Görmek isteyen görür, istemeyene ne yapsanýz boþ. Yaþadýðýmýz hemen her kritik geliþmenin, bir þekilde Türkiye’nin yeni durumu, gücü ve yükseliþiyle ilgili olduðunu kabul etmek istemeyenler, ‘görmeyenler’ sýnýfýna giriyor. Dolayýsýyla da her olayý, bir þekilde Türkiye’nin yanlýþlarý hanesine gözü kapalý yazmaktan çekinmiyorlar.
MÝT Müsteþarý Hakan Fidan’a yönelik saldýrý kampanyasý ya da Lübnan’da kaçýrýlan pilotlarýmýzla birlikte yaþanan geliþmeler. Bunlarýn hepsi ayný zeminde ele alýnabilir. ‘Ne yani THY pilotlarýnýn kaçýrýlýp alýkonulmasý da mý Türkiye’nin gücüne iþaret ediyor’ sorusunun cevabý da, en azýndan benim açýmdan kesinlikle evet.
Olayýn baþýndan itibaren, gerek bu kaçýrma hadisesinin pilotlarýn ailelerine yaþattýðý acýlar, gerekse yaþananlarýn stratejik hassasiyeti nedeniyle deðerlendirme yapmadým. Ama önceki gün gerçekleþen kurtarma operasyonunun ardýndan birkaç cümle etmek uygun olabilir.
Baþlýbaþýna bu operasyonda Türkiye’nin baþarýsýndan söz etmenin, yine birileri açýsýndan pek fazla anlam taþýmadýðýný biliyorum. Türkiye Dýþiþleri mensuplarýnýn en baþta Bakan Ahmet Davutoðlu olmak üzere günler geceler boyu büyük bir titizlikle yürüttüðü, ayný þekilde MÝT’in kendilerine eþlik ettiði bir çalýþmadan söz ediyoruz. Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn pilotlarýmýzý havaalanýnda karþýlamasý ve ailelerle birlikte verdikleri kareler/mesajlar da ayný baþarýnýn final aný olarak hafýzalara yazýldý.
***
Gelelim zihinleri kemiren kurtlara. Soruyu biz yazalým onlar adýna. Bir ülkenin pilotlarýnýn kaçýrýlmasý, haftalarca alýkonulmasý nasýl olur da o ülkenin gücüne iþaret eder?
Bunun cevabýný bulabilmek için, yakýn tarihte Ortadoðu’da yaþanan olaylara gözatmak yeterli olabilir. Kimin hangi ülkeden kimleri ne zaman kaçýrdýðýný bir kenara not edersek, göreceðimiz tablo þudur. Güçlü olanýn, hamle yapanýn ve operasyonel güç sahibi ülkelerin mensuplarý, ya bu gücü kýrabilmek yahut pazarlýk imkaný elde edebilmek için kaçýrýlýr. Toplamda hedef, sözkonusu ülkenin gücünden ve nüfuzundan yararlanmaktýr.
Pilotlarýmýzýn kaçýrýlmasý ve sonrasýnda olup biteni Türkiye’nin zayýflýðýna ve yanlýþ politikalarýna baðlayanlar; nasýl olup da ayný ülkeden, yani Türkiye’den çok sayýda insanýn hayatýnýn kurtarýlmasý için beklenti olduðunun ve kaçýrma eyleminin tam da bu nedenle gerçekleþtiðinin cevabýný vermelidir. Bu bir pazarlýktýr, evet. Türkiye ile bölgesel, hatta onlarýn arkasýndaki küresel güçler arasýnda bir rekabet, hatta çatýþmadýr; buna da evet.
Baþka türlü nasýl güçlü olunacak, nasýl dik durulacak, nasýl kendisine sorun dayatýlan olmaktan çýkýlýp çözüm merkezi olunacak? Bunlarýn bedelsiz gerçekleþeceðini kim söyledi ki!
Türkiye tarihi bir sýnavý, çok þükür baþarýyla vermiþtir. Emeði olan herkese teþekkür borçluyuz. Kendi insanýna gerektiði gibi sahip çýktýðý ve bir büyük devlete yakýþýr soðukkanlýlýkla hareket etmeyi baþardýðý için.
***
Meyvesi olan aðaç taþlanýyor. Artýk bir karar verelim. Neden rahatsýzlýk duyuyoruz? Zaten kökleri saðlam olan, bir zamandýr bakýmsýz olduðu için doðru dürüst meyve vermeyen bir aðacýn, þimdi taptaze çiçekler açýp meyveler vermesinden mi? Yoksa aðacýn bizzat varlýðýndan mý? Hatta birileriyle el ele verip bu aðacý kurutma çabalarýmýzýn sonuçsuz kalmasýndan mý?
Hiç kimsenin kuþkusu olmasýn, bu aðacýn gölgesi her zamankinden daha büyük, kuþatýcý ve emin bir yer.
Düne kadar Türkiye tecrübesinin bölgeye derinden etkilediðini söyleyip, þimdi sýrf kiþisel ihtiraslarý yüzünden ‘bataklýða saplandýðýmýzý’ iddia edenler, kuþkunuz olmasýn bu aðacý taþlamakta bir an bile tereddüt etmeyecektir.