Türk Tabipler Birliði faciasý...

Hayýr!

Bunlar, ülkemizin hekimi olamaz... Bu kadar mý nefret ediyorlar kendi ülkelerinden veya yaþadýklarý ülkeyi kendi ülkeleri olarak mý görmüyorlar? Nefret ettikleri biz miyiz, bu toplum mu? Sorunlarý nedir bunlarýn? Türk Tabipler Birliði bir meslek örgütü müdür, yoksa müstemleke valiliði mi icra etmektedir? Türk Tabipler Birliði bu ülkeden, bu milletten ne istemektedir?

Türk Tabipler Birliði'nden yine berbat çýkýþlar oldu, geçtiðimiz hafta. Baþkanlarý Þebnem Korur Fincancý, ancak bir Türkiye düþmanýnýn sarf edeceði cümlelerle saldýrdý kamuoyuna. Toplum, Mehmetçik þehitlerine kan aðlarken, onlar baþkanlarýnýn ifadesiyle, ülkemizi ve güvenlik güçlerini kimyasal silah kullanmakla itham ettiler. Kötü bir yalan, planlanmýþ bir iftira olmasý bir yana, bu kaba saba bühtaný, Türk Tabipleri adýna söyleme cüretleri tüm toplumu çileden çýkarttý!

Tanýtým sayfalarýnda kendilerini þöyle tanýtýyorlar: "Türk Tabipler Birliði, Türkiye halkýnýn saðlýðýný korumak, geliþtirmek ve herkesin kolay ulaþabileceði kaliteli ve uygun maliyetli saðlýk hizmeti için çalýþmak, meslek ahlakýný en iyi þekilde korumak, týp eðitiminin her alanýnda söz söylemek, hekimlik mesleðinin çýkarýný her platformda dile getirmek, mesleðin, üyelerinin maddi, manevi haklarýný korumak için kurulmuþtur."

Türk Tabipler Birliði 1953 yýlýnda kurulmuþ bir meslek örgütü. Her ne kadar kendi tanýtýmlarýný yaptýklarý dijital sayfalarýnda; "Türkiye halký"ndan bahsetseler de, toplumca bilinen "Türk Tabipleri' þeklindeki isimleri; duruþlarýyla, davranýþlarýyla, söz ve eylemleriyle ciddi paradoks olan bir kurum... Böyle "Türk Tabibi' olur mu? Böyle tabip olur mu, elbette olmaz...

Hekimler, toplumsal güveni tecelli ettiren bir mesleði icra ediyorlar. Ýnsanlarýn hayat hakký, onlarýn týbbi desteði ile güvence altýna alýnýyor. Hem etik yönü ile saygýdeðer hem de toplumsal yönden yüksek ihtiramlarla deðer verilen bu mesleði, kirletmeye, küçültmeye, kendi karanlýk emelleri için rehin almaya kimsenin hakký yok!

................................................

Geçtiðimiz hafta 2. Baro'nun seçimlerinden bahseden yazýmýzda, meslek örgütlerinin vesayet odaðý gibi hareket ediyor oluþu, demokrasimiz adýna hiç de hayra alamet olmayan iþlerdendir demiþtik.

Meslek odalarý, meslektaþlarýnýn haklarýný korumak ve iyileþtirmek adýna, kurulmuþlardýr. Devlet yönetimine, siyasete karýþmak, yön vermek, mukayyet olmak, himaye etmek, balans ayarý vermek, aydýnlatmak gibi görevleri yoktur. Tam aksine devlet yönetimine, siyasete akýl ve yön vermeye kalktýklarýnda, ortaya vesayet odaklarý çýkar. Bu durum, devlet esas teþkilatý için, bir tür kýsa devre gibidir, milli egemenliði kýsýtlayan, demokrasiyi rafa kaldýran, alacakaranlýk bir durumdur... Geçmiþte siyasete ve demokrasiye gölge düþüren vesayet odaklarýndan çok çekmiþ bir milletiz, demiþ ve meslek odalarýndaki kritik ideolojik kamplaþmayý anlatmýþtýk...

TTB, artýk bir meslek örgütünden çok, terörizmin borazaný haline gelmiþtir. Darbecilerle, vesayetçilerle ölümüne mücadeleden asla kaçýnmamýþ bu milletin deðerlerinin, bir meslek örgütünce bu þekilde hýrpalanmasý, olacak iþ deðildir!

Bu noktada, darbeleri, yasaklarý, ayakta alkýþlayan Baro'ya itiraz ederek kurulmuþ 2. Baro'nun seçimleri ardýndan, 1. Baro'nun seçimleri de yenilendi. Ne yazýk ki, haklarý yýllardýr gasp edilmiþ, yýllardýr ötekileþtirilmiþ, deðerleri çiðnenmiþ idealist bazý avukatlarýn hala ýsrarla, darbesever meslektaþlarýnýn yanýnda durduðunu görmek cidden anlamsýz... 1. Baro Baþkaný, baþörtü yasaklarýnýn devamýný "ilke' edinmiþ ve bu konuda vuku bulacak liberal kolaylaþtýrmalara þiddetle karþý çýkan bir grubun temsilcilerinden... Buna raðmen, haklarý çiðnenenler bu tiyatronun içinde olmayý hala marifet biliyorlar...

Gerek Baro'larda, gerekse Türk Tabipler Birliði bünyesinde, alýþýlmýþ bir çaresizlik var. Herkes suskunlukla, baþa geçene baþ sallayýp duruyor... Aslýnda bu vesayet statükosunu, o meslek çatýsý altýndaki meslek sahipleri deðiþtirmeli, o itiraz avazý onlardan yükselmeli öyle deðil mi? Ama büyük bir umarsýzlýk, egoizme dönüþmüþ bir sükunetle karþý karþýyayýz.

Doktorlardan, avukatlardan çýkmayan ses, yine toplumdan çýkýyor: Bu ülkeden nefret eden terör sevicilerinin, bu ülke için söz söylemeye hakký yok!