Türk Medyası bu sınavı geçecektir

Herkes aynı soruyu soruyor; öldürülen 3 PKK’lının cenaze töreni nasıl “Haburlaşmadan” gerçekleşecek ve en önemlisi Türk Medyası “GENEL’e zarar vermeden” olumluya-olumsuza dönüştürmeden bu olayı nasıl görecek?

Sevgili dostlar, bir televizyonun genel yayın yönetmeni olarak şunu çok net söyleyebilirim; bu süreçte göstereceğimiz her kare ÇOK KRİTİK ve atılacak her yanlış adım GENEL’i bozacak, Türkiye’nin kazanabileceklerini baltalayacak! Daha açık yazayım; bir resimden “Barış ATLASI” yapmak veya SAVAŞ çubuğu çizmek, kurulmak istenen DÜZEN’İ KAOS’a zorlamak elimizdeki medya imkanlarıyla çok zor değil! Dürüst olmak gerekirse; Türk Medyası da bugüne kadar yapıcı değil, yıkıcı olmayı tercih eden kulvarda! Abartılan kareler, öfkesi seyrettikleri ile patlayan insanlar, medyatik yargısız infazlar, linçler bu ülkede “olmayanlar” değil!

Bu noktada bazı arkadaşlar söyle söyleyecekler; bizi genel durum ilgilendirmez, biz olaya kendi görevimiz icabı bakarız ve “haberleşecek her kareyi allar, pullar aktarırız”!

Olaya sadece “olması gerekenler” açısından bakınca “haklıdırlar” demek mümkün olmakla birlikte; geçmişten bugüne yaşananlar-ödenen bedeller-çekilen acılar-bu iş olmasın diye ellerini ovuşturan devletler-olursa kazanılacaklar-olmazsa kaybedilecekler gibi kriterler ile GENEL’e bakınca her şey çok farklı! Ve vicdan-akıl döngüsü “durum bir bakalım” demek daha doğru olacak mesajını üretiyor! Evet arkadaşlar, iyi düşünün ve bu kritik süreçte GENEL’i bozmamak-zarar vermemek ve olumlu katkı yapmak adına gerçekten DURALIM ve BİRLİKTE BİR DAHA BAKALIM!

Sevgili dostlar, “Habur karesini” olduğundan büyük algılatarak HABURLAŞTIRAN, genel algılamayı güçlendiren ve belleklere kazıyan MEDYA ÇARPANIDIR! Bazı TV’ler, gazeteler, internet siteleri sadece habercilik anlamında “iyi haberler” yapmış olabilirler ama “sebep-sonuç”, “parça-bütün” ilişkisi analiz edilince elde kalan İYİ değildir ve Türkiye hala “HABUR OLMASIN” sendromunu üstünden atamamıştır. Olumlu olabilecek, Türkiye’ye tarihi adımlar attırabilecek bir süreç, “gelenlerin yanlışları, karşılayanların abartmaları” ve gelişi düzenleyen otorite’nin zayıf kaldığı bir denklemde MEDYAMIZ tarafından “milyonlarca çarpan etkisiyle” görselleştirilmiş ve ortaya HABURLAŞMA görüntüleri çıkmıştır... Bu noktada soralım; kazanan kimdir? KİMSE! Hatta “olayı çarpan, toplayan, algılamayı patlatan medya” bile yaşananların altında kalmıştır...

Sonuç: Bu süreç Türkiye için önemli olduğu kadar “BÜYÜK GÜÇLÜ EMPERYAL CİHANŞÜMUL TÜRKİYE” projesinin de en önemli adımlarından biridir. Bu dertten kurtulmuş, bazı güçler ve devletler tarafından ayağına pranga edilmiş bu kalıntıyı sökmüş bir Türkiye’nin önünde kimse duramaz! Bu gerçekler ışığında konunun “Türk-Kürt, Barış-Çatışma” gibi tek boyutlu düzleme indirgenemeyeceğini bilerek konuya birlikte bakmalı ve hangi görevde olursak olalım SÜREC’i bu algılama-anlayış içinde kucaklamalıyız...

Son söz: Türk Medyasının bütün fertlerine sesleniyorum; yarın çocuklarınızın ve torunlarınızın yaşayacağı TÜRKİYE’yi bugün şekillendiren “etkenlerden” birisiniz! Atacağınız her imzada lütfen bu gerçeği hissederek davranın ve biz medya mensupları üzerimize düşeni yerine getirerek tarih sayfalarındaki “olumlu yerimizi” alalım...