AK Parti yöneticilerinden Prof. Yâsin Aktay “Aslýnda Türk yokdur.”demiþ.
Kendisi rastlamamýþ olabilir. Ben kaç tânesini þahsen tanýyorum. Bâzýlarý, Ziyâ Gökalp’dan esinlenerek ýrkýn ancak hayvanlarda bulunabileceðini ileri sürdü; velhâsýl, Aziz Arkadaþým Ergin’in dediði gibi “Münâþakabüyüdü.” ve dal budak saldý.
Ben âile çevrem dolayýsýyla konuya biraz âþinâ olduðum için bu vesîleyle birkaç husûsa dikkati çekmek istiyorum:
Irkçýlýk akýmýnýn Türkiye’deki önde gelen isimlerinden Atsýz (1905-1975) der ki “Irkçýlýkbâzýlarýnýn sandýðý gibi bir kafatasý ölçmek, kan tahlîli yapmak yâhut yedi cedsaymak meselesi deðildir. Irkçýlýk bize âid olmayan hiçbir fikri ve akýmý kabûletmemekdir.”
Gerçi bana göre bu da problematik bir târif, çünki bizâtihî ýrkçýlýk da bize dýþarýdan gelme bir akým ama konumuz bu deðil.
Eðer mesele kan tahlîli, yedi ced saymak yâhut kafatasý ölçmek deðilse demek o zaman bir fikrî müktesebât meselesi. Belki þöyle söylenebilir: Türke âid olan her fikri ve herþeyi her þeyin üzerinde tutmak.
Peki ama aslýnda Türk yoksa?
Anlaþýlan Prof. Aktay derdini doðru dürüst anlatamamýþ.
Fakat onun derdini anlatamamasý benim derdim olmadýðýndan düzeltmeyi kendisine býrakarak kendi derdime geleyim:
Muhtemelen “safkan Türk soyu” kasdediliyor.
Zâten biliyoruz ki yeryüzünde bu târife uyan bir iki kavim varsa bile onlar Amazonlar’ýn en kuytu köþelerinde binlerce yýldýr hiçbir baþka kavimle temaslarý olmamýþ yerli kabîleleridir. Sayýlarý da belki birkaç bini anca bulur.
Onlarýn dýþýndaki bütün kavimler baþkalarýyla az veyâ çok karýþmýþdýr. Burada karýþma nisbeti tabii o kavmin diðer kavimlerle temas yoðunluðuna baðlýdýr. Türkler gibi târihleri boyunca mütemâdiyen hareket hâlinde olmuþ, Kore’yle Orta Avrupa ve Kuzey Sibirya’yla Hindistan, hattâ bir mikdar Endonezya arasýnda tâbir câiz ise cirid atmýþ bir kavmin karýþmamýþ olmasý elbet imkânsýzdýr.
Böyle bir kavimde ise “safkan” aramak gülünç olur.
Yalnýz þu da var ki Türkler sâdece biz Türkiye/Osmanlý Türklerinden müteþekkil olmadýðýmýz için bâzý Türk gruplarý baþka kavimlerle daha az karýþmýþ olabilirler. Ama Selçuklu ve Osmanlý geçmiþimizden ötürü baþka kavimlerle en fazla karýþmýþ olan Türk grubunun bizler olduðumuzu da rahatlýkla söyleyebiliriz.
Bunun yanýsýra milliyetlerini ýrka dayandýran kavimler de var. Bunlarýn baþýnda Çinliler ve Japonlar gelir. Onun için sonradan “Türk” olabilirsiniz ve bunu da hiçbir Türk yadýrgamaz. Ama sonradan aslâ ve kat’â bir “Çinli” yâhut “Japon” olamazsýnýz!
Doðrusunu isterseniz ben böyle bir milletin mensûbu olduðum için fevkalâde memnûnum.
Onun içindir ki hayâtýmýn siyâseten en zor dönemlerinde bile milliyetimi deðiþtirip baþka bir kavmin tâbiiyetine geçmeyi düþünmedim.
Çok da iyi etmiþim.
Bakýnýz ben bugün elimi kolumu sallaya sallaya ülkemde dolaþýyorum.
Ama o sýralar beni vatan hâinliðiyle suçlamak küstahlýðýný gösteren Bunak yargýç önünde hesab veriyor.
Ýnþallah hükmü bizzat tebellüð edecek kadar yaþar.