‘Türk-Amerikan dostluðu’ adýna

ABD’nin Ankara Büyükelçiliði, Ýzmir’deki PKK saldýrýsýndan kýsa süre önce Twitter hesabýndan #TürkAmerikanDostluðu hashtag’iyle bir fotoðraf paylaþtý. Fotoðraf, Demirel’in devrildiði 12 Mart 1971 Darbesiyle kurulan hükümetin baþbakaný Nihat Erim ve dönemin ABD Baþkaný Richard Nixon ve eþlerinin Beyza Saray’daki resmi devlet yemeðinden bir kareydi.

ABD Büyükelçiliði’nin Perþembe günleri “Hey gidi günler”  ya da “Ne günlerdi be” anlamýna gelen #tbt notuyla yaptýðý paylaþýmlardan biriydi bu.

Kýlýfý da hazýrdý yani: “Türk Amerikan dostluðunu simgeleyen bir fotoðraf iþte, ne var bunda.” Nitekim konuyla ilgili bir rahatsýzlýk oluþtuðu anlaþýlýnca tam da böyle bir açýklama geldi.

Amerika’nýn bir tür “halkla iliþkiler” yöntemi olarak da bakýlan bu paylaþýmlarýnýn izini sürmek, “Türk-Amerikan dostluðunun” hangi tarihten sonra “stratejik düþmanlýk” evresine girdiðini görmek açýsýndan faydalý olacaðý gibi “Türk Amerikan dostluðunun” hangi kayda ve þarta baðlý olduðunu görmek açýsýndan da önemli.

***

‘Dostluk’ kavramýnýn uluslararasý iliþkilerdeki anlamýnýn “gücü yeten yetene” olduðu gerçeði bir yana, her þeye raðmen bir jest yapýlmak isteniyorduysa, Türkiye’nin mevcut Cumhurbaþkaný’yla çekilmiþ bir kare paylaþýlabilirdi pekala.

“Tarihten bir sayfa” esprisine sadýk kalmak isteniyorsa mutlaka, iki hafta sonra zaten tarih olacak olan Obama’nýn Cumhurbaþkanýmýz Erdoðan’la çekilmiþ “Ne günlerdi ama” dedirtecek mebzul miktarda pozu da var ayrýca.

Nihat Erim, darbeciler tarafýndan baþbakan olarak atanmýþ, bir sol örgüt tarafýndan suikasta uðramýþ bir isim. Suikastýn ardýndan 1980 Darbesi olmuþ...

Paylaþýmýn tevil edilebilecek bir yaný yok hülasa.

“Türk-Amerikan dostluðu”nun ABD’nin çýkarlarýnýn maksimize edilmesi kaydý þartýna baðlý olduðu dönemlerden bir kare ayný zamanda.

ABD çýkarlarý açýsýndan bakýlýnca “Ne günlerdi be ya” denilebilir.

Problem, bu düzeni Türkiye’nin terk etmiþ olmasý zaten.

***

ABD, Türkiye’de iþ yapabileceði daha doðrusu lafýný dinletebileceði baþbakanlar istedi. Halk desteði olan ve bu destekle Türkiye’nin ilerlemesi ve baðýmsýzlaþmasý amacý güden isimler ise darbe ile devrildi.

Söz konusu fotoðrafla ABD’nin darbe ya da suikast mesajý mý verdiði bir yana, bu paylaþýmýn “Türk-Amerikan dostluðu” adýna yapýlmadýðý aþikar. Çünkü ABD, ne DEAÞ’a karþý kurulan sözde koalisyon güçleri üzerinden ne de NATO þemsiyesi altýnda, Türkiye’nin güvenliðine yönelen ciddi tehditlere karþý bir dostluk gösterdi.

Bu sebeple mezkur paylaþýmý, baþka sembol fotoðraflarla ve bir süreklilik içinde ele almak daha doðru olacaktýr.

Oval Ofis’te, Bülent Ecevit’in Bill Clinton karþýsýnda ellerini baðladýðý o hepimizin yüreðine oturan fotoðrafý da hatýrlayabiliriz mesela. “Türk-Amerikan dostluðu”nun ‘tavan’ yaptýðý bir dönemdi. Ecevit, ‘dostluðumuzun’ niþanesi olarak Fetullah Gülen’i ABD’ye yolcu etmiþti.

1 Mart Tezkeresinden sonra “Türk-Amerikan dostluðu”, kafasýna çuval geçirilen askerlerimizin fotoðrafýyla yansýtýldý kamuoyuna.

Gelelim daha yakýna; Suriye’de iþlerin tersine döndüðü, DEAÞ’ýn zuhur ettiði, PYD’nin diðer Kürt unsurlarý yok edip kantonlaþma kararý verdiði, ABD’nin ise Suriye’yi bu iki aktör üzerinden parçalanma sürecine soktuðu 2013’e...

Erdoðan ve Obama’nýn kritik bir telefon görüþmesi sýrasýnda çekilen bir karede Obama’nýn elinde tuttuðu beysbol sopasýný konuþmuþtuk o zaman da.

ABD, 2013’ten bu yana o beysbol sopasýyla vuruyor kafamýza. O sopa FETÖ, o sopa DEAÞ, o sopa PKK.

Tabi ki “Türk-Amerikan dostluðu” adýna!