Türkiye ciddi devlettir, saman altından su yürütmez…

Silahlı muhalefet güçlerinin Suriye'de rejime karşı başlattıkları askerî ilerleme şaşırtıcı bir hızla ilerliyor.

Rusya, İran ve Esad rejiminin gücü sorgulanırken birileri de, "olan bitende asıl Türkiye'nin parmağı var" propagandası yapıyor.

Beklendiği gibi bu provokatif ve yalana dayalı propagandayı, hem CHP, hem DEM Parti, hemen sahiplendiler.

DEM Parti'nin, PKK'nın ezilmesinden doğun rahatsızlığı anlaşılır bir şey de, CHP'nin rahatsızlığı anlaşılmaz mı?

Türkiye'yi bölgesinde güçlendiren, güvenliğimizi artıran her gelişme, CHP yönetimini rahatsız ediyor.

Özgür Özel'in CHP'si, neden Diyarbakır milletvekili Sezgin Tanrıkulu gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Türkiye'yi suçlamayı tercih ediyor?

Türkiye, CHP zihniyetinin bir türlü anlamak istememesine rağmen ciddi bir devlettir.

Öyle el altından iş çevirmez, saman altından su yürütmez...

Ne yapıyorsa, uluslararası hukukun kurallarına göre İHA'sı ile SİHA'sı, topu ile tüfeği ile göstere göstere yapıyor.

Ne yapıyorsa, ordumuzun, MİT'in gücü PKK elebaşlarını göstere göstere birer birer temizliyor.

Kendi toprağı, evi için silaha sarılanların hepsini, "cihatçı örgütler" diye yaftalayıp, bunların arkasında da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, Cumhur İttifakını göstermeye kalkmak adi bir algı operasyonudur.

Bu hain algı operasyonunda, CHP'yi arkalayan televizyon kanallarının başı çekmesi de Türkiye düşmanlığıdır.

Erdoğan'a duyulan kinin, öfkenin patlamasıdır.

Suriye'de çatışmaların başlamasından itibaren Türkiye; ABD, Rusya, Irak, İran, Suudi Arabistan ile diplomatik temas trafiği yürütüyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüştü. İran Dışişleri Bakanı Türkiye'ye geldi. Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, dün düzenlediği basın toplantısında Türkiye açısından durumu netleştirdi.

1. "Daha önce varılan mutabakatlarda birinci beklenti, Tel Rıfat ve Münbiç'ten terör örgütünün çıkarılmasıydı. Bu yerine getirilmedi. Terör unsurları oradan çıkarılmadı. Türkiye'ye bir tehdittir bu durum. Rejim, terk ettiği yerlere terör örgütünü davet edip onlara teslim etmektedir. Bu da rejim ile terör örgütlerin iş birliğini gözler önüne sermekte. Tel Rıfat ve Münbiç'te terör örgütlerini görmek istemiyoruz."

2. "30 km derinlik meselesi bizim kırmızıçizgimizdir. Ülkemize dönük tehditlerde, bu tehditlerin sınır dışına atılması konusunda beyanımız bildirildi. Cumhurbaşkanımız muhataplarına bu mesajları veriyor ve Astana süreci formatında dışişleri bakanlarının ve istihbarat başkanlarının bir araya gelmesi konusunda irade ortaya koydu. Bu son derece önemlidir."

3. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Irak Başbakanı Muhammed Şiya el Sudani ile yaptığı telefon görüşmesindeki ifadeler de çok önemli.

Erdoğan, Türkiye'nin milli güvenliği ile çıkarları doğrultusunda; gelişmelerden istifade etmeye çalışan terör örgütü PKK ve uzantılarını engellemek için adımlar attığını ve atacağını ifade etti.

Bu nokta çok önemli. Siz bakmayın DEM'lilerin ağlamalarına, CHP ve diğer partilerden medet ummalarına, uluslararası kamuoyuna barış çağrıları yapmalarına... PKK'nın selden kütük kapmasına Türkiye asla fırsat vermeyecektir.

Evet, Türkiye net duruş sergiliyor.

Ama CHP Genel Başkanı Özgür Özel, başka ülkelerin ağzı ile konuşuyor.

Özel, önceki gün partisinin TBMM Grup Toplantısında, "ilk seçimde iktidarı devralacak partinin Genel Başkanı olarak ifade ederim ki" tafrası ile neler söyledi bakınız:

"İran'ın bölgede zayıflatılması, mezhep savaşlarının körüklenmesi, İsrail'in hâkimiyetinin artması ve güvenliğinin sağlanması, Ankara'nın önceliği olmamalıdır. Öte tarafta Rusya'nın mevzi kaybetmemesi, İran'ın yeniden toparlanması da Ankara'nın önceliği, oyun planı falan olamaz."

Sanki Türkiye bunları yapıyormuş gibi devletimize ayar çekiyor...

İran'a, Rusya'ya, Suriye'ye, ABD'ye laf edeceğine Türkiye'ye saldırıyor.

Sorumsuzluk ve basiretsizlik tam da budur...