Türkiye düþseydi Fed’in yolu ayrý olacaktý

Mayýs ayý baþýna geri mi döndük; ayný suda iki kere yýkanýlamayacaðý bilinir, ama yine de, en azýndan, bu soruyu sormak yanlýþ olmaz. Þüphesiz ki, hiç bir þey, Mayýs ayýnda býraktýðýmýz yerde deðil ve olmayacak. Bu dört ay, belki de hýzlandýrýlmýþ bir ‘geriye dönüþ’ provasý olarak çok önemli bir ders oldu. 

Biliyorsunuz Fed Baþkaný Ben Bernanke 22 Mayýs’ta bir konuþma yaptý ve Amerikan Merkez Bankasý’nýn yapacaðý parasal geniþlemenin, çok yakýnda, son bulacaðý bu konuþmanýn satýr aralarýndan seçiliyordu. Ama zaten bu konuþmadan da önce parasal geniþlemenin son bulacaðý tartýþmalarý ve geliþmekte olan ülkelerden sermaye çýkýþlarý baþlamýþtý. Bu süreçte dünyanýn, doðusuna ve güneyine yapýlmasý planlanan yatýrýmlarda býçakla kesilir gibi durdurulmuþtu. Adeta dünyaya bir el dokunmuþ ve dünyayý durdurmuþtu. Biz bu süreci ayrýntýsýyla ve tarihi/geleceði ile Markar Esayan ile “Dünyayý Durduran 60 Gün” kitabýmýzda anlattýk. 

Bu hýzlý ‘geriye dönüþ’ provasýndan hangi ekonomik/siyasi sonuçlar çýkýyor? 

Bu sorunun yanýtlarý çok önemli... Çünkü bu yanýtlar bizim geleceðimizi belirleyecek... 

Amerika’nýn siyasetteki duruþu ile ekonomideki duruþu örtüþüyor 

Esed rejimi, kimyasal silah kullandýktan sonra yapýlan açýklamalar, Suriye’nin týpký Irak gibi, hemen vurulacaðý yönünde idi. Suriye ‘kýrmýzý’ çizgileri aþmýþtý ve cezalandýrýlacaktý. Herkes vurulma anýný beklemeye, bunun üzerine senaryo geliþtirmeye baþladý. Çünkü 2. Dünya Savaþý’ndan bu yana süren ABD’nin ekonomik ve siyasi konumu bunu gerektiyordu. Sovyetlerin daðýlmasý ile ABD dünyanýn tek kutbu ve hegemon gücü olarak kaçýnýlmaz bu ‘görevini’ yerine getirecekti. Ama böyle olmadý. G-20 zirvesi sanrasý Rusya’nýn planýna BM’de uydu ve ABD bu plana razý olup Rusya’nýn elini sýktý. Bu, tam da Obama ile birlikte gelen yeni dünya düzeni paradigmasýna uygun bir geliþmeydi. 

Peki bunun ekonomik karþýlýðý neydi? Bu karþýlýk, ABD’nin eskiden olduðu gibi karþýlýksýz dolarla ve bu dolarýn dayanaðý olan militarizmle yola devam edememesidir. 

Evet, bu durumu basit bir dýþ politika deðiþikliði ile anlatamayýz. Bu, çok daha köklü bir deðiþim, paradigma deðiþimidir. ABD, kendisine doðrudan bir tehdit ve saldýrý olmadýkça askeri güç kullanmayacak... Bunun bir diðer anlamý, ABD’nin, bundan böyle,  askeri gücünü küresel kolluk kuvveti olarak kullanmayacaðý anlamýna geliyor. Bu durum bize göre, 1971’de Baþkan Nixon’la girilen yolun sonu. Bu sonu kesinleþen bir baþlangýç olarak niteleyebilir miyiz; bunu henüz bilmiyorum. Ancak þu kesin; 1971’de Baþkan Nixon’un dolarýn altýna olan baðýmlýlýðýný kaldýrmasýyla baþlayan süreç bitti. Bunun belki de en önemli siyasi sonuçlarýndan birisini tam da bugün görüyoruz. ABD’nin Rusya ile Suriye konusunda anlaþmasý hatta Rusya’nýn dediðine gelmesi bir sonuçtur ve bu sonucun en önemli ekonomik nedeni, yukarýda söylediðimiz gibi, Nixon’la baþlayan paradigmanýn bitmesidir. 

Türkiye-Mýsýr-Brezilya 

Bir paradigma-ekonomik, sosyal ve siyasi verili yapý- býçakla kesilir gibi bitmez, tarihsel akýþýn dýþýnda, geriye gidiþler de olabilir ve bunlar yýllarca sürer. Burada tam da böyle bir durumu yaþadýk. Ýlkönce Fed içindeki neocon kanat, Mýsýr’daki  Türkiye’deki, Brezilya’daki dönüþümün Avrupa’yý daha da geriye götürecek bir dinamik olduðununu tespit etti. Enerji oyunu, Ortadoðu’da Batý aleyhine dönüyordu. Küresel sermaye dinamiklerini yeniden Batý lehine çevirmeye dönük operasyon, bu tespitin ABD’de aðýr basmasýyla baþladý. Ancak Mýsýr’a kadar gelip, Türkiye ve Brezilya’dan döndü. Türkiye kaybetseydi Obama da kaybedecekti ve bundan sonraki baþkanlýk süresi  Brezezinski gibilerin yazdýklarýný hayata geçirmekle geçecekti. Tabii sonraki baþkan bir Cumhuriyetçi olacaktý.  

Ama bu, Türkiye geriye adým atmazsa anlamý olmayan, tamamlanamayacak bir yap-boz oyunuydu sadece. Zaten ABD’nin uzun vadede, eskisi gibi tek baþýna, ekonomik olarak buradan çýkamazdý. 

Çok uzun zamandýr ABD ekonomisinin dýþ ticaret açýðýný ve bütçe açýðýný kapatma yeteneklerini yitirdiðini biliyoruz. ABD, bunlarý aslýnda militarizme dayanan hegemonik devlet algýsý ile kapatýyordu. Bu hegomonik devlet, bundan sonra militarizme dayalý hegemonyasýný ancak, Türkiye, Mýsýr ve hatta Latin Amerika ülkelerinin eskisi gibi kendi adýna ihale almasýyla sürdürebilirdi. Ama neoconlar da bunun olmayacaðýný artýk iþin geçtiðini Türkiye ve Brezilya örnekleri ile gördüler. 

Hýzlý bir geriye dönüþ provasý

Tam buradan þu sonuca varabiliriz; Fed, ne olursa olsun, hiç bir zaman, bundan dolayý dolarý, eskisi gibi “deðerli” tutamaz. Bunun temel nedenlerini bir önceki yazýmýzda anlattýk. 

Dolayýsýyla Fed, bu nedenlerden dolayý parasal geniþlemeden çok keskin bir dönüþ yapýp dolarýn deðerini hýzlý bir þekilde yükseltemezdi. Ancak bunu yapacaðýný gibi bir algýyý Mayýs ayýnýn baþýndan beri yarattý, bunun da temel nedeni, krizi geliþmiþ ülkelerin üzerinden alýp geliþmekte olan ülkelere doðru götürmekti. Ancak burada bir kapýþma da vardý. Çok basit olarak söylersek, bu kapýþma, eski savaþ sanayine ve çevrimine dayanan sektörlerle yeni sektörler arasýndaydý. Çok hýzlý bir geriye dönüþ provasý yaptýlar. Bu toz duman arasýnda Mýsýr eskiye döndü, Türkiye’de baþarýlý olamadýlar ve baþarýlý olamayýnca, geri dönüþ yarým kaldý. Burada AK-Parti’nin 2008’deki duruþu gibi bir duruþu geliþtirdiðini söylemeliyiz. Bu duruþta yine Baþbakan-2008’deki gibi- belirleyeci oldu. Medya, burada iyi bir sýnav vermedi. 

Þimdi görüyorum ki, Türkiye’de de bu geriye dönüþün baþ aktörleri yeniden uzlaþma mesajlarý veriyor. Onlar için geç mi, bunu, zaman ve onlarýn demokratik Türkiye’den yana-samimi olarak- olup olmadýklarý gösterecek.