Türkiye’de Paralel Yapýnýn darbe giriþimi 17 ve 25 Aralýk operasyonlarý beraberinde Türk Devletlerindeki Türk okullarý ve dersaneleriyle ilgili sorunlarý da gündeme taþýdý. Bu sorun sadece darbeye kalkýþan paralel yapýnýn okullarla sýnýrlý kalmadý. Paralel yapýyla mücadelede ayar kaçýlarak Ýslam dini adýna faaliyette olan dernek kurum ve kiþiler de bu olaylardan nasibini aldý. Paralel yapý dýþýndaki samimi Nur Cemati mensubu olan sade müslümanlarýn da bu ülkelerde bulunmasý sorun haline geldi. Türk okullarýnýn Nur cemaatine baðlý olduðu iddia edildiði için samimi Nur cemaati mensubu olan sade müslümanlar bile zarar görmeye baþladý. Türkiye’deki bu son olaylardan sonra Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinde çalýþan çok sayýdaki Türkiyeli müslüman, haksýz bir þekilde darbeci olarak görülmekte ve haksýz yere eziyet görmekte.
Önceki yazýlarýmda da dikkatlerinize sunmuþtum. Kafkasya ve Orta Asya devletlerinde “Fethullah Gülen” demek, “NUR Cemaati” demektir zihniyeti hakimdir. Ýþin ilginç tarafý bu zihniyetin yerleþtirilmesinde yerli basýn ustalýkla kullanýlmýþtý. Yerli iktidarlarýn pek sýcak bakmadýklarý bu cemaate, AK Parti hükümetiyle birlikte sýcak bakýlmaya baþlanýldý. Son darbe giriþimi ve Baþbakan Erdoðan’ýn bu konuyu toplumun gündemine taþýmasýnýn ardýndan, bu ülkelerdeki Fethullah Gülen ekibine yakýnlýðý ile bilinen isimlerin görevden alýnmasýna neden oldu. Bu yapýyla hiç bir baðý olmayan dindar insanlarýn zarar görmesine kapý açan zihniyetin, Baþbakan Erdoðan’ý suçlamaya kalkýþmasý özellikle yapýlan bir taktik olarak görülmeli. Bu ülkelerdeki dindar insanlarýn Erdoðan’a karþý hale getirilmeye çalýþýlmasýna hizmet eden bu kara propagandanýn, buralarda bayaðý güçlü olan batýlý ve Ýsrailli odaklara hizmet ettiði aþikardýr. Bu durumu fýrsat bilip paralel yapý dýþýndaki dindar insanlara karþý adil olmayan tavrýn sergilendiðini de görmekteyiz.
Türkiye Hükümetine darbe giriþimi sadece Türkiye’de deðil akraba ve etraftaki ülkelerde de tartýþma konusu oldu. Dikkatimi çeken bir baþka durum 30 Mart seçimlerine kadar bekleme moduna geçen sadece Türkiye içerisindeki siyasi odaklar olmadý. Siyasetin doðasýndan mýdýr, onu bilemem ama, beklemede olan kimin kazanýp kaybedeceðini hevesle gözleyen dýþarýdaki ülkeler ve kurumlar da oldu. Seçimlere kadar Türkiye’de Erdoðan sonrasý hayallerini, yorumlarý üzerinden dile getirmekten kendileri alýkoyamadýlar.
Þimdi en önemli þey Türkiye’nin tüm medeniyet coðrafyasýnda özellikle Türk Cumhuriyetlerinde paralel yapý korkusu nedeniyle masum dindar ve herþeyi Allah için yapan insanlara karþý gösterilen olumsuz tavrýn önüne geçmektir. Türkiye’nin ilahiyat mezunlarýnýn dindar ve müslüman kardeþliði için paylaþan insanlarýný Kur’an Kerim öðreten, dini ve Allah’ý anlatanlarýn baþkalarý ile ayný kefeye konulmasý ciddi sorunlara neden olabilir. Zira bu coðrafyada mezhep ayrýmcýlýðýna, fitne fesada zemin yaratanlar iþ baþýndalar.
Sovyet sonrasý bu coðrafyanýn ciddi anlamda Ýslamý öðrenmeye ve doðru öðretilmesine ihtiyacý vardýr. Bu boþluðu Ýran ve Suudi Arabistan farklý boyutlarda doldurmaya gayret ediyor. Maalesef camilerde artýk mezhep ayrýmý yapýlmaya baþlandý. Müslüman kardeþliðinin yerini mezhep kardeþliðine sürükleyenler de artmaya baþladý. Hatta iþin vahimi, Türkiye mezunu ilahiyatçýlarýn, baðý olsun olmasýn herkesi Fethullah Gülen’e baðlayarak son durumdan nemalanma süreci de söz konusu. Þimdi kim kimden hoþnut deðilse Paralelci etiketiyle dýþlanýyor. Dolayýsý ile Fethullah Gülen ismi Nur Cemaatini, Nur cemaati ismi ise bir çok dindarlara zulüm yapýlmasýna neden oluyor.
Bu durumun önüne geçilmezse, siyaset dýþý dini cemaatlere her fýrsatta yapýlan haksýzlýklarýn önü kesilmezse insanlar haklarýný radikal çevrelerde aramaya baþlayacaktýr. Türk Cumhuriyetlerindeki bu durum hem yerel yönetimlerin hem de Türkiye’nin gündeminde olmasý þarttýr. Darbe giriþimi olaylarýnýn bu coðrafyadaki masum müslümanlara fýrsat bilinerek olumsuz yansýmasý, bilerekten bu insanlarýn dýþlanmasý sýradan olay olarak görülmemelidir. Çünkü birileri bu durumu Türkiye aleyhine ve tüm Müslüman Alemi aleyhine dönüþtürmeye gayret etmektedir. Acaba bu gayret kimlerin ve hangi çevrelerin iþine yaramaktadýr.
Bence hakikat bu sorunun cevabýnda saklýdýr.