1922 yýlýndan beri hayatýný sürdürmeyi baþlayan bir siyasi Parti CHP. Birinci Meclisin tasfiyesi ile beraber devlet partisi haline, daha doðrusu rejim partisi haline geldi. Türkiye'yi baþtan aþaðý baskýlarla ve zorla Batýlýlaþtýrmaya ve modernleþtirmeye çalýþtý. CHP, bir partiden öte bir zihniyet, bir rejim bekçisi ve hatta rejimin kendisi idi.
Çok partili sisteme geçtiðimiz dönemde de CHP'nin devletin ruhu(batýcý), rejim tekeli ve kadrolar üzerindeki zihniyet hâkimiyeti devam etti. Halk vekilleri seçer ve partiler bunlarý temsil ederek meclise giderdi. Fakat rejim CHP olmaya devam ederdi. 12 Eylül hariç hiçbir darbe döneminde CHP ne kapanmýþtýr ne de ezilmiþtir. Türkiye'nin en kurumsal, en istikrarlý partisi olarak varlýðýný sürdürmüþ.
CHP, sol Kemalizm'in, sert rejimin ve sert laikliðin bekçisi olmayý hep sürdürmüþtür. Bu sebeple hangi parti Ankara'ya gelirse gelsin deðiþmeyen derin etkinliðini korumuþtur. Bu durum zamanla CHP'yi tembel, iktidara ihtiyaç duymayan ve ciddi muhalefet yapma gereðini hissetmeyen bir konuma sürüklemiþtir. Nasýl olsa derin iktidar kendisi. Neden uðraþýp dursun ki?
Fakat AK Parti iktidarlarý dönemiyle beraber CHP'nin tarihi misyonu çözülmeye baþladý. Ýlk defa ciddi manada seçilen insanlar devlete etkili bir biçimde yerleþmeye baþladý, rejim adý altýnda sürdürülen egemen politikalar geçersiz hale getirildi. AK Parti dönemsel farklýlaþmalara raðmen bu konumunu istikrarlý bir þekilde korudu. Erdoðan bu konuda istikrarlý bir þekilde yürüdü. MHP ittifaký ile beraber CHP'nin derin devlet tekeli ve rejim sahipliði tamamen çözüldü. Bu da CHP'yi anlamsýzlýða, bunalýma ve belirsizliðe sürüklemektedir.
CHP'nin seçilmeden, siyasette çalýþmadan ve etkili muhalefet yapmadan siyasi güç olma dönemi bitmiþtir. Kýlýçdaroðlunun Millet Ýttifakýndaki giriþimleri bununla ilgilidir. Hatta milliyetçi ve muhafazakâr partileri de yanýna alarak bu sorunu çözme yolunda oldukça cüretkâr ve cesur tutumlara yöneldi. Bir bakýma CHP krizini milliyetçi ve muhafazakâr siyaseten destek alarak çözmeye kalktý. Fakat CHP'nin krizi tarihi, derin ve köklüdür. Bundan dolayý da baþarýsýz oldu. Genel Baþkaný ise hiçbir þey olmamýþ gibi yoluna devam ediyor. Ancak durumu gören ve dolayýsý böyle gitmez diyerek hareketlilik içine giren siyasetçiler var.
CHP'nin biten tarihi anlamý ile içine girdiði kriz nedeniyle, þimdi dörde bölünmüþ durumda. Genel Baþkan Kýlýçdaroðlu ile beraber olan etkili siyasiler, þimdi "deðiþim" diyerek kazan kaldýrýyor. Tanju.. Ve Ýmamoðlu bu gruplaþmanýn öne çýkan iki ismi. Ýmamoðlu'nun sað siyasetten gelen birisi olarak öne çýkmasý da dikkat çekicidir. CHP, krizini yine sað siyaset üzerinden giderek çözme stratejisi içine giriyor. Burada klasik laikçi, sol Kemalist ve sosyal adalet vurgularý çok silik. Ya da bu konular popüler kültür pratikleri ile öne çýkýyor. Dans, müzik, giyim gibi.
CHP'nin Atatürk tekelciliði üzerinden elde ettiði ayrýcalýk da sona gelmiþ durumda. Artýk muhafazakârlar eskisi gibi Atatürk ile karþýtlýk iliþkisi kurarak siyaset üretmiyorlar. Bunun ötesine geçme çabasý var. Burada da CHP, Atatürk'ü batýcý imge içinde yine popüler kültürle üreterek sahiplenmeyi sürdürmeye çalýþýyor.
Türk siyasetinin yüzyýllýk köklü geleneðine sahip olan bir siyasi yapý, artýk tarihi miadýný doldurdu. Bu nedenle ya tamamen sertleþerek "siyasi cemaate" dönüþecek ya da parçalanacak. Her iki durumda da küçülecek.