Türk Milliyetçileri Kürtlere yan mı bakıyor?

7 Haziran’da AK Parti en yüksek oyu almasına rağmen tek başına hükümet kuramayıp, CHP ile görüşmelerden de bir koalisyon çıkmayınca –ki zaten çıkmayacak olunca- MHP bir tür oksimorona zorlandı. Bahçeli’den istenen şey, HDP’nin ortak olduğu koalisyona can vermesiydi. HDP ile eğer aynı çatı altında olmam derse, CHP-HDP hükümetini dışarıdan desteklemeliydi. 

Devleti HDP’ye teslim et” dediler yani MHP’ye. Hem böyle bir facianın parçası olmadı Bahçeli hem bu vesileyle Türkiye’nin bekasının AK Parti ile ittifakta olduğunu da idrak etti. 

O günden sonra MHP’nin devlet refleksi hep işledi ve sırf bu nedenle ağır eleştirilerin hedefi oldu. Şu anda da CHP ile kurmadığı ittifakı AK Parti ile kurduğu için zan altında MHP

Cari MHP’yi tahkir etme, milli mutabakatı zayıflatma gerekçesi, 15 yıldır AK Parti’yi destekleyen Kürtlerin artık desteklemeyeceği, böylece 2019’un kaybedileceği şeklinde. 

Bu karanlık öngörü “MHP’nin Kürtleri yok saydığı, Kürtlerin de MHP’yi şeytan gibi görüp kaçtığı” varsayımından kaynaklanıyor. 

İşin aslı nasıl; MHP ve Türk milliyetçileri Kürtleri dışlıyor ve ikinci sınıf vatandaş olarak mı görüyor ki bu söylemler kendine yer buluyor diye geriye doğru küçük bir kazı yaptım. 

MHP ideolojik olarak Türk milliyetçiliği üzerine kurulmuş olmakla birlikte Kürtlüğü Türklük dışında görmüyor. Kürt milliyetçiliği yapan siyasi partileri bölücülükle suçluyor ama meşru alanda görüş serdetmekle etnik ayrımı teröre dayanak yapmak arasındaki devasa farkın altını kalınca çiziyor. 

PKK ile Kürt kardeşlerimizi bir ve aynı görmek cinayettir” cümlelerini sıklıkla kuruyor. 

Son tartışmalarda da MHP lideri bu minvalde konuştu: "MHP’yi kim Kürt düşmanı gösteriyorsa, bilinmelidir ki, alçaktır, haindir, sütünde haram, kanında irin vardır. Kürt kökenli kardeşlerimiz bizdir, bizim eşit ve saygın vatandaşımız, kardeşimiz, kader ortağımızdır. Kalleşlere buradan ekmek çıkmayacaktır". 

Diyelim ki Bahçeli bu cümleleri AK Parti ile kurduğu ittifakın gereği olarak söyledi. Ama geriye doğru gittiğimizde de aynı cümleler çıkıyor karşımıza. Mesela 5/11/2012’de Milliyet’e şunları söylüyor Bahçeli: “Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Kürt kökenli vatandaşlarımız ayrı bir etnik grup olmayıp Türk milletinin asli bir unsurudur. Toroslarda yaşayan Yörükle, Diyarbakır’da yaşayan Kürt arasında fark mı var? Hep beraber bu haklara sahibiz”. 

Benzer bir konuşma: “PKK Kürt kardeşlerimin temsilcisi değildir çünkü Kürt kardeşlerimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin ayrılmaz parçasıdır.” 

Bu sadece MHP’nin görüşü de değil. Türk kimliği ve Türk milliyetçiliği üzerine eserler veren mütefekkirler de bu yönde görüş serdediyor. Türk milliyetçilerinin çok okuyup etkilendiği Nevzat Kösoğlu mesela. Ekim 2013’te vefat eden Kösoğlu ile o yıl içinde yüz yüze görüşmüş ve Star gazetesinde yayınlamıştım konuşmamızı. Ötüken Yayınları’nın kurucularından olan Nevzat Kösoğlu TBMM Üstün Hizmet Ödülüne de layık görülmüştü. 

Şunları anlatmıştı Kösoğlu: “Türk adı etnik bir unsurun değil, milletin adıdır. Zaten Türk adı tarihin hiçbir döneminde etnisite adı olmadı, hep millet adı oldu. Kıpçaklar da Türk’tür, Kumanlar da, Avarlar da, Oğuzlar da. Böyle geldi. Kürtler de Türklerle aynı halkın bir parçasıdır, anlayışı onlarda da devam etti. Osmanlıda Müslüman unsurlar arasında nasıl hiçbir fark gözetilmediyse Cumhuriyet döneminde de Türk unsurlar denilenler arasında hiçbir fark gözetilmedi. “ 

Kürtçülük geç kalmış bir milliyetçilik hareketi. Parçalanma bölünme, çöküntü halindeki milletlerin problemleridir. Türkiye’nin neresi çöküyor Allah aşkına? Türkiye dünya devleti olmaya doğru gidiyor. Parçalanma bu dönemin problemi değildir, bunu aklınızdan çıkarın. 30 yıldır politikanın dışındayım sözlerimde hiçbir politik endişe yok. Ben Türkiye’nin adım adım çok iyi yürüdüğünü görüyorum. Türk milletinin tarihi sarkacı yukarı doğru dönmüştür. Bunu kimse durduramaz. Türkiye büyük devlet olma yolundadır.”