Türk Syrizasý olur mu?

Heyecan ve umut aldý baþýný gidiyor. Yunanistan’da adam, Çipras, yýktý geçti her þeyi. Baþpiskopos karþýsýndaki Ýncil üzerine el basýp yemin etmek bile hak ile yeksan oldu. 

En önemlisi yýllarýn ikili siyasi yapýsýný yerle bir etti.

Eee, komþuda piþer bize de düþer, misali, bizde niye olmasýn öyle bir çýkýþ!

Acaba CHP mi baþarýr bunu, HDP mi, ÖDP mi?

“Radikal sol ittifak” bizde de gerçekleþir mi?

Yoksa zaten Tayyip Erdoðan ve Ak Parti’nin 12 yýl önce kýdemli partileri silip süpürürken yaptýðý bu mu idi?

“Çipras’ýn Türkiye versiyonu olur mu?”yu deðerlendirirken, hayallerde dolaþmak yerine hem tek tek partilerin siyasi kimliklerine hem de oylarýn akýþ seyrine bakmak gerekiyor.

Alalým HDP’yi ve daha çok Çipras rolünde olabileceði farz edilen Selahattin Demirtaþ’ý. Rivayet o ki Demirtaþ, Cumhurbaþkanlýðý seçimlerinde “Türkiyeli bir dil” kullandý ve oy oraný yüzde 9.7’ye çýktý. Þimdi HDP olarak “Türkiyeli bir dil” kullanýlýrsa neden Çipras - Syriza gibi bir çýkýþ yapmasýn.

El cevap, öyle bir çýkýþ yapamaz. Yapamaz çünkü HDP’nin “Kürt partisi” kimliðinden çýkmasý öyle kolay deðil. Demirtaþ bile onca yuvarlak söylemine raðmen aidiyet itibariyle kuþatýcý olamadýðý için yüzde 9.7’de kaldý. Sonrasý nasýl, nereden gelecek? Malum Yunanistan’da Syriza týrmanýrken eski sol olarak PASOK çöktü. Türkiye’de HDP’nin yükselmesi için mesela CHP’nin çökmesi gerekiyor. Peki CHP’den HDP’ye dramatik bir akýþ gerçekleþir mi? Hiç sanmýyorum. HDP’den CHP tabanýný kuþatacak bir söylemin üretilebileceðini de, CHP’nin kemik tabanýnýn öyle kolay oynayacaðýný da sanmýyorum. Bilmiyorum Çipras kampanyasý HDP’nin barajý aþmasý için bir motivasyon saðlar mý, böyle olursa þaþýrmam. 

Ya CHP þu an yüzde 24-25 seviyesinde görünen oy oranýný týrmandýrabilir mi? Bu sorunun cevabýný da, ancak “CHP’ye kayma nereden gerçekleþir?” sorusuna objektif cevap vererek bulabiliriz. Nereden oy alacak CHP?

Þu an Kýlýçdaroðlu ve ekibinin, muhafazakar tabandan oy beklentisi üzerine bir açýlým uyguladýðý gözleniyor. Kýlýçdaroðlu, Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nun cumhurbaþkanlýðý adaylýðýný bu noktada çok fantastik bir seçim rüþveti olarak deðerlendirmiþ olabilir. Orada alýnan oyu da anlamlý bulabilir. O çizgiden hareketle, Ýhsanoðlu’nun partide oluþturduðu sancýlarý görmezden gelerek Mehmet Bekaroðlu’nu genel baþkan yardýmcýlýðý gibi önemli bir konuma getirmiþtir. Þimdilerde Ali Müfit GürtunaAbdüllatif Þener gibi eski Ak Partililerle görüþmeler yapýyor. Ayrýca kendisi de dini konularda dindar toplum kesimlerinin duygu dünyasýný gözettiði izlenimi verecek bir dil kullanýyor. Buna bir de Camia ile iþbirliðini ve paralel duruþlarý ilave etmek gerekiyor.

Buradan ortaya çýkacak siyasi sonuç ne olabilir?

Bir: Ýhsanoðlu ile baþlayan ve muhafazakar toplum kesimlerine “CHP deðiþiyor, din ile münasebetlerini düzeltiyor” izlenimi vermeyi amaçlayan hamle, partinin öncelikle “ulusalcý” kesiminde tepki doðurdu. “Parti kimlik kaybediyor, eksen kaymasý yaþýyor” tepkileri ile istifalar ihraçlar geldi. Bu kayýp alaný.

Ýki: Peki kazanç var mý? Yerel seçimlerde Camia’nýn yer yer CHP’ye desteðinin olduðu biliniyor. Bu siyasi bir kazanç kuþkusuz. Ama Ýhsanoðlu ile baþlayan “Açýlým”ýn pek bir oy tabanýný temsil ettiðini söylemek zor. Ýhsanoðlu zaten Ak Parti’nin saðladýðý statülerle isim yapmýþ bir kiþilikti. Mehmet BekaroðluAli Müfit Gürtunave Abdüllatif Þener ise, partileþme giriþimleri hüsranla sonuçlanmýþ siyasetçilerdir. Bu isimlerle iliþkinin CHP’ye oy taþýmasý ve buradan bir sýçrama yapýlmasý hesaplanýyorsa, bunun tam bir hesapsýzlýk olduðu görülecektir. CHP’ye mesela Sezgin Tanrýkulu vesilesiyle HDP’den oy gelmesi de söz konusu olmaz. Ayrýca bu seçimde Camia’nýn, þu sýralar birçok kombinezonun odaðýnda duran Merkez Partisi ile iliþkilerinin nasýl seyredeceði de pek net deðil.

ÖDP mi? Baþýnda ÝHL kökenli birisi bulunan bu sosyalist parti, belki Çipras Syriza’ya en çok benziyor.  Ama bana göre umutsuz vak’a. Çünkü Türkiye sosyolojisi ile Yunan toplumu arasýnda derin farklar var.

Türkiye 2002’de siyasi hamlesini yaptý. Þu anda da, Yunanistan’da Syriza çýkýþýna zemin hazýrlayan bir ekonomik bunalým yok. Türk ekonomisi, bütün sýkýntýlara raðmen Avrupa’nýn en dengeli ekonomisi gibi görülüyor. Ve artý, Ak Parti’nin sosyal politikalarý kapitalizmin birçok sakat ürününün sosyal patlamaya yol açmadan tolere edilmesine imkan saðlýyor.