Ýnanýlacak gibi deðil ama Turgut Aðabey’i dün gece rüyamda gördüm.
Ben yine 20/22 yaþlarýnda bir üniversiteliydim o ise yine 30/32 yaþlarýnda bir basýn ataþe muâvini ve yine Almanya’nýn o zamanki baþkenti Bonn’un altýný üstüne getiriyorduk...
Yine 1960/62 yýllarýydý...
Ne kadar gülerdik yârabbî!
Buna psikanalizde yâhut parapsikolojide ne diyorlar acabâ?
Basýn ataþeleri esâsen pek bir halt etmez. Çok sonralarý ben de yapdým, gâyet iyi bilirim. Ara sýra bir kokteyl parti verir, bâzen bir iki gazeteciyi öðle yemeðine dâvet edersiniz, o kadar... Alman, Fransýz vs. gazeteci Türkiye’ye gitmek için basýn ataþesine neden gereksinme duysun ki? Ýstanbul’da zâten stringer denen bir yardýmcýsý vardýr, açar, ben gelmek istiyorum, mümkinse þu randevularý ayarla, der, atlar gider... O ataþeler ancak dikta rejimleriyle yönetilen ülkelerde az-buçuk iþe yararlar, neyse... Türkiye de o yýllar âhým þâhým bir demokrasi deðildi ama o bir bahs-i dîger...
Turgut Aðabey öyle neþ’eli ve hoþsohbet bir insandý ki onunla o yýllar Bonn’da geçirdiðim zamanlar bugün bile hayâtýmýn en hoþ bölümlerinden bâzýlarýný teþkîl eder.
Doðru dürüst iþ güç olmadýðý, ben tembel bir talebe olarak üniversiteyi boþladýðým ve ikimiz de mavradan hoþlandýðýmýz için çok iyi ahbâb olmuþduk.
Ara sýra derdim ki “Turgut Aðabey, siz öldükden sonra sizin esprileri sanki kendiminmiþler gibi kullanacaðým.”
O su katýlmadýk kahkahalarýndan birini patlatarak “Kullanmazsan zâten Türklüðünden þübhe edilir, zîrâ Türk demek biraz da ordan burdan derleyip toplayýcý demek deðil mi?” diye ortaya bir laf sokuþtururdu.
O gençlik çaðlarýnda ölümden bahsetmek öylesine kolaydý ki!... Ölüm bizimle hiç alâkasý bulunmayan, baþkalarýna, baþka yerlere âid bir þeydi eni konu...
Uzun süredir görüþmüyorduk. Bu sabah o rüyâ üzerine karar vermiþdim, Ýstanbul’a döner dönmez kendisini arayacakdým. Kýsmet deðilmiþ...
Eðer öyle bir yer varsa mekâný Cennet olsun!
En iyisi sözü þâire býrakmak:
AÐIT
ne çok ölenler oldu bir bir gitdiler
köþe baþlarýnda burun buruna
ya da kol kola geldiklerimiz
ve boðaz boðaza bir hiç uðruna
kalleþ ve yiðitdiler
dudaklarýnda kiminin eðri büðrü
olmadýk akarsular örneði kiminin
dolgun ve gür ezgiler vardý
kimi yüz yaþýnda hâlâ bebek
ve kimi doðarken ihtiyardý
öldüler demek
sonra geride kalanlar filan
cenâze namazý ve gözyaþý
aksaray lâleli þehzâdebaþý
ikinci kadehden sonra biraz
rahmetli’nin en en sevdiði meze
ömründe en mutlu olduðu an
ve tabii yediði birkaç herze
sonra biraz memleketin hâli
biraz yoksullukdan kýrýlan ahâlî
sonra yine geride kalanlar filan
sonra biraz tarama sonra biraz
dördüncü beþ yýllýk plan
ne çok ölenler olmuþ bir bir gitmiþler
kalleþ ve yiðitmiþler
(Münih, 26 Aralýk 1977)