Tuðluk’un cenazesi: Topraðýn üstünde ve altýnda

HDP Eþ Genel Baþkan Yardýmcýsý Aysel Tuðluk’un annesi Hatun Tuðluk’un cenazesine yapýlan insanlýk dýþý saldýrýnýn yankýlarý sürüyor, haklý olarak.

Görmezden gelinecek, hafife alýnacak türden bir olay deðil bu. Doðal þekilde geliþmiþ ise de deðil, çalýþýlmýþ bir provokasyon ise de deðil.

Ýki durumda da olasý bir tekrarýn önü þimdiden alýnmalý.

Ancak bunun yolu tekil ve þüpheli bir olayý sanki yaygýnmýþ, sanki bu toplumun genelinde böyle bir çirkinlikmiþ varmýþ, Türkiye insaný insanlýktan çýkmýþ gibi yapmak olmamalý. Hem gerçeði çarpýtmýþ hem yeni bir haksýzlýk üretmiþ oluruz çünkü.

Ama toplumun her kesiminden, devletin her kademesinden güçlü ve saðlýklý bir tepki gelmesine raðmen “biz bu hale nasýl geldik” yazýlarý da yazýldý maalesef.

Bu, yanlýþ bir yaklaþým. Yanlýþlýðý, kabulleniþ içermesi ve umutsuzluk aþýlamasýnda. Üstelik bu çirkin planýn sahiplerinin arzuladýðýný vermiþ olmak da var.

Ki saldýrganlarýn Hatun Tuðluk’un vefatýndan, Aysel Tuðluk’un annesi olduðu bilgisinden, Ýncek mezarlýðýna defnedileceðinden, hangi saatte defnedileceðinden nasýl haberdar olduðu tam bir muamma.

Defni engellemek için sarf edilen “burasý Ermeni mezarlýðý deðil”, “Alevi mezarlýðý deðil”, “buraya terörist gömdürmeyiz” gibi cümleler hem deðiþkenliði-çeþitliði nedeniyle sahicilikten uzak görünüyor ama hem de geçmiþ dönem provokasyonlarýndan seçme bir nefret kokteyli içermesi nedeniyle de gerçeðe deðil kurguya yakýn duruyor.

Soruþturmanýn hýzla tamamlanmasý ve suçlularýn cezalandýrýlmasý gerekiyor o yüzden. Adrese teslim çirkinliklerin bizi dibe çekmesine izin vermiþ oluruz aksi halde.

***

Türkiye toplumu pek çok zor sýnavdan geçti. Bir imparatorluk bakiyesi olarak kardeþçe yaþamaya alýþkýn olmasýna raðmen defalarca ayrýþtýrýlmaya çalýþýldý. Alevi-Sünni, Türk-Kürt, dindar-laik, Ermeni-Türk diye.

Yaþanmýþ çok sert olaylara, acýlara raðmen þükür ki bu toplumun mayasý ayrýþmayý reddediyor. Kolektif hafýzasý doðru ve saðlýklý hatýrayý diri tutuyor.

O yüzden kýrk yýldýr can alan PKK’ya raðmen Kürt kardeþleriyle sorunu yok. Bunun Kürtlerle deðil arkasýndaki ellerle ilgili olduðunu, terörün motive ve finanse edildiðini biliyor.

O yüzden PKK’nýn ateþkesi bozup terörü sokaklara, kapý önlerine getirdiði 2015 Temmuz’undan beri onca þehit cenazesi gelmiþken olmayan bir çirkinliðin þimdi, PKK ile mücadelede mühim bir eþik aþýlmýþken olmasý da, üstelik yaþlý bir kadýnýn, bir annenin vefatýnda gerçekleþmesi þüpheli bir durumdur.

Hele de Suriye’nin kuzeyinde bir PKK devleti peyda edilmeye çalýþýlýrken, Irak’ýn kuzeyindeki Kürt özerk bölgesi acilen baðýmsýzlýk ilan etmeye kalkarken icra edilen böyle bir çirkinliðin Türkiye’deki Kürtleri huzursuz etmek, toplumun geri kalanýný utandýrmak, Türkiye’yi suçlamak ve birilerinin “bakýn Türkiye ne hale geldi, Kürtlere hayat hakký yok, öldüðünde gömülecek mezar yok” gibi bir iftirayý atabilmesi için olduðu yeterince aþikar deðil midir?

***

Türkiye’de Türklerle Kürtlerin bir arada olma, “bir” olma sorunu yok.

Ayný aziz milletin parçasý olduklarýný bilir Türkler ve Kürtler. Bunu yakýn zamanda, PKK’nýn hendek terörüne, FETÖ’nün iþgal giriþimine birlikte karþý durarak bir kez daha gösterdiler.

Kaldý ki bu ülkede Türkler ve Kürtler birbirinden ayrýlamaz biçimde “bir” olmuþ, “biz” olmuþ durumda.

KONDA’nýn 2013’te güncellediði “nüfusun etnik gruplara daðýlýmý” araþtýrmasýna göre halen süren Türk-Kürt evliliði 3 buçuk milyon. 3 buçuk milyon Kürt, 3 buçuk milyon Türk ile evli yani. Daha önceki evlilikleri de dahil ederseniz kuþak kuþak geniþleyen ve melezleþen bir Türkiye nüfusundan bahsediyoruz demektir.

Sadece kanlarýmýz genlerimiz karýþmadý ayrýca birbirine. Þehitlerimize aðlarken gözyaþlarýmýz aðýtlarýmýz karýþtý.

En büyük Kürt þehri Diyarbakýr deðil uzunca bir süredir, Ýstanbul. 

Mezarlýklarda yan yana yatýyoruz biz.

Toprak oluyoruz. Ayný vatanýn topraðý…