‘Türk sorunu’ ve milliyetçilik

Türk ırkı var mı yok mu tartışması şimdilik duruldu gibi görülüyor. Bu tartışmalara ben de kısmen katıldım. Katılmaz olaydım. Kürt ırkçısı dediler. Yetmedi Türk diline hakaret ettiğim iddiasında bulunanlar bile oldu. 

Ne kadar zorlasanız zorlayın benden Kürt ırkçısı çıkmaz. Ne kadar zorlasanız zorlayın Türk kimliğine saygı duymayan bir Kürt de olamam.

Kürt milliyetçileriyle aramızda epey görüş farklılıkları var. Kürt halkının geleceği ve bugünü konusunda farklı düşüncelere sahibiz. Ama Kürt milliyetçiliğinin ırkçılıkla özdeşleştirilmesinden, Kürtler adına ileri sürülen hak ve eşitlik taleplerinin ırkçılık olarak tanımlanmasından hiç hazzetmiyor ve yanlış buluyorum.

Kürt halkı için milliyetçiliğin değil, Kürt milliyetçiliğiyle dün ve bugün kavga ederek gelişen Kürt jakobenizminin bir sorun olduğunu düşünüyorum. Biri bana Kürtleri yeniden ‘inşa etmekten’ söz ederse, korkarım. Bir ulusu, bir sınıfı ve bir ırkı yeniden  inşa etme merakının tarihte yol açtığı felaketleri hatırlar ve Tanrının bu felaketten Kürtleri koruması için dua ederim.

Kürt jakobenlerle yaşadığım fikir çatışmasında yapayalnızdım. Ama Kürt jakobenler yalnız değildi. Yanlarında memleketin en anlı-şanlı Türk liberalleri vardı. 

Şimdi, ikinci bir itibarsızlaştırma kampanyasıyla karşı karşıyayım.

Ben Türk dili sevimli bir dil olduğu için Türk halkı başka halklarla kolayca kaynaştı, dış evlilikler çoğaldı diyorum, biri çıkıp diyor ki ‘Miroğlu Türk diline hakaret ediyor.’

Kürt sorununu çözelim derken, Türk sorunu yaratmayalım diye samimi hatırlatmalarda bulunanlara sözüm yok. Ama ortada bir terslik de var. Türk milliyetçileri, ve ulusalcıları ile Kemalistler, Kürt kimliğine saygının artmasının, tuhaf bir biçimde Türk kimliğine saygıyı azalttığını düşünüyorlar. ‘Türk sorunu’nu buralardan kaşımaya çalışıyorlar.

Kürdistan diye bir coğrafyadan bir defa bile söz ettiğinizde ‘eyvah ki eyvah ne zamanlara kaldık, Türkiye’nin adını kimse anmaz oldu’ diyor ve hayıflanıyorlar!

***

Türk kimliğinin inşa sürecinin Kürt kimliğinin inkarı üzerine kurulduğunu biliyorlar tabi,  dolayısıyla, Kürt kimliğinin tanınmasının, aynı şeye yani Türk kimliğinin zamanla inkarına yol açacağını düşünüyorlar. Son zamanlarda karşılaştığım kimi Kemalist aydınlar da Türk milliyetçileri de aynı şeyi söylüyorlar:

‘Türklüğüme saygı duyulmasını istiyorum, o kadar!’

Bu saygıyı hayatı boyunca duymuş biriyim.

Kürtçe konuşuyor, okuyor ve dinliyorum. Korkularımı yenemediğim için şimdiye kadar Kürtçe yazmayı denemedim. Yakın bir zamanda deneyeceğimi de pek sanmıyorum.

Ama benim ve Türkçe arasında bambaşka bir bağ var. Türkçe benim kendimi düşünsel ve yazınsal anlamda ifade ettiğim bir dil.

Ama görüyorum ki, bir Kürt aydınının, Türk ve Kürtlerin siyasal ilişkilerinin demokratik, eşit ve adil bir zeminde yaşanmasına ilişkin düşünceleri bugün hem Kemalistleri hem Türk milliyetçilerini, aynı oranda korkutuyor.

Eskiden, her iki halkın barış içinde yaşabileceğini söyleyen Kürt aydın sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı. Kan revandı ortalık ve Kürtler’e dönüp biz Türklerle kardeşiz, akraba bir halkız’ demek cesaret isterdi.

Şimdi ne oldu da bizim gibi Kürt aydınlarını birileri hedefe koyuyor ve itibarsızlaştırmaya çalışıyor?

Galiba fikirlerimiz artık havada kalan fikirler değil de ondan. Toplum içinde siyasi bir karşılığı var fikirlerimizin.

Dahası, kimlikler çatışmasını normalleştirmek isteyen bir iktidar var Türkiye’de.

Ve bizim gibi insanların fikirleri, tarih yorumu ve gelecek tasarısı birbiriyle epey örtüşüyor.

Jakoben Kürtler ile Kemalistler, ulusalcılar ve Türk milliyetçileri arasında bu iktidara karşı

zımni veya fiili bir ittifak oluşmakta. Bu ittifakı hayra yormayanlardansanız vay halinize!

Böyle düşünen bir Kürt aydını, bir anda jakoben Kürtlerin, Kemalistler’in ve Türk Milliyetçileri’nin aynı yöntemlerle itibarsızlaştırmaya çalıştıkları bir aydın haline gelebiliyor.

Sebebine gelince: Kürt aydınlarının sadece Kürt toplumu içinde değil Türk toplumu içinde de bir karşılığı var artık.

Her iki halkın birliğini ve barış içinde bir arada yaşamasını savunmuş Kürt aydınlarını, ırkçılıkla itham etmenin başka da sebebi yok sanırım.