Yeni dünya, kaoslar, savaşlar, yeni harita çizimleri, ulus devletlerin yok edilişi süreci muhakkak yeni ittifaklara evrilmesini sağlayacaktır hiç kuşkusuz. Dünya düzeni kurma peşinde olanların dayatmaları, adaletsiz paylaşımlar ve insanların refahına yönelik acımasız, yırtıcı sömürge ahlakı yeni hikayelere kapı almalıydı. Türkiye Erdoğan liderliğinde öyle bir dönüm noktasına imza attı ki doğal ittifakların meydana çıkması hızlandı.
Güçlü Türkiye felsefesi budur şimdi karşımızda Türk Devletleri Teşkilatı var artık.
Türkiye cazibe merkezine dönüştü ve Erdoğan'ın dünyadaki adaletsiz düzene başkaldırışı kaderini ona bağlayan tüm kültür coğrafyasının cesaret almasına sebep oldu.
Uzun yıllardır Türkiye'nin doğal coğrafyasında esas ana gövde olacağını, Erdoğan'la birlikte ise bu konunun fiili eylemler merkezi haline gelmesi gerçekliğini yazıyoruz. Bu yolda çok sayıda aydın, yazar, edebiyatçı, analizcilerin olduğu da bir gerçektir. Edebiyatımızın tek başına bu hayal diye çoğunun güldüğü konuların siyaseten bu noktaya gelmesine büyük katkısı olmuştur. İlim, siyaset, kültür alanında gayret sarf edenleri, yazarları, fikir, düşünce insanlarımızı buradan selamlamak isterim.
Hayatta olanlar kadar rahmetli olanlar içerisinde nice derin düşünce, fikir aydınlarımızın geldiğimiz bu noktaya katkıda bulunduğunu ifade etmeden geçemem.
Tek tek belki isimlerini sayamam çünkü emek veren, hayatlarını feda edenler, o kadar Mücahid insanlarımız oldu ve varlar ki onların hepsinden bir makalede bahsetmek mümkün değildir.
Ama biline ki bugüne gelinceye kadar çok fedakarlıklar oldu, çok acılar yaşandı, çok kişi merhumiyyetlerle karşı karşıya kaldı, hakaretlere maruz kalan da oldu. O isimler abide şahsiyetlerdir Allah hepsinden razı olsun.
Şimdi geçelim geleceğe bakmaya.
Dünya yeni sistem kurgusu arayışında olanlarla karşı karşıyadır. Bu şu anlama geliyor.
Paylaşım kavgaları ve dünyadaki kaynaklar için büyük savaş ileride bizi bekliyor.
Doğal ittifaklar birbirini koruma kollama için şart oldu.
Türkiye'nin küresel aktör olmasına katkı sağlayacak bu yeni ittifak anlayışı Türkiye ile yolunu birlikte görenlerin de kurtuluş reçetesi olacaktır.
Burada Azerbaycan Özbekistan ve Kazakistan çok ama çok önemlidir.
Türkiye Azerbaycan birlikteliği diğerleri için örnek ve cazibe merkezi oldu. O sebepten Azerbaycan kamuoyunun tutumu, sosyolojisi, halkının tavrı, aydınlarının duruşu siyaseti etkileyen hususlar olarak karşımızdadır. 44 günlük Karabağ uğrunda Vatan savaşı ise Azerbaycan devletinin siyasi rengini derinden etkileyen ve devlette Türk ekolü anlayışının kalıcı hale gelmesini sağlayan önemli bir olaydır.
Türkiye'nin ve özellikle Başkan Erdoğan vizyonu herkesi etkiledi. Coğrafyanın sosyolojisini, kamuoyunu, siyasi dilini, tarihsel sürece bakış açısını hepsini kökünden etkiledi.
Türk devletleri teşkilatı ile karşımıza çıkan bu yeni tablo da bu sürecin yeni ama kalıcı olacak sayfasıdır.
Peki bu tablo bizi nereye götürür? Belki de başta söylediğim noktaya. Yeni küresel Cihan devleti oluşumuna.
Zaten yeni dünyada yaşamak, varolmak için güç birliği şarttır. Bu birlik anlayışına ileride biz çevremizdeki başka ülkelerin de katılmak isteyeceğini göreceğiz Macaristan gibi Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Bosna, Katar, Pakistan talipliler içinde olacaktır muhtemelen.
Tabii meseleyi sadece etnik kimlik üzerinden okumuyoruz.
Türk Devletleri teşkilatını ileride dünyadaki etkili yapılardan biri olarak görmemiz için ileri dönemlerde farklı boyutların devreye girmesini de göreceğiz galiba.
Türk devletler teşkilatı adil olmayan dünyanın, dayatılan sistemlere başkaldırışı olarak da okunabilir.
Bu yapının ekonomik, güvenlik boyutu çok daha önem arz ediyor.
Kültür , sosyal alanlarda yapılacak tüm çalışmalar kadar ekonomik ve savunma alanlarındaki çalışmalar şimdiki dönemde hayatidir.
Ortak fabrikalar, ortak üretim, ortak tarım, ziraat, su kaynakları üzerine düşünülecek ortak projeler ve elbette manevi alt yapı...
Bu coğrafyanın ilim irfan sahibi insanları sayesinde Anadolu'daki böylesine derin devletler silsilesi kurulabildi. Bu irfan ilim sayesinde orta Asya, Sovyetlerin yıkıcı makinesinden kendini koruyarak çıkabildi.
Azerbaycan bu manevi altyapı sayesinde ayakta kaldı.
Yeni dönem yeni fikirlerin, yeni şartlara göre yeni kurumların oluşumunu talep etmektedir. Kalıcı olmak için ekonomik güç oluşumunu temin edeceğimiz kadar fikir, düşünce dalında da enstitülerin oluşunu, manevi ocakların, mektep-medreselerin, ilim tahsil ocaklarının devrede olmasını temin etmeliyiz.
Fikrinizle zikrimizin ittifak sağlayacağı altyapı kalıcılığın temeli olacaktır.
Temeli manevi hazineye dayanmayan hiçbir fikir uzun ömürlü olmamıştır. O nedenle üzerine kuracağımız tüm fikirlerin maneviyata bağlı temeli şarttır.
Türk Devletleri Teşkilatı fikri ve oluşumu şimdiden daha nice büyük hayallerin temelini oluşturdu.
Söz, fikir ve dil birliği üzerine kurulan bu yolumuz mübarek olsun.