Türk Dünyası Öğrencileri Kısa Film Yarışması

Anadolu’da film festivali, belgesel ve kısa film yarışmaları hususunda bir bahar yaşandığını daha önce belirtmiştik. Niğde Üniversitesi, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğretim görevlisi Lokman Zor ve Memduh Yağmur’un gayretleri, Yüksekokul müdürü Yrd. Doç. Dr. Mehmet Demiralp’in himayesinde bir grup öğretim görevlisinin yürütmeleriyle 11-15 Mayıs tarihlerinde düzenlenen mini film festivalinde, kısa filmlerin yanısıra belgesel ve uzun metraj filmler gösterildi, atölye ve paneller düzenlendi. Öğretim üyeleri Prof. Zahur Mükerrem, prof. Aytekin Can, Doç. Gürhan Topçu, Yrd. Doç. Muzaffer Kılıç ve Stambulbek Mambetaliyev,  yönetmen Ayhan Özen ve benim bulunduğum seçici kurulun değerlendirmesi sonucu, Seyit Mehmet Yıldız’ın Allı Yeşilli birinci, Oğuz Bulut’un Bağ ikinci, M. Kemal Açıkyol’un Heybe adlı çalışması ise üçüncü seçildi. Karash Janyshov’un Yedi, Ramazan Cihat Özen’in Kurban, Ferhat Eren’in Gammaz Yürek ve Ahmet Korkmaz’ın Ben İnsanım filmleri mansiyon ödülüne layık görüldü.

Özbekistan’dan Yolkin Toyçiyev’in Delikanlı, Azerbaycan’dan Kamil Rüstembeyov’un Bekle Beni, Türkmenistan’dan Usman Saparov’un  Karakum, Kazakistan’dan Sergey Bodrov’un Göçer, Tataristan’dan Jury Feting’in Bibinur ve Çin Uygur Özerk Bölgesi’nden Garip ile Şahsenem gösterilen uzun metraj filmler arasındaydı. Prof. Aytekin Can’ın çektiği Oxfordlu Ziyaretçi Gertrude Bell’in galasının yapılması festivalin ayırdedici renkleri arasındaydı.  Düzenlenen söyleşi ve atölye çalışmalarının yanında, Kısa Filmin Teknik Unsurları ve Yüzüncü Yılında Türk Sineması başlıklı iki de panel düzenlendi. Öğrenci katılımının doyurucu olduğu programlarda değişik görüşler dile getirildi ve günümüzde kısa film ve belgesel çekmenin sorunlarıyla günümüz sinemasının değişik veçheleri ele alındı.

Selçuklu ve Osmanlı mimarisinin, hatta Doğu Roma’nın izlerini canlı bir şekilde taşıyan ve otantik bir Anadolu şehri olan Niğde’de, böylesi kültür ve sanat faaliyetinin yer alması, gençlik için büyük bir talih olarak görünmektedir. Yeşilin hakim olduğu şehirde, bir avuç akademisyenin gönüllü çabalarıyla böylesi sinema etkinliklerinin yapılması, öncelikle gençlerin sinemayla doğrudan ilişkisini arttıracak, sinema kültürünün gelişmesi için büyük önem arz etmektedir. Türk sineması üzerine olan panelde ortaya çıktığı gibi, seyircinin şehirde sadece iki tane bulunan sinemalara pek gitmemesi, sinema-seyirci ilişkisi bakımından da bir sorun olarak durmaktadır. Öte yandan, bu salonlara getirilen filmlerin mahiyeti de seyircinin film seyretmeye sinemaya gitmesinde belirleyici bir etken olarak gözükmektedir. Sinema salonlarının kimi yerleşim yerlerinde az olması, film haftası, sinema günleri, festival gibi organizasyonların önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Bu faaliyetlerin özellikle toplumsal dokuyla uyumlu olması, seyircinin değerlerini göz önüne alması, yapılan etkinliğin seyirci topluluğuyla bütünleşmesi için elzemdir. Niğde’de gelecek yıllarda Türkçe ve lehçelerinin konuşulduğu geniş coğrafyanın yer aldığı Türk dünyasıyla daha hacimli programlar yapılması, Anadolu ve kültürel uzantısının kültürel entegrasyonu bakımından da büyük bir önem taşımaktadır.