Pensilvanya’nýn “Hizmete zarar gelmesin diye gerektiðinde intiharý bile düþünebilirsiniz” fetvasýna kaç kiþi uyar bilmiyorum ama bedeli daha hafif olan ruhsatlara (mesela “yalan ruhsatýna”) çok sayýda “müþteri” çýkacaðýný þimdiden söyleyebilirim.
Motto þu: “Hizmet için yalan söyleyebilirsiniz. Günaha girmezsiniz.”
Hizmet lafýn geliþi elbette... Düpedüz “terör örgütü...” Ýsmi de FETÖ.
Hayýr, FETÖ diye bir þey yokmuþ. Bu, “hizmet”i karalamak isteyen Erdoðan’ýn bir uydurmasýymýþ.
Haþhaþiler böyle diyor.
Hâlâ (ve utanmadan) hiçbir þey olmamýþ gibi “hizmet” lafýný dolaþýmda tutuyorlar ve bir de “Gönül erlerine iftira atýyorsunuz” diyerek üste çýkmaya çalýþýyorlar.
Biri çok bozulmuþ mesela...
Þu an Amerika’da firari bulunuyor...
Dönemin hava kuvveleri mensuplarýndan Bilgin Balanlý’ya iftira atan ve tutuklanmasýný saðlayan kiþi...
Diyor ki, “Falanca gazeteciye hakkýmý helal etmeyeceðim. 15 Temmuz’u hizmete yamamaya çalýþýyor.”
Kime yamayacaktýk?
15 Temmuz giriþimi, “hizmet” dediðiniz ve biricik mesaisi iftira atmak, masum insanlara kumpas kurmak, yatak odalarýna kamera sokmak, haraç toplamak olan vahþi örgütünüzün (ve eli kanlý gönül erlerinizin) eseri deðilse, kimin eseriydi?
Bu rezilliðe sizden baþka kim tamah eder?
Darbenin “hizmet”e (!) yamanmasýndan rahatsýz olanlardan biri de Hakan Evrim.
Hani, Genelkurmay Baþkaný Orgeneral Hulusi Akar’a, “Seni kanaat önderimiz Fetullah Gülen’le görüþtürelim” diyen Tuðgeneral Hakan Evrim.
Hâkimin sorusu üzerine, “Akar’la aramýzda böyle bir konuþma geçmedi” diyor büyük bir piþkinlikle...
FETÖ’cü deðilmiþ.
Fetullah Gülen’le ne karþýlaþmýþlar, ne de konuþmuþlar.
Fetullah Gülen’in örgütüyle de hiçbir alakasý bulunmuyormuþ.
Peki, Kemal Batmaz’ý tanýyor muymuþ?
Hayýr, öyle birini de tanýmýyormuþ.
Hatýrlayacaksýnýz: Kemal Batmaz, Harun Biniþ, Nurettin Oruç ve Adil Öksüz darbe gecesi Akýncý üssünde bulunuyorlardý. Hakan Evrim tarafýndan içeri sokulmuþlardý. Görüntülerle sabit... Hatta Hakan Evrim, koridorda karþýlaþtýðý Kemal Batmaz’a asker selamý vermiþti.
Tarla bakmaya Kazan’a gelen ve yolunu þaþýrýp darbenin merkez üssü olan 143. filonun koridorlarýnda kaybolan Kemal Batmaz, bir tuðgeneral tarafýndan asker selamýyla karþýlanýyor. Ne ilginç deðil mi?
Hâkim soruyor: “Kemal Batmaz’ý tanýmadýðýnýzý söylüyorsunuz. Bu görüntülere ne diyeceksiniz?”
Ne desin?
Ruhsat kullanýyor. Yani yalan söylüyor. Çünkü yöneltilen suçlama ne olursa olsun, inkâr etmesi gerektiði söylenmiþ. Emir Pensilvanya’dan geliyor: “Fetullah Gülen’i tanýmýyoruz diyeceksiniz. Darbe suçlamasýný reddedeceksiniz. Size sorulan kiþilerle daha önce hiç karþýlaþmadýðýnýzý söyleyeceksiniz.”
Hakan Evrim ruhsata uygun davranýyor.
Mehmet Partigöçde ruhsata uygun davranýyor. Yani FETÖ üyesi olduðunu inkâr ediyor. Karýsýna býraktýðý “Bunu yapmak zorundaydým. Bu baþkaldýrýyý yapmasaydým da beni hayatýmýn sonuna kadar hapse atacaklardý” notu gözüne sokulduðu halde, piþkin duruþunu deðiþtirmiyor.
Peki, hangi durumlarda “yalan ruhsatý” kullanýlýr?
Bir inanca göre savaþ durumunda ve “düþman”ýn elinde esirken...
Burada anahtar sözcük “düþman...”
Demek ki terörist baþý Fetullah Gülen Türkiye Cumhuriyeti devletini “düþman” olarak görüyor ve “düþman”a karþý sergilenecek her türlü gayrý ahlaki davranýþý (yalaný ve iftirayý) “dinin gereði” sayýyor.