Bir toplum için adaletten daha deðerli hiçbir þey yoktur, olamaz. Bir devlet de vatandaþlarýna “adalet”ten daha deðerli bir imkan sunamaz.
Adil devlet, adil yönetim ve hepsinden önemlisi de adaletinden emin olduklarý bir devletin þemsiyesi altýnda yaþayan vatandaþ olma hissiyatýdýr...
Türkiye þimdi yeni anayasa için kollarý sývamýþtýr. Parlamento, sivil toplum kurumlarý ayrý ayrý çalýþýyor; vatandaþ düþüncesini ifade ediyor. Ortaya koskoca bir anayasa havuzu çýkýyor. Herkes ülkenin yeni ve tam anlamýyla sivil bir anayasa ile yoluna devam etmesi gerektiði noktasýnda birleþiyor. Binlerce fikir; birbirleriyle çeliþse de binlerce öneri kayda geçiyor.
Ýnsanlar arayýþlarýný yansýtýyorlar. Güven içinde yaþabilecekleri bir ülke istiyorlar ve geçmiþin hatalarýnýn tekrarlanmayacaðý bir sistemi arzuluyorlar. Her öneride onyýllarýn hatta yüzyýllarýn tecrübesinin izleri vardýr. Kimse bencillik yapmýyor ve bir toplum için þaþýlacak derecede empati yapýlýyor. Bir öneri getirirken Türk Kürt’ü, Sünni Alevi’yi düþünmeden edemiyor. Veya tersi...
Sonuçta herkes bu ülkede birlikte yaþamayý ve bu yaþama halini pamuk ipliðinden kurtarmayý düþünüyor.
Yeni anayasa özgürlükçü olmalý. Temel hak ve özgürlükler konusunda komplekssiz, yasaksýz bir anlayýþ...
Yeni anayasa eþitlikçi olmalý. Kimsenin dini, dili, inancý ve kültürü dolayýsýyla bir diðerinden aþaðý veya yukarý kabul edilmediði bir anlayýþ...
Yeni anayasa fýrsat eþitliðinin teminatý olmanýn ötesinde teþvik edicisi olmalý... Olmalý ki, bu ülkenin her türlü üretim enerjisi yol bulabilsin, deðer üretilebilsin.
Bütün bunlar için anayasaya Türklere ayrý, Kürtlere ayrý, Alevilere ayrý, Sünnilere ayrý veya yatýrýmcýya ayrý, orijinal fikri olana ayrý madde yazýlacak deðildir. Kendisini iyi ve güvende hissetmek isteyen herkesin özel bir maddesi olacak da deðildir.
Böyle bir metin kimsenin anayasasý olmaz. Kimsenin de iþine yaramaz.
Ýnsanlar bir duyguyu arýyorlar...
Anayasa metninde ne yazarsa yazsýn kendilerini eþit, özgür ve deðerli hissettirebilecek bir duygu... Bunun adý adalettir. Yeni anayasanýn herkese ayný deðeri verdiðini, temel haklarýn ayný hassas teraziyle tartýldýðýný anlatabilmektir mesele.
Vatandaþýyla pazarlýk yapmayan, onu sýnýrlamayan ve onun katýlýmýný her þeyin üstünde tutan; onu birey olarak kýymetlendiren bir anayasa metni, içinde ne yazarsa yazsýn veya ne yazmazsa yazmasýn önemli deðildir. Yeter ki, anayasa bu hissiyatý verebilsin. Yeter ki, o anayasanýn uygulamaya baþladýðý andan itibaren insanlar sabah baþka bir atmosfere uyandýklarýný hissedebilsinler.
Yeni Türkiye yürüyüþü devam ediyor... Demokrasi yolundaki bu yürüyüþün finali de yeni anayasanýn kabulüdür.
Tempo düþmeden ülkenin temel sözleþmesini yeniden yazmak þarttýr. Aksi de büyük bir kayýp olacaktýr.
Zira, demokrasiyi kazanmanýn meþakkati bugün yeni anayasa talep eden milyonlarýn gözü önünde yaþanarak gözlenmiþtir. Yeni Türkiye ile eskisi arasýndaki fark elle tutulmuþ, gözle görülmüþtür.
Bu da anayasa yapmak için kollarý sývamýþ bir ülke için bulunmaz imkandýr. Anayasa isteyen insanlar iyi bir demokrasi ile vesayet demokrasisi arasýndaki farký bilerek konuþmaktadýrlar.
Sonuçta, Eski Türkiye tecrübesi bize, eksikliðin adalet olduðunu gösterdi. Yenisinin temeli de bu yüzden adalet olmalý. Adý Türkiye Cumhuriyeti ama ruhu ve felsefesi ile Türkiye adalet Cumhuriyeti olmalý.