligarþilerinin rüþvet, silah ticareti komisyonlarý, uyuþturucu trafiði paralarý Ýsviçre’de aklanýyordu. Az geliþmiþ ülkelerin bürokratik yapýlarý ve tekelci sermaye çevreleri, þimdi suçunu itiraf etmek zorunda kalan UBS ya da Credit Suisse gibi bankalara, bir þekilde servetlerini götürüyorlar ve bu servetlerin getirisi de açýkca pek umurlarýnda olmuyordu. Çünkü bu ‘kara para’ sahiplerinin asýl amacý uyuttuklarý akýl almaz nakit servetlerinin faiz getirisi deðildi, bu servetin hatýrý sayýlýr bir erime olmaksýzýn, güvenli uyumasý idi.
Steril bir çöplük
Böylece Avrupa’nýn tam ortasýnda ama AB’den baðýmsýz ultra zengin bir ülke doðdu. Bu ülkenin cilasý da çok yerindeydi, parklardaki aðaç cinsi için bile referandum yapan acayip demokratik bu ülke, hepimize ne kadar ‘çaðdýþý’ olduðumuzu gösteren dünya dýþý bir yerdi sanki... Ama Ýsviçre aslýnda uyuþturucu tacirlerinin, silah kaçakçýlarýnýn, halkýný soyan diktatörlerin, az geliþmiþ ülkelerinin emek istismarcýsý oli
garþilerinin steril çöplüðü idi.
Bu yýlýn baþýnda Ýsviçre’ye gittiðimde oraya yerleþmiþ bir arkadaþýma ‘bu nüfusa ve bu çalýþmaya bu zenginlik biraz fazla deðil mi, ne kadar daha sürer’ diye sordum; þaka ile karýþýk þu cevabý verdi: “Þu sýralar Kaddafi’den kalan 200 milyar dolar civarýndaki parayý yiyoruz, erken sordun soruyu en azýndan bu para bitsin öyle konuþalým.”
Tabii ki nerede ve ne durumda olursa olsun, halklarýn kolektif aklýna her zaman güvenmiþimdir; zaten Ýsviçre halký da, 20. yüzyýlýn kaçkýnlarýndan kalan servetlerinin erimeye baþladýðýný ve eskisi gibi gelmeyeceðini artýk görmüþ olmalý ki geçen hafta yapýlan referandumda 4500 dolarlýk asgari ücrete hayýr dedi. ‘Bir saatlik asgari ücret 25 dolar da olmasýn artýk, bakýn Türkiye’de maden iþçileri günde 25 dolarý zor alýyorlar’ diye düþünmedi tabii Ýsviçre ahalisi. Onlar, böyle bir asgari ücretin, bu þartlarda artýk sürdürülebilir olmadýðýný ve bunun bir müddet sonra kendilerine iþsizlik ve sosyal alanlardaki kýsýntý olarak geri döneceðini öngördüler sadece.
Yani artýk Kaddafi gibileri azalýyor, ABD de kendi tufeyli vergi kaçakçýlarýný sisteme sokuyor, Türkiye’de yeni Lockheed Skandallarý olmuyor, tam aksine Türkiye gibi ülkeler artýk kendi savunma sanayileri için adým atýyorlar. Bunun için yakýn gelecekte Ýsviçre yalnýz saatleriyle övünen bir ülke olacaksa saati 25 dolar asgari ücret biraz abartý diye çok detaylý bir analiz yapýldýðýný da sanmýyorum referandum öncesi ama en azýndan bu gidiþatý gördüler...
Bize düþen þu; güncelden gidelim... Belli ki Soma’da yaþanan facia, Türkiye’nin bugünlere kadar gelen ve yerin yedi kat altýnda hala uyuyan eski ilginç zamanlarýnýn tam bugün gün yüzüne çýkmasý... Eski ilginç zamanlarda olsaydý, Soma Holding patronlarý, sorumlularý belki göstermelik bir gözaltýdan sonra, basýn toplantýsýnda þu anda dýþarýda olan esas patronun dediði gibi, aynen yola devam ederlerdi. Ama bu arada ailenin bütün serveti de bir önlem olsun diye kuryelerle Ýsviçre’ye Credit Suisse’e ya da UBS’ye giderdi. Yani iþçiler öldükleri ile kalýr, bunlar eskisinden daha da zengin olarak, hayatlarýna Ýsviçre mecerasýný da katarak devam ederlerdi. Bu arada tam þimdilerde bunlarýn böyle bir giriþimi tabii ki vardýr; bundan dolayý bu þirketin bütün aile fertlerinin hesaplarý, servet ve servet edinimleri-silsile gereði- iþçilere ödenecek tazminatlar göz önünde bulundurularak incelenmeli ve el konulmasý gereken hesaplara, varlýklara hemen el konulmalýdýr. Ama zaten bu gibi tufeyliler için de ilginç zamanlar baþladý... Ben bunun için bunlarýn artýk zengin olarak hayatlarýna devam etmesinin güç olduðunu düþünüyorum; umarým yanýlmam...