Türk turizminin mihenk taşı yerli turisttir

En anlamlı kavuşmaların, tutulan oruçların, sabrın, Allah katında duaların kabul edildiği Ramazan Bayramı'nın ilk gününde tüm İslam aleminin Ramazan Bayramı yürekten kutlarım.  Büyüklerimin ellerinden küçüklerimin gözlerinden öperim.

Bayram tatili ülkemizdeki tatil bölgelerinin otel ve işletmelerinin, gezilip görülecek yerlerin ve seyahat endüstrisinin oldukça hareketli ve yoğun taleplerle dolmasına vesile olurken, turizmcinin de yüzünü güldürdü. Ortaya çıkan veriler, ülkemiz turizminin en büyük sigortasının yerli turist olduğunu ve iç turizminin hiçbir şart ve koşulda göz ardı edilmemesi gerektiğini bilakis çokta önemli olduğunu gözler önüne serdi.

Milli ve yerli turizm ve turist anlayışının üstün olduğu bir turizm anlayışı, ülkemiz turizminin geleceğidir. Ülkemiz nüfusu ve gurbetçi vatandaşlarımızın tatillerini Türkiye’de geçirerek hızla gelişen turizm sektöründe ciddi bir potansiyele sahip olmalarıyla, her daim 12 ay boyunca potansiyel turist olmaları. Ayrıca Türkiye de bulunan milli ve yerli anlayışını destekleyen, önem ve hassasiyetle yaşatan istikrarlı turizm işletmeleri ve insan kaynağımızı geliştirdikçe, bu ülke Allah’ın izniyle kriz mriz  dinlemez. Zaten  geleneksel Türk misafirperverliğiyle konuk sever, en güzel şekilde karşılayan, ağırlayan uğurlayan bir gelenek bizim genlerimizde var. Dünyada en güvenilir en özel en tatil sever turizm ülkesiyiz. Eşsiz coğrafyamız dan kültürel değerlerimize otellerimizden gastronomimize varana dek her şeyimiz mevcut. Turizmde markalaşmaksa buradan bakmalıyız, ucuz turizm mi? Nitelikli ve hak ettiği değerde değerini bulan turizm anlayışı mı? Diye sorsak eminim ki kimse ucuz turizm demez. Fakat sadece söylemekle yazmakla olmaz. Rakamlarla sonuca ve sürdürebilirliğe gitmek gerekir. Bunu yapabilecek başarabilecek gücümüz sonuna kadar var. Yeter ki inanalım, dürüst olalım, kandırmayalım, günü kurtaran eylem planlarından, aksiyonlardan kurtulup ülke turizmimizin geleceğini yapılandırmak için bilinçli bir şekilde çok ama çok çalışalım, üretelim, geliştirelim. Ürün yelpazemizi çoğaltalım, işi ehline bırakalım, farklılıklarımızın farkında olalım Türkiye aşkına maddi çıkarlarımızı bir kenara koyup maneviyatımızı, yüreğimizi, sevgimizi saygımızı ortaya koyalım…

GÜLÜMSETEN OTEL ANILARI

Mutlaka tatil yaptığınız otellerde yaşadığınız acı tatlı bir otel anısı vardır gülümseten yada kızdıran, şikayet ettiren yada dostlarınıza tavsiye sebebi olan…  Bunlardan yaşanmış birkaç anıyı da sizlerle paylaşmak isterim.

-  Mont blanc kalemimi kaybettiğim bir otelde kayıp eşyaya soruldu ve black mont getirildi kalem niyetine.

- Bir otelde ise 'kanepe' isteyen misafire lobideki ikili koltuk getirildi.

- Bir müşteri servis elemanına 'yemekhaneniz nerede' diye sorunca,  otel personeli tarafından kendi yemekhanelerine götürüldü.

Bir trajikomik otel anımı paylaşayım: Ülkemizin fiyat, servis ve hizmet anlayışıyla üst düzey luxury  en iddialı otel markalarından birinde kapımda rahatsız etmeyin uyarısı olmasına rağmen, oda servisi apar topar kapıyı açıp içeri girdi ve 'Taze süt istemişsiniz' dedi. Yanlış odaya geldiğini, oda numaralarını karıştırdığını anladığında iş işten çoktan geçmişti.

Yine Ankara’da hatırı sayılır bir şehir otelinde sanki içime doğmuş gibi 'Kontrol ettiniz mi, doğru odaya mı götürüyorsunuz' diye uyarmama rağmen belboy  ”Buyurun otelimize hoş geldiniz efendim' diyerek kapıyı açtı. Ama yanlış ve dolu olan bir odaydı…

Yine bir gün ısrarla yarım aksan bozuk Türkçesi ile bir resepsiyon görevlisi 'Otobüsünüz hazır kalkmak üzere' diyerek 3 kez art arda telefon etti,  'Yok, ben değilim, yanlış odayı arıyorsunuz' dememe rağmen  aramaktan vazgeçmedi ve sonunda kalkıp resepsiyona gidip 'Yok arkadaş. O, ben değilim, otobüsümde kalkmıyor, bir yere de gitmiyorum' diye açıklama yapmak durumunda kaldım.

Yine bir gün bir otelde diyerek devam edip gider anılarımız…  gülümseten tatil anılarıyla ve sevdiklerinizle mutlu bayramlar tatil tadında kalın…