Ortadoðu, dengelerin hýzla deðiþtiði, dinamiklerin kolayca anlaþýlamadýðý bir coðrafyanýn adý. Hoþ, baþlýbaþýna ‘Ortadoðu’ isimlendirmesi bile, malum Kraliyet düzeninin yansýmasý olarak zihinlerimizde ve literatürde yerini koruyor. Dolayýsýyla bölgemizi , coðrafyamýzý konuþurken hala yabancý bir zihin dünyasýnýn kavramlarýyla hareket ediyoruz.
Türkiye, yakýn tarihte ilgisini zayýflattýðý ya da neredeyse tamamen kopardýðý geniþ bir alanda, bir yandan tarihsel derinlik üzerinden, bir yandan mevcut tablodaki sorunlarýn çözümünde yer almak için ve asýl önemlisi ortak bir gelecek kurgusu için hamleler yapýyor. Bunlarý çok geniþ bir alanda, kolayca ve hýzlýca sonuç üretmesi mümkün olmayan, kýsacasý sabýr ve derinlik isteyen iþler olarak görmek yerinde olur.
Güncelin pençesine bir kez düþtünüz mü, kafanýzý kaldýrýp asýl olup biteni görmeniz imkansýz hale geliyor. Oysa, ister siyaset, ister toplumsal dinamikler, isterseniz bölgemizde ortaya çýkan farklý aktörler üzerinden bakalým farketmez; bugünkü tablo gerçeðin sadece ve sadece küçük bir bölümünü yansýtýyor. Ortalýktaki toz duman yatýþtýktan sonra, yaþadýðýmýz coðrafyada son derece köklü bir deðiþimin yaþandýðýný, uzun yýllar varlýðýný koruyacaðýný düþündüðümüz aktörlerin bir anda yok olduðunu, dün güç gibi görünen pekçok unsurun eriyip yok olduðunu göreceðiz.
***
O günlere ne kadar hazýrlýklý olduðumuzu, daha doðrusu kimin ne kadar hazýr olup olmadýðýný kestirmek kolay deðil. Belki mevcut tablodaki bazý ipuçlarý üzerinden, böyle bir gelecekte kimin ayakta kalýp kalamayacaðýna dair söz söylemek mümkün olabilir.
Türkiye, kimilerinin barýþ, kimilerinin müzakere diye adlandýrdýðý ve bu adlandýrmalarýn, tasniflerin çok üzerinde bir karþýlýðý ve kapsamý olan bir süreci inþa ediyor.
Kabaca bir terör örgütünün silah býrakmasý, Kürt sorununun yönetilebilir hale gelmesi olarak görünen bu sürecin, neredeyse Türkiye’nin etrafýndaki tüm ülkeleri doðrudan ilgilendiren sonuçlar üreten bir kurguya sahip olmasý, nedense heyecan verici bulunmuyor.
Unutulan yahut ihmal edilen boyut þurasý: Herkesin kendi çýkarý, duruþu ya da pozisyonu üzerinden saðýndan solundan týrtýklamaya çalýþtýðý, hatta baþarýsýz olmasý için el altýndan faaliyet gösterdiði bu süreç, yakýn tarihimizin en önemli, hassas ve sahici projesi olarak inþa ediliyor. Bu bir hükümet meselesi deðil, kiþi, kesim, kurum ya da cemiyet meselesi hiç deðil. Burada Türkiye’den, ama sýnýrlarý mevcut siyasi sýnýrlarýnýn çok ötesinde anlamlar taþýyan bir ülkeden söz ediyoruz.
***
Bugün sahnede öne çýkarýlan, gerçek gündemmiþ gibi gösterilen, özellikle de az önce tarif etmeye çalýþtýðým süreci baltalamak veya gölgelemek adýna yapýlan herþey; ‘masumiyet’, ‘farkýnda olmamak’ gibi parantezlere sýðmayacak kadar kasýtlýdýr, projedir ve kelimenin tam anlamýyla sabotajdýr.
Bahaneler, lafýn saðýn solundan dolaþmalar, destekliyorum ama endiþeliyim gibi laflar, birkaç istisna dýþýnda, sorun çözen ve gücünü artýran Türkiye’den rahatsýz olan anlayýþlarýn uzantýsýdýr.
Yapýlan iþin zorluðu, rahatsýz edici yanlarý, aksaklýklarý, bu tür süreçlerin daima içinde barýndýrdýðý riskler. Bunlarý konuþalým. Ama ne olup bittiðini bal gibi bilip, sadece kendi elindekini kaptýrma telaþý içinde davrananlarýn samimiyetinden söz etmek sadece kendimizi aldatmak olur.