Türk ekonomisine sadece FED gözlüğüyle bakmayın

Piyasalardaki hareketlenmelere yalnızca merdivenli okullarda öğretildiği gibi “FED gel der, olan olur” teziyle yaklaşanlar, Türkiye’nin son 10 yılda geldiği yolu ve verdiği savaşı unutuyorlar... Türkiye gibi “yapısal dönüşüm savaşı verip, YENİ DÜNYA DÜZEN’i içinde ANA UNSURLARDAN BİRİ OLMA” yolunda ilerleyen ülkeler için FED sadece bir detay...

Daha açık yazayım; bizim için ana soru şu: Türkiye, 1946 sonrası içine sıkıştırıldığı mengeneden çıkma yolunda ilerleyecek mi yoksa başlattığı kurtuluş-dönüşüm hareketi geri mi püskürtülecek? Kararlılık, devam azmi ve alt bileşenlerin tamamı bugüne kadar atılan adımlarda ortaya kondu, şimdi dalgalı denizleri tereddüt etmeden geçme dönemi...

Sevgili dostlar, Başbakan Erdoğan, son dönemde yaptığı konuşmalarda, özellikle katıldığı TV programlarında “Ustalık Dönemi” manifestosunu çok açık ortaya koydu ve “ekonomik bağımsızlık” konusunda madenlerden-faiz düzenine kadar çok net mesajlar verdi. Bu konuşmalarda bir gerçeği çok net anladık; Başbakan Erdoğan için “ustalık” onların umduğu gibi “istediklerini halka rağmen almak isteyenlerle uzlaşmak” değil HALK adına gerekeni yapmak ve “SON ADIMLARI “da atmak! Bir Türk vatandaşı olarak şimdi şunu net olarak görüyorum; Türkiye ekonomik olarak tam bağımsız olma yolunda başlattığı süreci bitirecek, küresel-yerel baskılara boyun eğmeyecek ve Türkiye’nin varlıkları “yerleşik düzen tekelinden alınarak” Türk Halkına iade edilecek...

Sevgili dostlar, bu noktada “ekonomi” ağırlıklı bazı noktaları sizlere aktarmak ve not düşmek istiyorum;

1- Yeni bir DÜNYA DÜZENİ kuruluyor ve özellikle 11 Eylül sonrasında ortaya çıkan “psikolojik sınırlamalar” ile birlikte içinde bulunduğumuz bölgede “yıldızı parlayan”, yatırım yapılabilir ve en önemlisi “yaşanabilir-yaşanmak istenecek” tek bir merkez var; Türkiye... En güçlü olduğumuz ve diğerleri gibi FED makasına düşmeyeceğimiz nokta da tam burası; tezi doğru kurmalı ve alt dinamikleri ile birlikte hayata geçirmeliyiz...

2- Peki Türkiye’ye para ve varlık akışını sağlayacak enstrümanlara sahip miyiz? Gerekli mekanizmaları ve organizasyonları kurduk mu? Hala tam olarak KURMADIK ama çok yol aldık! Bir örnek; Dubai’den Londra’ya giden ve orada Londra Metal Borsası veya kendi fetva kurulu olan bir bankada değerlenen paraya “alternatif” ortaya koyabiliriz.

3- Sermaye Piyasası için neler yapabiliriz? İMKB’de içeriye yönelik “çekici” düzenlemeler yapılırken, aynı anda bir BÖLGE BORSASI’nı daha İMKB’nin tecrübesinden yararlanarak hayata geçirebiliriz.

4- Avrasya Menkul Değerler Borsası kurabilir, bölgedeki şirketlerin Rusya-Orta Asya-Orta Doğu ülkelerinin “kote olabilecekleri” ve yaratılacak “yeni enstrümanların” işlem göreceği yeni bir “organize Pazar kurabiliriz.

5- Borsa İstanbul içindeki “Değerli Madenler” piyasalarını, “Londra Metal Borsası” alternatifi olarak bölge ülkelerinin de ihtiyaçlarına göre yeniden düzenleyebilir, “yastık altındaki” altınların sertifikaya döndürülüp daha aktif işlem gördüğü yapıyı teşvik edebiliriz.

6- TOKİ’yi daha güçlü bir hale getirebilir, şehirlerdeki yeniden yapılanma faaliyetleri hızlandırılarak “bina konsolidasyonu” ne pahasına olursa olsun başlatabiliriz.

7- TPAO-BOTAŞ gibi değerlerimizi yeniden yapılandırılarak, verilecek maden-gaz-petrol imtiyazları sonucu oluşan “varlıkları” halka açabiliriz. İçeride-dışarıda bu şirketlerin % 49’unu satarak, yaratılan kaynak ile “arama-sondaj” faaliyetlerini hızlandırabiliriz.

8- Başbakan’ın “madenlerimize sahip” çıkacağız konuşmasından yola çıkarak, Türkiye’nin bütün “yeraltı potansiyelini” TÜRK YERALTI A.Ş’yi kurarak imtiyaz olarak 99 yıllığına devredebilir ve ortaya çıkacak şirketi Halka satabiliriz. Böylece madenler halkın olur.

9- Aselsan, Havelsan, MKE, Roketsan gibi şirketleri Savunma Endüstri Holding çatısı altında toplayıp % 49’unu arz edebiliriz!

10- Tapu tespit ve değerlendirme komisyonları kurarak “işgal altındaki” kamu topraklarını yeniden değerlemeye alabilir, kamunun işgal edilen varlıklarını halka geri döndürebiliriz

11- Doğrudan Başbakan’a bağlı, profesyonel bir ekip tarafından yönetilecek bir “Kamu Denge Fonu” kurabilir ve halka arz edilen varlıkların karşılığında oluşacak havuzu “piyasa dengesini” sağlamada kullanabiliriz.

12- Çin ve diğer başka devletler tarafından kullanılan “DEVLET VARLIK PORTFÖY” şirketini kurup, Devlet varlıklarını “varlık yönetimi mantığı” içinde yönetmeye başlayabiliriz.

Sevgili dostlar, bu yazıyı yazmadan birkaç saat önce büyük bir bankamızın “tepe noktasındaki isim” şu açıklamayı yaptı; Türkiye’nin küresel şartlara uygun olarak faizi yukarı çekmesi gerekiyor. Faizi istendiği gibi çekmek sadece ve sadece “eski ucuz parayı getir, yüksek fiyatla Türkiye’ye sat” oyununu devam ettirmeye ve varlıklarımızın “sizde risk var” algılaması altında hortumlanmasının devamına yol açacak. Kısa vadeli rahatlama sağlayacak ama bu rahatlama “milyar dolarlık halk

Sonuç: Karamsarlığa gerek yok! Türkiye’nin atacağı daha çok adım var! Bu ülkenin, 2007-2011 arasında Amerika ve Avrupa gibi krize girmediğini de dikkate alırsak; Türk ekonomisinin, sermaye ve para piyasalarının çok hızlı büyümesi gerekirdi, büyüdü de... Genleşti, büyüdü, faiz düştü, piyasalar genleşti... Şimdi küresel şatlar değişiyor ama biz hala çok fazlasını yapabiliriz ve tarihin bize verdiği fırsat çerçevesinde yapmak zorundayız...

Son söz: “Türkiye 150 yıllık tarihi bir fırsatın eşiğinde”! Bu ülkede ekonomide öyle “değerler” ortaya çıkabilir ki; inanın bizler bile bugün hayal dahi edemiyoruz! 2023 hepimiz için, çocuklarımız ve onların bizler gibi sıkıntılar çekmemesi için önemli bir hedef...Bugün ülke adına hep birlikte adım atalım ve “en noktasına” giden yola çıkalım! Yaşasın tam bağımsız, güçlü, cihanşümul Türkiye...

Önemli not: Bu ülkede piyasaları sıkıştırarak para kazanmak harici başka yol bilmeyenlere ve bu yolu bilerek seçenlere bu dönemde kulak vermeyin! YOLUMUZ AÇIK!