Türkiye ‘Eski Türkiye’ asla değil

Sevgili dostlar, CERN’de “en önemli denemenin” yapıldığı gün bir yazı kaleme almış ve özellikle “Türkiye’de teknoloji geliştirilmesine katkı sağlayan insan kaynaklarımıza yönelik girişimlerden” bahsetmiştim...O günden bugüne çok yol aldık ve her türlü engelleme hatta kasta rağmen belli bir seviyeye gelmeyi başardık... Nereye gelirsek gelelim bu yolda feda olan insanlarımızı unutamayız ve sorulması gerekenleri onlar adına, bu ülke adına, uyanık olmamız yolunda sormalıyız...

Bakın o gün nelere dikkat çekmişim;

“...bugün dünya için önemli bir gün. CERN laboratuvarlarında dünyanın nasıl oluştuğuna ve sonrasına dair bütün bildiklerimizi değiştirebilecek bir deney yapılacak. Bu deneyde Türkiye’den de çok önemli isimler yer alacak. Ama bir o kadar önemli hatta Türkiye’de bu işin başındaki Engin Arık gibi isimler yer alamayacak. Sebebi de Isparta’da gerçekleşen uçak kazası. Birçok vatandaşımızla birlikte 6 bilim değerimize mezar olan uçak kazası...Türkiye’nin parçacık fiziğinde uzman-En önemli girişimlerinden biri olan ATLAS PROJESİ’nin de ekibinde olan 6 ismi Isparta’ya giderken düşen bir uçakta yaşamlarını noktaladı. Bu ekibin başında Prof. Dr. Engin Arık vardı ve Arık, bu önemli deney ve projelerle, geleceğin enerji kaynağı olarak kabul edilen toryum konusundaki bilgilerinden ve araştırmalarından dolayı çağrılmıştı. Ayrıca Arık Türkiye’nin kendi hızlandırıcısı yapması yolunda en önemli isimdi. Arık’ın çok önemli bir özelliği vardı, yakınlarına her zaman şunu söylerdi: Yeraltı ve yerüstü kaynakları ile stratejik konumu gereği Türkiye’yi asla bu coğrafyada rahat bırakmayacaklar... Toryumla ilgili geliştirdiği proje ile Türkiye’nin büyük bir avantaj sağlayacağını ve toryum rezervlerimizin iç-dış borçlanma gereği dahil, birçok sorunumuza çare olacağını düşünüyordu... CERN’de deney yapıldığı şu saatlerde, Arık’ın anısına saygı göstermek ve buradayız demek amacıyla uzun süredir elektronik mühendisi dostlarımdan da aldığım yardımla vardığım detayları sizlere aktarmak istiyorum. Detaylara gelince...

1- Uçağın enkazı hiçbir şekilde yanmamış. Halbuki dünyada gerçekleşmiş çok az uçak kazasında yangın çıkmaz. Oran son derece düşük. Ayrıca uçaklarda kullanılan maddeler son derece yanıcı özelliklere sahip. Burada varmak istediğim sonuç UÇAĞIN YAKITININ YETERLİ MİKTARDA OLUP OLMADIĞIDIR...

2- Kaptan pilot uçak inbound konumunda piste yaklaşırken normalden daha kısa sürecek bir rotaya sapmayı tercih etmiş. Bunun sonucunda da orada bulunan tepeye çarpmışlar. Hiç yangın çıkmaması ve pilot ekibinin ani bir kararla daha kestirme bir rota tercih etmesi Madde 1’de yer alan iddiayı artırıyor...

3. Ayrıca kaza sonrasında basına yansıyan ve delil teşkil edebilecek uçak parçalarının başka firmalara satılması, ne kapatılmaya çalışılıyor sorusunu doğuruyor... ”

Sevgili dostlar, Türkiye’nin en önemli adımı olan ATLAS PROJESİ’nin mimarı olan Arık ve arkadaşları ile ilgili bilgileri ve soruları çok bilinçli bir şekilde bir daha paylaştım. Bugün nasıl ekonomimizden demokrasimize, projelerimizden atılımlarımıza her adımımız BÜYÜK BİR DIŞ KURGULU saldırı altında ise, teknoloji oluşturma çabalarımız da aynı tehdit ile yüz yüze ! Şunu her odak çok iyi bilmeli; her şeyin farkındayız ve Türkiye artık asla eski Türkiye değil ! Bu yolda şehit olan bilim insanlarımızı saygıyla anıyoruz...

Sonuç: Yıllar sonra kendine geldiğinde “İŞE BAKIN, CİNAYETMİŞ” diyerek “mühendis ölümleri” dosyasını açan Türkiye, en küçük hücresine bile kast edenleri bilecek, bulacak ve cezalandıracak güçtedir ! Bundan kimsenin en ufak bir şüphesi dahi olmasın !

Son söz: Kim ne yaparsa yapsın, ne engel koymaya çalışırsa çalışsın, başta 3. Havalimanı, Kanal İstanbul, yerli oto, yerli uçak, yerli uydu, fırlatma rampamız, nükleer santraller, yerli fırkateynler ve daha birçok proje hayata geçecek ! Her ne pahasına olursa olsun bu ülke için geçecek !

Önemli not: Bu uçağın düşüşü ile ilgili ilk raporu veren “bilirkişiler hakkında” çok önemli gelişmeler oldu ve konu YARGI’daki sürecine devam ediyor... Araştırın, ilginç detaylar bulacaksınız...