PKK bu aralar yeni bir meþgale buldu kendine: Devlet okullarýný kundaklamak.
Önce güneydoðuda sonra Ýstanbul'da yaktýlar okullarý. Allah'tan can kaybý olmadý, ama böyle giderse olmasý mümkün. Zaten þimdiye kadar kaç defa öðretmen öldürdüler, acýmadan.
Bu eylemler, PKK'nýn sadece askerle savaþan bir "gerilla ordusu" deðil, ayný zamanda bir "terör örgütü" olduðunu bir kez daha tescilliyor. Ancak gerek Kürt milliyetçileri gerekse Türk solcularý arasýnda bu eylemleri destekleyen veya en azýndan "anlayan"lar var. Bunun sebebi de, "Kürtçe eðitim"i mutlak bir insan hakký sayarken, her çocuða "Türkçe eðitim" verilmesini "kültürel þiddet" addetmeleri.
Bu "kültürel þiddet" kavramýný, HaberTürk ekranlarýnda yayýnlanan "Saðlý Sollu" programýndaki tartýþma arkadaþým Koray Çalýþkan kullandý geçen hafta. (PKK terörüne kesinlikle karþý olduðunu da vurguladý; yanlýþ anlayýp haksýzlýk etmeyelim kendisine.) Ben de "ne þiddeti yahu, Boðaziçi Üniversitesi'nde Ýngilizce eðitim gören Türkler de mi kültürel þiddet maðduru o zaman" diye tepki gösterdim.
PKK ve Taliban
Gelin biraz açalým bu konuyu. Evvela da þunla baþlayalým: Türkiye'deki okullarýn niteliði ne olursa olsun, PKK'nýn þiddeti gayrý meþrudur.
Hem Türk eðitim sisteminden muzdarip olanlar, Kürt milliyetçilerinden ibaret deðildir ki. Ýslamcýlar da "bu müfredat çok laik, çocuklarýmýzý Kemalistleþtiriyor" diye þikayet ediyor, ama okullara saldýrmýyorlar.
Bu mantýkla okullara saldýran Ýslamcý profili, Afganistan'da Taliban, Nijerya'da Boko Haram olarak karþýmýza çýkýyor. Bu yapýlarý haklý olarak terörle suçlayýp PKK'ya anlayýþ gösterenlerin çifte standardý ise sýrýtýyor.
Neyse, þiddet kýsmýný geçelim, meselenin özüne, "anadilde eðitim" tartýþmasýna gelelim.
Bu tartýþmada "hak" kavramýndan yola çýkanlara bakarsak, devletin isteyen her vatandaþýn çocuðuna onun anadilinde eðitim vermesi þart.
Yani, Türkiye þartlarýnda düþünürsek, devletin sadece Kürtçe deðil, Arapça, Çerkezce, Lazca, Süryanice, Ermenice ve artýk aklýnýza ne geliyorsa her anadilde eðitim vermesi zorunlu. Çünkü, aski halde "kültürel þiddet" kurbaný olacak yavrucaklarýmýz. (Kürtler "asli unsur" da, baþkalarý fasulyeden unsur mu?)
Özelleþtirelim
Peki insan haklarýný gözeten ülkelerde durum sahiden böyle mi?
Hayýr. Çoðunda hayýr. Mesela Amerikan devlet okullarýnýn standart dili, ülkenin ulusal dili olan Ýngilizce. ABD Kongresi, bir tek, 1968 tarihli "Çift Dilli Eðitim Yasasý" ile, anadili Ýngilizce olmayan çocuklarýn dezavantajýnýn giderilmesi için bir "hazýrlýk sýnýfý" öngördü. (Ki benzeri Türkiye için de düþünülmeli.) Bu zemin üzerinde California'da geliþen çift dilli okullar ise 1998'deki bir referandumla sýnýrlandý.
Sonuçta, bugün ABD genelinde kendi etnik dilinizi istediðiniz gibi konuþursunuz, geliþtirirsiniz. Ama devlet okuluna gidiyorsanýz Ýngilizce eðitim görür, Ýspanyolca'yý ancak "seçmeli ders" olarak bulabilirsiniz.
Bu açýdan Türkiye'nin resmi eðitimde geldiði nokta ise hiç fena deðildir. 80 yýllýk "asimilasyon" politikalarýný benim de lanetlediðim devletin, "entegrasyon" için tek bir ulusal dilde eðitim vermesi meþru bir siyasi tercihtir çünkü.
Ha, siz yine de "illa Kürtçe eðitim isterim" diyorsanýz, amenna. Anayasa'daki otoriter engeli kaldýralým, isteyen "özel Kürtçe kolej" açsýn. (Seküler eðitimi beðenmeyenin "Ýslami kolej" açabilme hakkýna sahip olmasý gerektiði gibi.) Bu eðitimin çocuklarýna iyi bir gelecek saðlayýp saðlamayacaðýna da Kürt anne-babalar karar versin.
PKK da, samimiyse davasýnda, býraksýn silahý, eðitim iþine girsin. "Savaþ"a giden onca parayla ne kolejler açýlýr...