Galatasaray’da bazý sýkýntýlar zaten vardý ama, iþler yolunda gittiði için, bunlar tam anlamýyla su yüzüne çýkamýyordu. Bir yerden bir þekilde patlayacaðý belliydi. Bursaspor maçýna denk geldi.
Aslýnda maç, özellikle ikinci yarýda mücadele açýsýndan fena geçmedi. Karþýlýklý hesaplaþmalar vardý. Seyir zevki fena deðildi. Ancak, ilk yarýda etkisiz ve pozisyonsuz bir G.Saray izledik. Hatta Mariano topu çýkarmasa, sarý-kýrmýzýlýlar soyunma odasýna maðlup bile girebilirdi.
***
Ýlk yarý içinde 3 zorunlu adam deðiþikliðinin yaratacaðý zorluklarý elbette biliyoruz ve bu durumun Terim’in planlarýný alt-üst ettiðini kabul ediyoruz. Ancak ne olursa olsun; bir maçýn deðiþen atmosferine uyum saðlayacak altrernatif çözümlerin olmasý da gerekir. 3 deðiþiklik olayý, mazeret olarak kabul edilemez.
Lima’nýn neredeyse oyuna girer girmez penaltý yaptýrmasý, Ozan’ýn baþýna patlayacak... Bursaspor oyuna ortak olmaya çalýþýrken, sarý-kýrmýzýlýlar bazý giriþimlerde bulunsalar da; oyunu kazanmasýna ve 3 puaný hakettiðine yönelik bir tablo da yoktu.. Ýki puan kaybýna yolaçan beraberlik; umarým bir cezalandýrma olmaz, gelecek maçlar için ciddi bir uyarý olur.
***
Kulüp yönetiminin UEFA çýkmazý, futbolcular arasýnda yaþanan tatsýz geliþmeler, mali çýkmaz, divan tartýþmalarý, Fatih Terim’in saçma-sapan ve gereksiz sözleþme uzatýmý gibi konular; motivasyonu ve konsantrasyonu daðýtan geliþmeler oldu. Kulüpte huzur yok ki, futbolcular gönül rahatlýðý içinde olsun. Gerilimler ister istemez, böyle ters tepen sonuçlara neden oluyor.
Umarým kýsa sürede huzura kavuþurlar, yoksa gelecek onlara korkutucu þekilde göz kýrpýyor.