Ergenekon davasý, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaþmasýnýn adýdýr. Milletin iradesini katletmeye, sivil yönetimi devirmeye ve ülkenin rejimini-düzenini deðiþtirmeye çalýþmak en büyük hukuksuzluklarýn baþýnda gelir. Sadece siyasi iktidarlarý deviren deðil, baþta anayasa ve yasalar olmak üzere yerleþik düzeni topyekün askýya alan, hak ve özgürlükleri rafa kaldýran, çok büyük zulüm ve iþkencelere imza atan askeri darbeler bu kararla topyekün mahkum edilmiþtir. Ayrýca þuan ceza alanlarla birlikte bütün darbeciler ve darbe giriþimcileri milletin vicdanýnda mahkum olmuþtur.
Bu dava sembolik açýdan 27 Mayýs’tan, 12 Mart’tan, 12 Eylül’den, 28 Þubat’tan, 27 Nisan’dan süzülüp gelen bir ruhun yargýlanmasýdýr. Tüm cuntacýlardan, darbecilerden, ihtilalcilerden, tüm hukuksuz giriþimlerden bu davayla sembolik açýdan hesap sorulmuþtur.
Bu cezalar, bundan sonrasý için anlamlý bir mesaj olacak, büyük bir caydýrýcýlýk taþýyacak.
Elbette yargýlama süreci tüm safahatýyla sonuçlanmýþ sayýlmýyor. Her ceza gibi buradaki cezalar da belli kesimleri üzecek, insani bazý dramlar öne sürülecek. Ama adaletin ve hakkaniyetin tecelli etmesi, yapýlan yanlýþlarýn kimsenin yanýna kar kalmamasý her bir ferdin en büyük beklentisidir, toplumsal vicdanýn tatmini için büyük bir gerekliliktir.
Bu millet, darbelerden de, farklý türdeki müdahale giriþimlerinden de býktý, usandý. Türkiye her müdahale dönemlerinde büyük bedeller ödedi, çok aðýr travmalar yaþadý. Nice canlar söndü, nice zulümler yaþandý, nice ocaklar karardý. “Darbelere artýk geçit yok, müsamaha yok, izin yok” demenin bir yolu da iþte bu tür yargýlamalardýr. Bu açýdan Ergenekon davasý Türk demokrasisinin geleceði açýsýndan önemli bir dönüm noktasýdýr.
Ergenekon davasýyla sadece bir zihniyetten hesap sorulmuyor ayný zamanda devlet içine çöreklenen bu anlayýþ yargý yoluyla tasfiye ediliyor. Devlet gücünü kendi anlayýþlarý doðrultusunda kullanan ve milletin iradesini hiçe sayan bu zihniyetin ürettiði vesayetçilik, çetecilik, komitacýlýk yargýnýn hesap sormasýyla tedavülden kalkýyor.
***
Her darbenin önünde, arkasýnda, içinde veya kenarýnda duran CHP’nin Ergenekon’un avukatlýðýna soyunmasý, bu davadan ve karardan rahatsýzlýk duymasý doðaldýr. Ýþine gelince yargý kararýndan dem vuran CHP sözcüleri bu konuda yargýyý yerden yere vurmakta ve darbesever bir görüntü sergilemektedir.
Darbe giriþimlerini deðil de, bu giriþimlerin yargýlanmasýný bir sorun olarak görenler bu davalardan kriz çýkarma, gerilim üretme umudu taþýyorlar. Oysa bu yargýlamalar olaðanüstü dönemlerin keyfiliðin hüküm sürdüðü ortamlarýnda yapýlmýyor. Toplumsal algý da, kamu vicdaný da bu yargýlamadan rahatsýzlýk duymuyor, tam aksine bu iddialarýn bugüne kadar karþýlýksýz kalmasýndan þikayet ediyor. Bu yüzden hukuka dayanan ve milletten manevi destek gören hiçbir yargýlama kriz ve gerilim konusu olmaz.
***
Bu tür davalar, asker-sivil iliþkilerinin normalleþmesine sadece olumlu katký yapar.
Ýnanýyorum ki, görevini hakkýyla yapan ve hukuk içinde vazifesini en iyi þekilde yapmaya çalýþan askerler de bu tür hukuksuzluklarýn devre dýþý kalmasýndan ve bu konularýn gündemden düþmesinden memnuniyet duyuyorlardýr.
Ýllegal giriþimlerin ve milletin vicdanýný kanatan hukuksuzluklarýn gölgesinin kurumlarýmýzýn üzerinden ebediyen kalkmasý, bu kurumlarýmýza ayrý bir dinamizm ve özgüven kazandýracaktýr.
Teammülle darbe yapmaya alýþan ve vesayet düzeniyle gizli iktidarýný sürdürmeye çalýþan zihniyet artýk yaptýðýnýn yanýna kar kalmayacaðýný anlamaktadýr.
Tek tek yargýlanan kiþiler, isnat edilen suçlar ve aldýklarý cezalar hakkýnda yorum yapacak durumda deðiliz. Gerekçeli karar bu tür bilgileri netleþtirecek ve Yargýtay aþamasýyla da bir yargý süreci tekamüle erecektir. Ancak þunu biliyoruz ki, demokratik hiçbir ülkede kabul edilemeyecek bu tür iddialarýn dava konusu yapýlmýþ olmasý ve darbe teþebbüsü iddialarýnýn cezalandýrýlmýþ bulunmasý tarihi bir olay ve Türkiye bunu baþarmýþtýr.