Ýttihatçýlýk Ýslamcýlarýn, Türkçülerin, sosyalistlerin ve liberallerin yüz yýl öncesine kadar ittifak þemsiyesidir ama bu ekollerin günümüzdeki varisleri Ýttihatçý karþýtlýðýnda ittifak etmekteler. Tarihin cilvesi!
Kemalistler Atatürk idaresinin üstünlüðünü kanýtlamak için Ýttihatçýlarýn maceracý olduklarýný, dikta rejimine yöneldiklerini vs. vs. savunuyorlar. Ýslamcýlýk cumhuriyet döneminde nedense Abdülhamitçiliðe evrildiði için Ýslamcýlarýmýz ve bilumum saðcýlarýmýz Osmanoðlu hanedaný adýna 1908 devrimine buðz ediyorlar. Liberal tavýr ise bu topraðýn deðerlerine düþmanlýða dönüþtüðü için artýk Ýttihatçý düþmaný.
Ama özgürlük diyen, demokrasi diyen, önce insan diyen, vicdan diyen aydýnlarýmýzýn kendi tarihlerine bakýþlarýnda dev bir çeliþki var. Bugün Arap ülkelerindeki halk hareketlerini destekleyen, “Arap Baharý”na gönül veren aydýnlarýmýzýn 1908’de yaþanan “Türk baharý”ný görmezden gelmeleri, hatta bunu bahar deðil “kara kýþ” gibi görmeleri büyük bir çeliþki.
Nasýl bugün mesela Mýsýr’da istibdada, yolsuzluklara, laik zorbalýða ve onursuz dýþ politikaya isyan eden milyonlar Tahrir meydanýný doldurup rejimi deðiþtirmiþse 1908’de olan þey de bunun týpatýp aynýsýdýr. Bediüzzaman Said Nursî’nin Ýstanbul’un ve Selanik’in “Tahrir” meydanlarýnda toplanan on binlerce kiþiye yaptýðý “hürriyet” konuþmalarý bunun ispatýdýr. Ayný þekilde Mehmed Akif’in o günlerde yaptýðý yayýnlar ve yazdýðý þiirler özellikle Ýslamcý aydýnlarýn tavrýný ifade eder.
Onun için Ýttihatçýlarý Suriye’nin ve Irak’ýn yakýn tarihini karanlýða boðan zalim Baas rejimine benzetmek haksýzlýk. Baas çizgisi, benzetilmesi lazýmsa, Kemalist çizgiye benzer. Irkçýlýk, istibdat, laik zorbalýk, kendi milletini ezmek için yabancý güçlere dayanma siyaseti Ýttihatçýlýðýn deðil Kemalizm’in vasýflarýdýr. Baas’a örnek olan da Kemalist tecrübedir.
Ýttihatçýlar istibdat getirdiler demek için 1908 öncesinde ve 1924 sonrasýnda demokratik yönetimler arayýp bulmak lazým. Ýþin gerçeði þu ki 1908’den önce ne seçim vardý ne Meclis. O dönemde savaþ sýrasýnda bile seçim yapýldý. Cumhuriyetten sonra ise Meclis vardý ama 1950’ye kadar serbest seçim yapýlmadý.
1908 devrimine öncülük eden ittihatçýlar serbest seçimlerle Mebusan Meclisi’nin teþkilinin ardýndan hükümet kurmaya yönelmediler. Meþrutiyeti ortadan kaldýrmaya yönelen -Ýngiliz destekli- 31 Mart darbe giriþimi bastýrýldýktan sonra bile “Ýttihatçý olmayan” kabineler yönetimde kaldý. Geçmiþ dönemin saygýn ve tecrübeli isimlerinin oluþturduðu ve Ýttihatçýlarýn dýþarýdan desteklediði kabineye karþý gerçekleþtirilen “askeri darbe” de az bilinen hakikatlerdendir.
Kendilerine “Halaskâr Zabitan” (Kurtarýcý Subaylar) adýný veren bir cuntanýn gerçekleþtirdiði “askerî darbe”yle hükümet yýkýldý, halkýn seçtiði Meclis daðýtýldý. Hürriyet ve Ýtilafçýlarýn yönetiminde Balkan Savaþý’nda aðýr bir yenilgi alýnmasýyla oluþan toplumsal infial üzerine Ýttihatçýlar Babýali Baskýný’yla darbe yönetimini devirdiler. Ancak yönetimi tam olarak tekrar ele almalarý Sadrazam Mahmut Þevket Paþa’nýn darbeciler tarafýndan suikastla öldürülmesi sonrasýnda gerçekleþti. 1908 Devrimi’nden beþ sene sonra!
Ýttihatçýlarýn “darbe” yoluyla iktidara geldiðini söyleyenlerin kastettiði bu deðil, ama doðru.