Eski bir Çin bedduasý, “Tuhaf zamanlarda yaþayasýn.” Tuhaf zamanlarda yaþýyoruz.
Ýkinci Dünya Savaþý sonrasý kurulan yapý çöktü. Uluslararasý kurumlar içi boþ binalara döndü. BM Güvenlik Konseyi karar alamýyor. Daha önce aldýðý kararlarýn lime lime edilmesine sessiz kalýyor. Suriye’de, Kudüs’te, dünyanýn diðer bölgelerinde iþlenen cürümler, hukuksuzluklar ortada. Uluslararasý hukuk, sözde bile olsa, artýk çalýþmýyor. Güçlünün haklý olduðu mafyatik bir kaos düzenine evriliyoruz.
Bu keþmekeþten ekonomi de nasibini alýyor. Serbest piyasa kurallarý, sermayenin özgür dolaþýmý gibi ilkeler yerini keyfi uygulamalara býrakýyor. ABD-Çin ticaret savaþý, iþadamlarýnýn karþýlýklý tutuklanmasý boyutlarýna vardý. Hakan Atilla’nýn ABD’de haksýz bir þekilde cezaevine konmasýný da bu çerçevede deðerlendirmeliyiz.
Tuhaf zamanlar portresi bu yaþananlardan ibaret deðil. Küreselleþme yerini ABD sýnýrýna örülen dev duvara býraktý. Gelir eþitsizliði dev bir uçuruma dönüþtü. Dünya nüfusunun çok küçük bir parçasý pastanýn en büyük dilimini yiyor. Bu beraberinde göçleri getiriyor. Suriye’de insanlar ölümden, Honduras’ta açlýk ve iþsizlikten kaçýyor.
2000’lerin baþýnda “Ulus devlet bitecek, sýnýrlar ortadan kalkacak” diyenler yanýldýlar. Ulus devletler sýnýrlarýný tahkim ediyor. Ancak geçtiðimiz yüzyýlda sýnýrlarý cetvelle çizilerek kurulan suni devletler parçalanma tehlikesi yaþýyor. Irak, Suriye bunun örneði.
Daralan ekonomi, göçlerle beslenen yabancý düþmanlýðý, dünyayý körü körüne bir fanatizmin kucaðýna itiyor. Freni boþalan, bu kez yüzünü “geliþmiþ ülkelerde” gösteren ýrkçýlýktan bahsediyorum.
Bu kaotik ortam bazý ülkeleri fýrsatçýlýða itiyor. Ýsrail bunlardan biri. Körfez ülkelerini “küre ittifakýyla” yanýna alarak Kudüs’ü çalmaya, zaten un ufak olmuþ Filistin’i parçalamaya çalýþýyor.
Bir diðer örnek de Hindistan. Geliþmelere bakýyor musunuz bilmiyorum, ancak bize tarihsel baðlar bakýmýndan çok da uzak olmayan bir coðrafyada giderek büyüyen bir kriz yaþanýyor. Önceki gün Pakistan’ýn Ankara Büyükelçisi Syrus Sajjad Qazi’den detaylarýný dinledim. Anlattýklarýna göre.
10 milyon kiþinin yaþadýðý Keþmir, dünyanýn en büyük açýk hava hapishanesine dönüþmüþ durumda. 28 gündür sokaða çýkma yasaðý uygulanýyor. Televizyon, telefon, internet kullanýlamýyor. Bölgeye gazetecilerin, insan haklarý örgütlerinin giriþine izin verilmiyor. Sadece 1989’dan bu yana Keþmir’de 100 bin kiþinin öldürüldüðü söyleniyor. Barýþçýl toplanmalar, hareket özgürlüðü, dinsel özgürlükler ihlal ediliyor. Gýda ve týbbi kaynaklara eriþimde sorunlar yaþanýyor. Hindistan bölgede kontrolü saðlamak için 880 bin asker bulunduruyor. Tüm bunlar BM kararlarýna raðmen yapýlýyor.
Sonuç? Dünya siyasi haritasý fay hatlarýnda ciddi bir enerji birikimi sözkonusu. Biriken enerjiyi görüyoruz. Ancak fay hatlarýnýn ne zaman kýrýlacaðýný öngöremiyoruz.