ALABARDA: S-400’ler Suriye’den Doðu Akdeniz’e, Ege Denizinden Boðazlara kadar birçok noktada etkin olacak. Böylece bütün bu coðrafyada Türkiye aleyhine oluþacak olasý geliþmeler bertaraf edilebilecek.
ABD ile S-400 hava savunma sistemi krizi bu noktaya nasýl geldi? Türkiye neden S-400 tercih etti? TSK ve uluslararasý askeri oluþumlarda Albay rütbesinde görev yapan Uluslararasý Savunma ve Güvenlik Uzmaný Yusuf Alabarda ile konuþtuk. Alabarda Türkiye ne yapmalý sorusunu þöyle cevapladý: “Türkiye kendi güvenlik gerekçelerini yok sayarak, tekrardan ABD siyasetine eklemlenen bir ülke olarak kazanabileceði hiçbir deðerin ve geleceðin olmadýðýnýn idrakinde. Bu kapsamda S-400 sistemlerinin Temmuzda ülkeye gireceði tarihe kadar, bir siyasi hataya düþmeden, siyasi yapýsýný ve iç barýþýný konsolide etmeli. Özellikle terör ile mücadelesinde ülkeyi zaafa sürükleyebilecek her türden yaklaþýmdan itina ile bünyesini korumalýdýr.”
Türkiye-ABD iliþkilerÝ 2012’den beri çok ivme kaybetti çünkü ABD açýkça aleyhe iþlere giriþti. Son zamanlarda da S-400’ler nedeniyle Türkiye’yi yaptýrýmla tehdit ediyor, NATO sistemlerine uymaz diyor. Öte yandan ihtiyacýmýz olan Patriotleri de satmýyor. ABD ne istiyor?
Fadime Haným isterseniz Türkiye’nin hava savunma sistemindeki sýkýntýlarýn çok kýsa bir tarihsel geliþiminden bahsetmek isterim. Zira ancak o zaman Türkiye’nin haklý tezleri daha anlamlý bir çerçevede izah edilebilir.
Elbette buyurun…
Soðuk Savaþ’ýn bitiminden Türkiye’nin sýnýrlarýnda Körfez Savaþý’nýn patlak vermesi ve Türkiye’nin bir Soðuk Savaþ refleksi ile Amerikan siyasetine eklemlenmesi Türkiye’yi Irak’tan atýlabilecek Scud füzelerinin hedefi haline getirdi. Bu konu o tarihlerde medyada kendine kýsýtlý da olsa yer bulmuþ ise de, konu zaman içerisinde Türkiye’nin terör ile mücadelesinde yaþadýðý atmosferde 2. Körfez Savaþýna kadar geçen sürede unutulup gitti. 2. Körfez Savaþýnda Türkiye’nin üslerini ABD’ye kullandýrmasý olasýlýðý tekrar muhtemel füze saldýrýlarý konusunu ülke gündemine taþýmýþtýr.
NATO’nun bu açýðý ivedilikle kapatmasý NATO’nun gündemine geldiðinde, o dönemde baþta Almanya olmak üzere Fransa ve Belçika þiddetle bu desteðe karþý çýkýnca Türkiye’nin hava savunma sistemine yönelik tartýþmalarýn içine siyaset mekanizmasýný da de ister istemez çekmiþti. O tarihte ABD Savunma Bakaný olan Donald Rumsfeld’in, NATO ve Avrupa baþkentleri nezdinde birçok açýklama yaparak bu ülkeleri ikna etmek için nasýl bir gayret içerisine girdiðini daha dün gibi hatýrlamaktayýz.
Türkiye’nin hava savunma sistemi arayýþlarý o tarihte mi baþladý?
2. Körfez savaþýndan (2003) Suriye’deki iç savaþýn patlak verdiði tarihe kadar olan dönemde siyasi iktidar hava savunma sistemindeki açýðý kapatmak maksadýyla yoðun bir program yürütmeye baþladý. ABD’den alýmý düþünülen Patriot füze sistemleri ABD Kongresinin engeli ile karþýlaþýnca Türkiye, hava savunma sistemindeki açýðý kapatmak maksadýyla 2008 yýlýnda bir ihaleye çýkýlacaðýný duyurdu ve 2010 yýlýnda da ‘teklife çaðrý dosyasý’ yayýnlanarak ihaleye katýlmasý muhtemel firmalara bir çaðrý yaptý.
Teklife çaðrý dosyasýna ABD, Rusya, Çin ve Fransýz-Ýtalyan ortaklýðý firmalar teklif verdilerse de, teknoloji transferi, maliyet, teslimat zamaný gibi kriterler üzerinden yapýlan puantaj sonucunda en uygun þartlarýn Çin firmasý tarafýndan verildiði kamuoyu ile paylaþýlmýþtýr.
Bu paylaþýmdan sonra Çin’den bir hava savunma sisteminin alýnmamasý konusunda Türkiye’ye yönelik olarak yoðun bir baskýnýn baþladýðýný ve bu baskýlarýn da etkisi ile kazananý resmi olarak açýklanmamýþ olan ihalenin siyasi bir kararla rafa kaldýrýldýðýný biliyoruz.
Dosya ne zaman inmiþti raftan?
15 Temmuz gecesi gerçekleþen hain kalkýþma, o gece ve sonrasýnda yaþananlar ve Batý’nýn bu konuda bugüne kadar sergilediði ikiyüzlü ve darbecileri kollayan yaklaþýmý, siyasi iktidara Türkiye için askeri tehdidin kaynaklarýnýn çeþitliliðini bir kez daha net bir þekilde göstermiþtir. Ýþte bu noktadan sonra hava savunma sistemindeki açýðý ivedilikle kapatmak isteyen Türkiye, kendisi ile istenilen zeminde (teslim tarihi, teknoloji transferi ve toplam maliyet) buluþmamakta direnen ABD baþta NATO ülkeleri yerine, bu konularda en optimum taahhütte bulunan Rusya ile S-400 hava savunma sistemlerinin tedariki ve finansmaný konusunda anlaþmýþtýr.
Türkiye bir anlamda Rusya’dan S-400 sistemlerini tedarik etmek zorunda býrakýldý, öyle mi?
S-400 silah sistemlerinin tedarik süreci, tarihsel geliþimden de kolayca anlaþýlacaðý üzere, Türkiye’nin kendi güvenliðini saðlama konusundaki kararlýlýðýnýn, Batý ve NATO ittifakýnýn NATO’nun kuruluþ felsefesi ile taban tabana zýt ve ilkesiz siyaseti ile Soðuk Savaþ sonrasý deðiþen ve çeþitlenen tehdit ortamýnda Türkiye’nin algýladýðý tehdidin zamanýn ruhu ile de mütenasip baþka bir forma girmesinin bir sonucudur.
S-400 hava savunma sistemleri ABD’nin tepkisini neden bu kadar çekiyor?
1952 yýlýnda NATO’ya üye olmasýndan 2000’li yýllara kadar geçen sürede savunma siyaseti baþta tüm siyasetini ABD’nin bölgedeki siyasetine eklemlenerek geliþtiren Türk siyasetindeki paradigmal deðiþim, zaten uzun zamandan bu yana ABD baþta tüm Batý siyaset merkezlerini rahatsýz etmekteydi. Buna ilaveten Türkiye’nin bu sistemler ile kendi sýnýrlarý dýþýndaki 400 km’ye yakýn bir alaný izleyebilen ve sýnýrlarý dýþýndaki 250 km’lik bölgede hava üstünlüðüne sahip tüm ülkelerin bu üstünlüðüne ket vurabilen bir ülke konumuna gelmesi, baþta Ýsrail ve ABD’nin asla isteyeceði bir husus deðildir.
Türkiye coðrafyasýna yerleþtirilecek S-400 sistemlerinin Suriye içlerinden Doðu Akdeniz’e, Ege Denizinden Boðazlar bölgesine kadar birçok noktada etkin olmasý, sadece Türk Yunan dengeleri üzerinde Türkiye lehine bir tesir yaratmayacak, ayný zamanda sýnýrlarýmýza kadar hava unsurlarý ile gelebilen Ýsrail’i tüm bu sayýlan coðrafyada etkisizleþtirebilecektir.
Bölgede yeni yapýlarýn, yeni oluþumlarýn ve yeni sýnýrlarýn oluþturularak yeni bir dönemi kendi lehine dizayn etmek isteyen ABD açýsýndan Türkiye’nin bölgede kendisinin bir oyun kurucu ülke haline gelmesi hiç kuþkusuz kabul edilemez bir hakikattir. Ýþte bu ve daha birçok noktadan Türkiye’nin elini güçlendirecek bu siyasi stratejik hamlenin bir þekilde akamete uðratýlmasý, Türkiye’nin ambargo ve yaptýrýmlar ile gözünün korkutulmasý ABD perspektifinden elzem hale gelmiþtir.
ABD F-35’leri teslim etmem diyor. F-35’lerin alternatifi yok mu, ne yapýlabilir?
F-35 projesinden dýþlanma ihtimaline karþý, bugüne dek yatýrýlanýn üzerine ilave bir meblaðýn ABD’den net taahhüt alýnmadan projeye aktarýlmamasý gerekir. Diðer husus Türkiye F-35 projesinin dýþýnda býrakýlacaksa bu projeden yapýlacak tasarruf kýsa vadede TSK envanterine girerek semalarýmýzda uçacak olan TFX projesine aktarýlmalýdýr, 10 miyar dolar deðerli bir kaynaktýr. Ayrýca modernize edilen F-4E muharip uçaklarý ile envanterimizdeki F-16 uçaklarýnýn 2030’lara dek sýkýntýsýz þekilde kullanýmýný saðlayacak acil önlemler þimdiden alýnarak güvenlik açýðýnýn önüne geçilmelidir. Tüm bunlara raðmen boðucu bir Amerikan yaptýrýmý uygulanýr ise -ihtimal vermem, o zaman Türkiye alternatifsiz kalmaz.
Seçimlerden bu yana ama özellikle bir haftadýr çok hareketli Tel Rifat ve Ýdlib bölgesi. Neler oluyor?
Malumunuz Tel Rifat bölgesi aslýnda Afrin’e yönelik Zeytin Dalý Harekatýnýn da muhtemel hedeflerinden birisi idi. Lakin yürütülen diplomasi trafiðinin bir sonucu olarak Tel Rifat bölgesi harekat kapsamýna alýnmadý. Aradan geçen sürede bu bölgeden hem ÖSO mensuplarýna, hem bölgedeki TSK mensuplarýna yönelik sayýsýz YPG saldýrýsý yapýldý. Son bir hafta içinde bu bölgeden gerçekleþtirilen sayýsýz saldýrý birçok þehidimizin ve yaralýmýzýn olmasýna sebebiyet verirken Türkiye’ye de bir meþru müdafaa yapma hakký vermektedir.
4 Mayýs’ta baþlatýlan Tel Rifat’a yönelik operasyonu bu zaviyeden okumak gerekir. Bu saldýrýlar bizlere þunu açýk þekilde göstermektedir ki, þayet Afrin’e yönelik Zeytin Dalý ve Fýrat Kalkaný Harekatlarý yapýlmamýþ olsaydý Türkiye son iki yýlda terör ile siyaseti esir alýnan bir ülke haline getirilerek baþta ABD olmak üzere birçok ülkenin güdümünde bir ülke konumuna sürüklenecekti.
Tel Rifat operasyonu önümüzdeki günlerde ABD tesirli bir motivasyonun sonucunda, Suriye rejim güçleri ile Türkiye’yi Ýdlib kýrsalý baþta olmak üzere birçok noktada karþý karþýya getirebilir. Kuþkusuz bu husus Fýrat’ýn doðusunda siyasetini pekiþtirmek isteyen ABD’yi rahatlatan bir geliþme olur. Eðer Rusya da bu yönde geliþecek bir ABD tuzaðýný görmeyerek Türkiye ile Tel Rifat ve Ýdlib bölgesinde ters düþerse, bu Türkiye’nin hem Fýrat’ýn doðusundaki siyasetine hem de Doðu Akdeniz’deki siyasetine olumsuz olarak tesir eder.
“Yabancý basýnýn Türkiye’de Türkçe yayýn yapan ofisleri bir yandan Türkiye’nin bölgesinde uluslararasý siyaseti þekillendiren siyasetinin kazandýðý deðerle alakalýdýr, diðer yandan bu siyaseti speküle etmek, Türk halkýný manipüle etmek maksadýnýn gayretidir. Türkiye’deki yasal mevzuat çerçevesinde yayýn yapacak bu medya organlarýnýn taraflý ve spekülatif yayýnlarý kuþkusuz bu ülkenin siyasetine Washington-Londra ve Moskova perspektifinden deðil Ankara perspektifinden bakan münevver kesimin gözetiminde olacaktýr.”
Doðu Akdeniz’de neler oluyor?
Doðu Akdeniz’de yaþananlar Ortadoðu’da olanlardan ayrý deðil. ABD’nin “Yeni Ortadoðu” projesinin ayrýlmaz parçasý, tamamlayýcý cüzü. Doðu Akdeniz’deki enerji kaynaklarý üzerinden Türkiye hem yalnýzlaþtýrýlmaya, hem milli çýkarlarýna el konulmaya, hem Siyonist lobinin akýldaneliðini yaptýðý koalisyon tarafýndan askeri güç kullanýlarak etkisiz býrakýlmaya çalýþýlýyor. Bu minvalde S400’ler de Ýsrail baþta tüm bu ülkelerin hava unsurlarýný etiksiz hale getiren bir hamle olarak okunuyor.