Peki neden? Türk milliyetçilerinin Kürtlere duyduklarý ‘sevda’, böyle halimselim cinsten bir sevda deðildi tabii..
“Ya benimsin ya topraðýn” hissiyatýnýn egemen olduðu, herkesin Türk kabul edildiði zamanlarý geride býraktýk.
Türk milliyetçileri, hem Kürtler’i, hem yaþadýklarý coðrafyayý hep isyan halinde coðrafyalar, eþkiyalarýn cirit attýðý daðlar, ovalar kýlýç zoruyla, olmadý tankla topla fethedilmesi gereken diyarlar olarak tasavvur ettiler.
Bahçeli için nasýl ki Dersim ‘Seyit Rýza denilen eþkiyanýn hüküm sürdüðü bir yer’ ise, bir zamanlar merhum Alpaslan Türkeþ için de Diyarbakýr ele geçirilmesi gereken ‘Küçük Moskova’ydý..
1975 yýlýnda merhum Türkeþ, Diyarbakýr’a yani, onun anladýðý manada ‘Küçük Moskova’ya’ geleceðim diye tutturdu.
Türk milliyetçileri; bugün olduðu gibi, o gün de, Kürtler söz konusu olduðunda “ya benimsin ya topraðýn” havasýndaydýlar..
Diyarbakýr’ýn ise, sevdalarý deðiþmiþ, farklý rüzgârlar esiyor, kendisini sevmeyene, anlamayana ne oy, ne siyasi destek vermiyor.
Ama Türkeþ de ýsrar etti, illa Diyarbakýr’a gideceðim diye..
Israr etmekle kalmadý, “Küçük Moskova’ya gidiyorum” diye basýna açýklamalar yaptý.
Ama “Küçük Moskova” dediði Diyarbakýr’a giremedi ve miting yapamadý.
***
Türkeþ gelecek diye, bütün Diyarbakýr ayaða kalktý. Ertesi gün üniversite giriþ sýnavý vardý, komþu ve yakýn illerden binlerce genç gelmiþ Diyarbakýr’a.. Onlar da istemiyorlar Türkeþ’in gelmesini. Çatýþmalar, gösteriler filan derken þehir ateþler içinde kaldý..
Ateþ altýnda kalan göstericiler, sokaklara kaçýyor, sonra yeniden toplanýp harekete geçiyordu.
Öðle saatleriydi, Alpaslan Türkeþ’in konuþmasýný yapacaðý Daðkapý Meydaný’na yakýn bir yerdeydik. Polisler kalabalýðý daðýtmak için harekete geçtiler, yoðun ateþ altýnda Ali Emri Ortaokulu’nun sokaðýna doðru kaçmaya baþladýk..Mehmet Aytekin isimli bir arkadaþýmýz yanýmda vuruldu ve hayatýný kaybetti.
Alpaslan Türkeþ, Diyarbakýr Daðkapý’ya gelip konuþamadý. Konuþmanýn yapýlacaðý platform zaten tahrip edilmiþti.
Bu tarih Türk milliyetçilerinin bölgedeki siyasi çalýþmalarý bakýmýndan bir milat oldu ve hiçbir çaba bir daha dikiþ tutmadý.
Sayýn Bahçeli, bu tutmayan dikiþleri aradan 36 yýl geçtikten sonra 2011 yýlýnda Diyarbakýr’ý ziyaret ederek telafi etme çabasýna girdi.
Bahçeli’ye yakýþan bir dürüstlük ve bir samimiyet örneðiydi bu.
Belediyeyi de ziyaret eden MHP lideri, ortaya bir iddia koymuyor, tavsiyelerde bulunuyordu sadece.
Kürtlerin kimliðe deðil, mideye önem vermelerini istiyordu Bahçeli.
***
1975’i milat olarak kabul edersek eðer, 36 yýl sonra Kürtlere “Anadil karýn doyurmaz” demek için Diyarbakýr’a gitmek gerekli miydi hiç sanmýyorum ama..
Bahçeli’ye bu ülke çok þey borçludur, MHP’yi son on yýlda Ergenekon’a kapatmakla, Ergenekon’un MHP kitlesiyle buluþmasýný önlemekle bu ülkeye en büyük katkýyý yapmýþ bir siyasetçi olarak tarihe geçeceðinden hiç kuþkum yok.
Ama keþke bu vasfýna, Kürt sorununda, yeni bir ‘milliyetçi paradigmayý’ topluma teklif etmek gibi bir vasýf ekleyebilseydi..
Anlaþýlan buna dair bir niyeti yok sayýn Bahçeli’nin. Olmadýðý gibi, ulusalcýlarýn omuzlarýnýn bile taþýyamayacaðý hale gelen ve üstelik Türk milliyetçileri, ayný dönemde zindanlarda, tabutluklardayken iþlenmiþ suçlarý, kabahatleri üstlenmek gibi anlaþýlmaz bir tutum içinde bulunuyor.
Dersim’i yapanlar, Türk milliyetçilerini de tabutluklarda iþkenceye uðratanlar deðil midir?
Onklarýn kabahatlerini savunmak neden Türk milliyetçilerine düþüyor, anlamak o kadar kolay deðil gerçekten.
***
MHP’yle temsil edilen Türk milliyetçileri son zamanlarda Dersim tartýþmalarýnda CHP’den daha hassas bir tutum sergilemeye baþladý.
Türk milliyetçi hareketin ve akýmýn Dersim harekatýnda herhangi bir rol oynamamýþ olmasýna ve bu insanlýk suçunun Ýttihat-Terakki geleneðini sürdüren Kemalist kadrolara ait olmasýna raðmen, ulusalcýlardan bile daha ilerde bir tutumla, bu devlet suçunu aklama gayretine MHP’nin neden sürüklenmekte olduðunun sebepleri üstünde düþünülmelidir.
MHP, Dersim’e tamamen resmi tarihin penceresinden bakýyor. Bu resmi tarihin az da olsa esnemesini istemiyor. Oysa eleþtirilerin hedefindeki CHP bile kendi içinde bu konuda ciddi bir tartýþma yaþýyor.
MHP Genel Baþkaný Devlet Bahçeli’nin, Baþbakan Davutoðlu’na sýrf cevap olsun diye gerçekleþtirdiði Dersim ziyareti tam bir fiyasko. Ama fiyaskonun ötesinde de aðýr bir tehdit ve hakaret Seyyit Rýza’nýn torunlarýna. Bahçeli’nin, Dersim kýyýmýnýn bir isyan, Seyyit Rýza’nýn bir eþkýya olduðunu söylemek için Dersim’e gitmesi bir provokasyon aslýnda.
Bunu zaten her fýrsatta ve Ankara’da sýk sýk söylüyor.
Bunu bir de Dersimliler’in yüzüne haykýrmak arzusu yeterince kýþkýrtýcý ve yeterince provoke edici bir tutum.
Neyse ki Dersimliler saðduyulu davrandýlar.
***
Dersim’e bu halle, yüzlerce korumayla ve sadece valiliðe gidince, Kürt-Alevi yurttaþlarýn gönlünü kazanmýþ mý oldu Sayýn Bahçeli?
Dersim’e gidebileceðini mi ispatladý?
Bu þekilde inatlaþarak ve ‘Ey Dersimliler, isyancýsýnýz ve dedeniz S. Rýza bir eþkiyaydý’ demek için Dersim’e gitmek akýl karý olabilir mi?
Bahçeli’nin eþkiyalýkla suçladýðý Dersimli Seyyit Rýza için, ziyaretin gerçekleþtiði gün meþaleli bir yürüyüþ vardý Dersim’de.
Yürüyüþçüler Bahçeli’yi haklý olarak protesto ettiler.
Bahçeli’yi de birkaç kiþi, vilayet kapýsýnda bozkurt iþaretleri yaparak karþýladý.
Türk milliyetçileri Kürt ve Alevi sorununda yaþanan bunca acýya raðmen dediðim dedik, yola devam ediyorlar.
Bu yol, yol deðil.
Yol deðil, ama en çok da Türk milliyetçilerinin bu gidiþe ve bu yola isyan etmesi gerekir.
Dersim vesilesiyle bir not: Yazýlarýmdan ve TV’lerdeki konuþmalarýmdan ‘etkilenip’ deliye dönen ve Ýzmirli olduðunu söyleyen bir ulusalcý vatandaþ, geçenlerde bana yolladýðý mail ile ‘Dersim’de keþke senin annen de tecavüze uðrayan kadýnlardan birisi olsaydý, böylece doðmamýþ olacaktýn’ demiþ.. Bir insan bu kadar büyük bir kin ve öfkeyle nasýl yaþayabilir, gel de acýma böylesi bir zavallýya..