Türkiye düþmanýsýn, hem de terbiyesizsin!

Birkaç gün önce bu sütuna konuk olmuþtu. HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik... 

Pontus Rum Soykýrýmý’nda hayatýný kaybedenleri saygýyla andýðýna iliþkin sözlerini paylaþmýþ, kendisini “müddei” olduðu konuda açýklama yapmaya çaðýrmýþtým. 

Tuma Efendi, “Adaleti, geçmiþle yüzleþerek saðlayabilir ve barýþý inþa edebiliriz” diyordu. 

Bu genelgeçer cümleye kim itiraz edebilir ki? 

Hem geçmiþimizle yüzleþmek, hem de geçmiþimizin hatalarýný tekrar etmemek zorundayýz. Ama bu yüzleþmeyi de “sahih bilgiler” üzerinden yapmalýyýz. 

Tuma Efendi, sosyal medya hesabýndan cevap vermiþ. 

Daha doðrusu “terbiyesizlik” yapmýþ... “Cahil gazeteci” filan gibi laflar ediyor... Müddei olduðu (ispatla yükümlü bulunduðu) konulara hiç girmiyor. 

Benim cehaletim, kendisi hakkýnda “radikal solcu Kürt” demiþ olmam. 

Kürt deðilmiþ... 

Süryani’ymiþ... (Görüyor musunuz cehaleti!)

Hem çekirdekten Süryani’ymiþ, hem de ESU (Avrupa Süryaniler Birliði) Türkiye temsilcisiymiþ. Ayrýca “Süryanice-Türkçe” yayýn yapan “Sabro” gazetesinin genel yayýn yönetmeniymiþ. 

Ne fark eder? 

Ýster radikal solcu Kürt, isterse “Türkiye düþmanlýðýný” temellük etmiþ azýnlýklardan olsun, bu durum Tuma Efendi’nin ayný radikal sol küvözden yetiþtiði ve meselelere “öyle” baktýðý gerçeðini deðiþtirmiyor. 

Bu “parlak kariyerli” terbiyesiz HDP milletvekiline yönelttiðim eleþtiriler ortada... 

Ýçinde “Pontus Rum soykýrýmý” geçen haksýz ve vicdansýz cümleler kurmaktan sarfý nazar etmiyor, bu konuda oldukça cesur ama bu giriþiminin nerelerden alýnmýþ “kararlarla” örtüþtüðünü, bunun “Türkiye düþmanlýðý”ndan baþka bir iþlev görmediðini/görmeyeceðini gözlerden kaçýrýyor. 

Çünkü Tuma Efendi bu görüþünde yalnýz deðil: Yunanlýlar da 19 Mayýs 1994 tarihinde meclislerinden geçirdikleri sözde “Pontus soykýrýmý” kararýyla, Türkiye'yi Ermeni soykýrýmý meselesinde olduðu gibi, uluslararasý arenada baský altýna almak için özel bir “çalýþma” baþlatmýþlardý. 

Tuma Efendi’nin “oralara” selam gönderme cehdinin Türkiye’ye pislik atmaktan baþka bir iþlevi yok. 

Bizi aydýnlatmasý gerekiyor: 

Bahsettiði soykýrým ne zaman gerçekleþmiþ? 1453’ü mü, yoksa 1461’i mi esas alýyor? 

1453 Ýstanbul’un fethini iþaret ettiðine göre, Rum Pontus Ýmparatorluðu’nun tarihe karýþtýðý 1461’i baz alýyor olmalý. 

Böyle mi? 

Böyleyse, 1461’de kime ne olmuþ? Kaç kiþi öldürülmüþ ya da sürülmüþ? Ortada “soykýrým” diyebileceðimiz ne var? 

Hayýr, günümüzü (yani millî mücadele döneminde bölgede meydana gelen asayiþ olaylarýný) iþaret ediyorsa, yine iddialarýný somutlamalý. 

Daha önce de sormuþtum... Yine soruyorum: 

Millî mücadele dönemindeki “soykýrým” nasýl gerçekleþmiþ? 

Hangi bölgelerde? 

Kayýp oranlarý nedir? 

Dahasý, soykýrým kararý hangi tamime ya da genelgeye dayanmakta? 

Tuma Efendi, madem ayný zamanda “araþtýrmacý-gazeteci”, araþtýrýp baksýn bir: Millî mücadele döneminde, Karadeniz bölgesinde Rum ve Ermeni çetecilere karþý alýnmýþ “tedbirler” dýþýnda, azýnlýk diyebileceðimiz bir “varlýða” yönelik hangi tenkil ya da yok etme hareketi gerçekleþtirilmiþ? 

Demek ki neymiþ? 

Radikal solcu Kürt de olsan, Süryani de olsan, yaptýðýn eylemin adý, hazinesinden maaþ aldýðý Türkiye Cumhuriyeti devletine “düþmanlýk” yapmakmýþ, baþka da bir þey deðilmiþ.