Türk Devletleri Teşkilatı ve Rusya'nın reaksiyonu

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli görüşmesinde öne çıkan Türk Dünyası haritası üzerinden Rusya'da başlanan tartışma bir taraftan rahatsızlığı diğer taraftan da yeni jeopolitik gerçeklerin ve birçok ezberin bozulacağına işaret ediyor.

Tabii ki Türk Devletler Teşkilatı konusu altı doldurulması gereken konudur.

Mesela halen Türk devletlerinin ortak dilinin Rus dili olduğunu unutmamak lazım.

Ekonomik işbirliği çerçevesi tahayyül ötesi vizyon içermek zorundadır. Aksi takdirde bu geçmişi duygusal alt yapı ile dolu olan edebiyattan uzağa gidemez.

Tabii Türkiye-Azerbaycan arasındaki 44 günlük Karabağ uğruna savaş süreci Orta Asya'daki kesin kahraman devlet profilinin kimliğini belirledi. Bu Türkiye'dir. Türkiye'nin Azerbaycan'a verdiği destek Türkiye'yi vazgeçilmez konuma oturttu. Sorabilirseniz önce böyle değil miydi?

Cevabı net vereceğim; DEĞİLDİR.

Orta Asya'daki Türk toplumlarını Azerbaycan'ı ve ötesini analiz ederken toplumun tüm katmanlarını doğru okuyarak kanaat oluşturabilirsiniz.

Bu devletlerin yönetimlerinin hepsine aynı gözle bakamazsınız. Toplumların hepsini aynı yorumla yorumlayamazsınız.

Çok fazla sorunlar vardır. Sadece o devletlerin yöneticileri ile veya iktidar edenlerin değil özellikle aydın kesimi, fikir ve zikir kanallarının çalışmalarını hele bu dönemde doğru okumak zorundayız.

Hepsinde Rusya ağırlığı vardır. Ne garip ki hepsinde Batı etkisi de vardır.

Toplumların hepsi tek katmanlı değildir. Türklük İslam bilinci hepsinde yoktur.

Ama ana damar hep milli ve dini kimlik üzerine idi.

Biraz Batı, biraz yönetimler biraz da Rusya'nın etkisi ile birçok doku alt üst oldu.

Tabii ki ülkelerin yöneticileri milli kimlik konusunda kendileri de değişim yaşadı.

Kazakistan'ın milli kimlik tanımı ile mesela Azerbaycan arasında ciddi fark söz konusudur. Veya Özbekistan'ın toplumsal bakış açısı ile Kırgızistan'ın bakış açısı arasında hep fark vardı.

Zaten bu nedenledir ki halen ortak tarih konusunda ortak dil konusunda ortak nokta oluşamadı.

Rusya bu konuya hep hassastır. Lakin şimdi konuya daha fazla hâkim olmak isteyecektir.

Çünkü Türk Devletler Teşkilatı esasında çoğu güçler için uzun vadede önemli değişim merkezi olabilir.

Tabii bir Türk devletleri birliği derken muhakkak Türkiye'nin etki edebileceği geniş alanı doğru okumalıyız.

Yani konuya sadece milliyetçi duygularla yorum yaparsak eskiden başarısızlığın sebeplerini de konuşmamız lazım.

İlk defa tarihi süreç Türkiye hinterlandı coğrafyalarda lehine dönebilir.

Bir gün bu büyük aile kavuşacak diyenlerdenim.

Ama mesele şu ki Türkiye'nin geniş coğrafi etki mekanı sadece Turan değildir. Türk devletleri teşkilatı ana birlik olarak etkili olabilecektir. Lakin Rusya konuya kafa yormaya başlamıştır.

Korkalım veya bunu felaket sayalım demiyorum.

Amma Rusya'ya rağmen adımlar atarken Rusya'nın bize karşı gardını almamasına da özen göstermeliyiz.

O durumu kendisine yine tehdit olarak görmemeli. Tam tersi bu durumdan kendine de fayda görmeye başlarsa şartlarımız daha derinden anlar. Veya elimizde yeni güç kozu ile daha derin anlaşma zemini kazanabiliriz.

Tabii bir de işin batı tarafı vardır. Çin konusu vardır.

Herkes bu kozu nasıl kullanabiliriz demeye başladığında ses, yüksekten etkili çıkmaya başlar tabii ki.

Uzun lafın kısası savaşarak değil anlaşarak kazanmanın faydamıza olduğunu görüyorum.

Dünya ekonomik sorunlar ve yeni pazarlar arayışındayken yeni kaynaklar ve pazarların sahipleri ile kavgasız yolu bulmamız bizim yorgun düşmememizi sağlar.

Yakın vade için kullanılan dil uzun vade için cazip olmayabilir. O nedenle uzun vadeye odaklanmak hayrımızadır.

Uzun vadede küresel şekillenme önemlidir. Devletlerin ilişkileri duygusal konularla beslenir ama reel politik duygusallık sevmez.

Türk Devletleri Teşkilatı, cihan şümul mefkuremiz için önemli basamaktır. Ama bu çerçeve son değil. Afrika, Asya kocaman İslam dünyasını kapsayacak cihan gücüne dönmek için Turan başlangıçtır. Ama son değil.