Türk-Fransýz iliþkilerini bozma giriþimi

Fransa’nýn Türkiye için tercihli ortak olabileceði bir dönemde, bunu zor hale getirecek adýmlarýn atýldýðýna dikkat çekmek gerekiyor. Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Fransa ziyareti öncesinden baþlayan iþbirliðini geliþtirme projeleri, ziyaret sýrasýnda pekiþtirilmiþ ve taraflarýn hangi konularda ortak tutum içinde olduklarý kamuoyuyla paylaþýlmýþtý. 

Özellikle dýþ politika davranýþlarý açýsýndan Fransa ile Türkiye’nin çok daha fazla konuda iþbirliði içinde davranabilecekleri yönünde bir ortam doðmuþtu. Esad rejiminin kalýcý olamayacaðý, Kudüs’ün statüsünün Ýsrail lehine deðiþmemesi, ABD müdahalelerinin daha güvenli alanlar yaratmamasý, Rusya geniþlemesinin tehlike oluþturduðu gibi çok sayýda konu iki ülkenin benzer tutum sergilediði baþlýklar olmuþtu. 

En azýndan kalýn çizgilerle ifade bulan stratejik deðerlendirmelerdeki bu benzerlik, iki ülke arasýndaki iliþkilerin geliþtirilmesi açýsýndan bir zemin olarak görüldü. Kabaca söylemek gerekirse, ikili iliþkilerin geliþmesiyle Türkiye’nin Fransa’yý “Doðu’ya”, Fransa’nýn da Türkiye’yi “Batý” ya taþýma ihtimali ortaya çýktý. 

 

Baský altýndaki giren Macron

Ýki ülke arasýnda iþbirliðinin geliþtirilmesi ve bunun siyaseten de bazý yakýnlaþmalara yol açma ihtimali, karar alýcýlar tarafýndan olumlu bir geliþme þeklinde görüldü. Türkiye kamuoyu da benzer biçimde olumlu bir tepki verdi. Ancak anlaþýldýðý kadarýyla Fransa kamuoyunda geliþmeleri ayný biçimde olumlu karþýlamayan kesimler olmuþ ve bu kesimler de Macron'u baský altýna almýþ. 

Fransa Cumhurbaþkaný’nýn baský altýna alýndýðýný gösteren iki açýklama bulunuyor. Bunlardan biri, Türkiye’nin Suriye’de kalýcý olmamasý için yapýlan çaðýrý. Bu Türkiye’nin iþgalci olabileceðini ima ediyor ve gayet açýk ki Kürt siyasi hareketinin talebini yansýtýyor. Diðeri ise Ermeni Soykýrýmý’ný anma günü ilan edileceðinin açýklanmasý, bu da Ermeni diasporasýnýn geleneksel baský yönteminin ifadesi. 

Eþ zamanlý olarak hem Kürt hem Ermeni meselesini gündeme taþýmak, Türkiye’nin insan haklarý, azýnlýklar ya da daha genel anlamda demokrasisinin sorgulanmasýna yol açan bir ortam yaratýyor, Macron’u baský altýna alan kesimlerin istediði tam da bu. 

 

Beklentiyi bozmak mümkün

Macron, Fransa kamuoyunun yargý ve önyargýlarýný karþýsýna almaktan çekiniyor, onlarýn gözünde þüpheli görünen Türkiye ile yakýnlaþmaya mazeret geliþtirme ihtiyacý duyuyor. Avrupa’nýn genelindeki ve Fransa’daki kamuoyu algýlarý ile Macron’un da nihayetinde bir siyasetçi olduðu düþünüldüðünde, bir yandan Türkiye ile iliþkileri geliþtirirken öte yandan Türkiye karþýtlarýnýn “havasýný alma”ya yönelmesi doðal bulunabilir. 

Burada dikkat çekilmesi gerek konu, iki ülke iliþkilerinin geliþtirilmesi yolunda adýmlar atýlýrken Türkiye’yi sinirlendirecek ve Fransa’ya kýzmasýný saðlamaya yönelik adýmlarýn atýlmýþ olmasý. Fransa-Türkiye iþbirliðinin geliþmesine karþý çýkanýn Macron olmadýðý bilindiðine göre, Türkiye’nin “Batý’ya”, özellikle de Fransa’ya yaklaþmasýný istemeyenlerin kimler olduðu belli. 

Türkiye ne zaman Avrupa’ya yaklaþsa, bunu sabote edecek siyasi adýmlarýn atýldýðý hatýrlanmalý; bu onlardan biri. Dolayýsýyla belki de söz konusu araçlarýn Türkiye aleyhine kullanýlabilir olmasýna izin vermeyenin Türkiye olmasýna ihtiyaç bulunuyor. 

Belli ki, Macron’un çýkýþý sonrasýnda Türkiye’den çok sert tepkiler verilmesi beklenmiþ, Fransa’ya kýzýlmasý umulmuþ ve hatta iliþkilerin bozulmasý hedeflenmiþ. Beklentiyi boþa çýkarmak ve verilecek tepkiyi ikili iliþkilere zarar vermeyecek þekilde gerçek sorumlularýna yöneltmek, beklentiyi bozmak anlamýna gelebilir.