Turgut Özal’ın Demirel’e Kürt vasiyeti

Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal, "Federasyonu da tartışabiliriz," dediğinde, acaba ölüm fermanını mı imzalamıştı?  Zehirlendiği söylentisinin yayıldığı bu günlerde, askerin Kürt siyasetini sil-baştan yapması gerektiği konusunda Turgut Beyle çalışan Orgeneral Eşref Bitlis'in öldürüldüğünü de düşünürsek, ezber bozmanın ne kadar tehlikeli olduğunu anlayabiliriz. Dahası Özal, profesyonel orduya geçmenin zorunluluğunu da dile getirmektedir sık sık!  Bunun kimleri rahatsız edebileceğini kestirmek güç olmasa gerek!

Turgut Bey Demirel'e bıraktığı vasiyetnamede, terör örgütüne verilen desteğin arttığını belirttikten sonra, PKK'nın dağdan ovaya indiğini anlatarak, adını koymaksızın KCK yapılanmasının ne kadar tehlikeli olabileceğine dikkat çekiyor: Özetle "Bölgede varolan karakol ve tesislerin zaman yitirmeksizin onarılması, güçlendirilmesi gerekmektedir. Terör örgütü dağlık kesimde olduğunca kırsalda da devletin yanında, hatta onun ötesinde, ikinci bir seçenek oluşturmaya başlamıştır. Nitekim bazı yerlerde teröristler vergi toplamaktan yargıya kadar devletin görevlerini üstlenmektedir. "

Rahmetli Özal, örgütün toplumsal tabanını genişletmek istemesiyle birlikte, gençleri yanına çekmek için büyük çaba harcadığını vurguladıktan sonra, bölge halkının güvenlik güçleriyle PKK arasında kaldığını, bunun da bezginliğe ve yılgınlığa neden olduğunu anlatıyor, "Şırnak ve benzeri olaylardan" örnekler vererek.

"Türk-Kürt çatışması olabilir: "Diğer endişe verici bir gelişme de, bu durumun Türk-Kürt çatışmasına, hatta kavgasına dönüşme ihtimalinin artmasıdır. Örneğin Güneydoğu'da mal sevkiyatının yavaşlatıldığı, kredili mal verilmediği, bazı illerimizdeki işyerlerinde Türk-Kürt ayırımcılığının başladığı gözlenmektedir."

Turgut Bey en büyük sorunun işsizlik olduğunu vurguluyor: "İşsizlik çığ gibi büyümektedir. Bu da, ülkemizde Kürt etnik kimlikli olmakla birlikte, kendilerini T.C.'nin sadık ve sağlam yurttaşları sayanlarda kırgınlık, kaygı ve duyarlık yaratmaktadır."

Özal, Kürt milliyetçiliğinin yükselişte olduğunu, bu akıma desteğin yurt içinden çok yurt dışından geldiğini de anlatıyor. "PKK'nın yurtdışındaki Kürt Enstütüleri, insan hakları dernekleri ve kendilerine sıcak bakan gazetecilerle yakın temas ve işbirliği içinde olduğu izlenimi edilmektedir."

Saddam Hüseyin'in PKK'ya arka çıktığını uzun uzun anlattıktan sonra bu desteğin sonlandırılması için Irak'ta demokratikleşmenin zorunlu olduğunu söylüyor. Talabani ve Barzani'yle çok yakın ilişkiler kurulduğunu, Irak'ta demokratikleşme gerçekleştiğinde bu ikiliyle çok yakın bir işbirliğine girmenin zorunlu olduğunu vurguluyor. "Kürtlerle birlikte Türkmenlerin de çıkarlarının korunması ve haklarının sağlanması bizim için çok önemlidir.

“Gelişen Türkiye'nin özellikle son zamanlarda gerek Balkanlar, gerek Orta Asya'daki Müslüman ve Türk kökenli ülkelerle geliştirdiği yakın ilişkilerden ve dünya politikasında önemli bir yere kavuşmasından rahatsız olan çevrelerin, bu süreci durdurmak, en azından yavaşlatmak için gösterecekleri çabaları hiçbir zaman gözardı etmememiz gerekmektedir!”

"ÖZETLE, BU MESELE

TÜRKİYE'NİN BÜYÜK DEVLET OLMA İMTİHANIDIR!"

Turgut Bey'in geride bıraktığı ve sorunun demokrasi içinde çözülebileceğini sık sık vurguluyan bu rapor, rahmetlinin Kürt sorununa yaklaşımının özetidir. Özal'ın vefatından sonra Demirel'e bıraktığı vasiyetin tam tersi olmuş, Demirel'in Cumhurbaşkanlığından sonra Başbakanlık katına çıkan Tansu Çiller, sorunu demokrasiyle değil güvenlik bürokrasisiyle çözmeyi tercih etmiş ve bu aymazlık 2002 yılına değin sür müştür.