Cumhurbaþkaný Erdoðan bir defa daha “bir gece ansýzýn gelebiliriz” dedi.
TBMM Genel Kurulu'nda yaptýðý konuþmada da noktayý koydu: "Türkiye'yi terör örgütünün tasfiyesi için yýllardýr oyalayanlarýn bizzat yüzlerine artýk bu oyunun sonunun geldiðini söyledik. Türkiye'nin kaybedecek tek günü yok…"
Sayýn Cumhurbaþkaný, ilk defa 12 Aralýk 2018’de, Fýrat'ýn doðusundaki terör hedeflerine birkaç gün içerisinde harekât baþlatýlacaðýný söylemiþti. 21 Aralýk’ta ise "Sayýn Trump'la yaptýðýmýz telefon görüþmesi, gerek diplomasi ve güvenlik birimlerimizin temaslarý, gerekse Amerikan tarafýndan yapýlan açýklamalar, bizi bir müddet daha beklemeye yöneltti, tabi bu ucu açýk bir bekleme süreci deðildir" açýklamasýný yapmýþtý.
Bugün geldiðimiz noktada, ABD’nin Türkiye’yi oyaladýðýný artýk yüzlerine söylüyoruz.
Gerçekten Washington, devlet ciddiyeti ile baðdaþmayan, müttefikliðe yakýþmayan ikiyüzlü bir tavýr içinde. Bir yandan bizimle ortak devriye uçuþlarý yapýyor, bir yandan PKK’lý teröristlerle birlikte görüntü veriyorlar. Suriye’deki PKK’ya binlerce TIR silah yardýmýný da aralýksýz sürdürüyor.
Türkiye, bu düþmanca yaklaþýma elbette daha fazla dayanamaz. Býçak kemiðe dayandý ve sözün bittiði yerdeyiz.
Soru þu: Türkiye harekete geçtiðinde ABD’nin tavrý ne olacak? Türkiye Amerikan askerleri ile çarpýþacak mý?
12 Aralýk 2018’de Beþtepe'deki konuþmasýnda Erdoðan, harekâtýn hedefinin bölgedeki ABD askerleri olmadýðýný da açýkça belirtmiþti. Zaten “bir gece ansýzýn gelebiliriz” dememize raðmen sabrýmýzýn iki önemli sebebi var:
Birincisi, ABD askerleri ile çatýþma yaþanmamasý…
Bu noktada Trump’ýn, ABD derin devleti tarafýndan nasýl kýþkýrtýldýðý artýk sýr deðil. Bölgemizde kýyamet senaryosu peþinde olan Siyonist-Evangelist ittifaký, düðmeye basmakta kararlý görünüyor. Elbette Türkiye gibi bir müttefikin kaybedilmesinin, ABD milli menfaatleri açýsýndan büyük zararý olacaktýr.
ABD için kritik soru þu: Ýsrail’in menfaatlerini koruma adýna bölgede ikinci bir Ýsrail, yani “Kürdistan kurulmasý”, Türkiye’nin gözden çýkarýlmasýna deðer mi? Soruyu daraltýrsak; ABD, bölgede PKK’yý mý desteklemeli, Türkiye ile müttefikliði mi korumalý?
“Bir gece ansýzýn gelebiliriz” dememize raðmen sabrýmýzýn ikinci önemi sebebi, dünyadan ve bilhassa Avrupa’dan gelecek tepkileri hesaba katmamýzdýr.
Nitekim Fransa Cumhurbaþkaný Macron, önceki gün Batý’nýn tedirginliðini haddini aþan ve düþmanca sözlerle ortaya koydu. “Türkiye’nin mülteciler ve göçmenler konusunu bir baský aracý olarak kullandýðýný” söyleyerek, “Türkiye’nin mültecileri kullanýp kendisine Suriye’de alan açmaya çalýþmasýný kabul etmeyecekleri” tehdidini savurdu.
Fýrat’ýn doðusuna yapýlacak askerî harekât, Cumhuriyet tarihinin en önemli sýnýr ötesi operasyondur. Türkiye, bu harekâtta, Fýrat Kalkaný ve Zeytin Dalý harekâtlarýndan farklý olarak dýþ politikada beklenenden de büyük bir tepkiyle karþýlaþabilir.
Bu noktada Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn Rusya ve Ýran ile görüþmeleri, son olarak konuyu BM Genel Kurulu’nda dile getirmesi isabetli olmuþtur.
Güvenliðimiz ve geleceðimiz söz konusu. Tepkilerin bizi durdurmasý mümkün deðildir.
Siyasî sarsýntýlar baðlamýnda da içeride CHP, HDP, ÝP ve SP zor bir sýnavdan geçecektir…