Türkiye makas değiştirdi!

Bu ifade Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Bey'e ait.

5 Şubat 2022 Cumartesi günü Türk Parlamenterler Birliği İstanbul Şubesi'nin Göztepe'deki sosyal tesislerinde verdiği 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Erkler Arası İlişkiler ve Yürütmenin İcraatları' konulu konferansta Başkan Erdoğan'ın iktidar olmasıyla birlikte, küresel güçlerin 'ya benimlesin ya düşmanımsın' dayatmasını reddederek Türkiye'nin makas değiştirdiği gerçeğine dikkat çekti.

Türkiye Başkan Erdoğan'la birlikte başka güçlerin ekseninde değil, kendi milli çıkarları ekseninde politika geliştirdiğini, bu bağlamda küresel güçlerle kendi çıkarları doğrultusunda ilişki kurduğunu, bu perspektiften hareketle diklenmeden dik durarak ülkeyi güçlendirdiğine işaret etti.

1961 ile 2002 yılları arasında 32 hükümet kurulduğunu ve hükümetlerin ortalama ömrünün 461 gün olduğunu, dolayısıyla siyasi istikrarın bir türlü sağlanamadığını; ayrıca parlamenter sistemdeki çift başlılığın maliyetinin yüksekliğini örneklerle anlattı.

Özal'ın Demirel ile, Demirel'in Çiller ile, Erbakan'ın Demirel ile, Ecevit'in Sezer ile olan ihtilaflarının yürütme erkini olumsuz etkilediğini ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemin'e geçmenin bir zaruret olduğunu anlattı.

2017 deki referandum ile ilk defa doğrudan halkın iradesine dayalı bir sistem kabul edilmiş oldu.

Parlamenter sistemdeki yürütme erkinin yasama erki üzerindeki egemenliğinin yeni sistem ile revize edildiğini, erkler arası ilişkinin daha net olarak çizildiğini, sorumluluklarının daha belirgin hale geldiğini; bununla birlikte çok genç bir sistem olduğu için eksiklikleri düzeltilerek olgunlaşacağına vurgu yaptı.

Yeni sistemde meclisin yanı sıra yargının da yürütme erkini denetlediğini, sistemin tek adam sistemi olmadığını sistemin tamamen sivilleştiğini anlattı ve tekrar eksiklikler çıkarsa olgunlaştırılacağını izah etti.

Yeni sisteme geçmenin kazanımlarını anlatırken de siyasi istikrara, anında karar verecek pratiklik sayesinde daha etkin bir politika izlendiğinin önemine temas etti.

Bugün Rusya-Ukrayna probleminde Türkiye'nin girişimleri, Karabağ, Libya, Doğu Akdeniz ve Katar meselelerinde atılan süratli ve isabetli adımların temelinde yeni sistemin yapısının çok önemli bir yer işgal ettiğine vurgu yaptı.

Öte yandan, deprem, yangın, sel ve salgında, terörle mücadelede alınan mesafede yeni sistemin temin ettiği büyük faydalarını anlattı.

2 saat süren konferanstaki akıcı üslubuyla ve sorulara verdiği cevaplarla Fuat Oktay Bey'in konuya olan hâkimiyeti dikkat çekiciydi.

Dinleyenlerin hemen hepsi sistem böyle anlatılsa vatandaş geleceğe daha güvenli bakar temennisinde bulundu.

Çünkü Oktay Bey, mükemmeliyetten bahsetmedi hatta 'mükemmel olduğunu iddia etmek gelişmesine ve olgunlaşmasına manidir' diyerek eksiklerinin de olduğunu ama yaşayan canlı bir sistem olması hasebiyle olgunlaşmaya da müheyya (hazır) bir yönünün bulunduğunu uzun uzun izah etti.

Önemli olan yapısal sorunların giderilmesi olduğunu bu istikamette hem sistemi olgunlaştıracak çalışmaların yapıldığını hem de yapay zekayı devreye sokmak için çaba sarf edildiğini hatta bu sayede değişik işlemler için vatandaştan istenen evrak sayısının 42 binden yedi binlere düşürüldüğünü anlattı.

Evet, Başkan Erdoğan dönemi icraatları incelendiğinde Türkiye'nin gerçekten makas değiştirdiğini ve sessiz devrimler gerçekleştirdiğini görmemek imkan haricidir.

Objektif bakan görür.

Fanatik muhalif de, bindiği Marmaray'ı ve metroyu, geçtiği Avrasya'yı ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü uçtuğu İstanbul Havalimanı'nı göremez.

Çünkü gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz!

İŞTE KADER TAM DA BUDUR!

Dün Oktay Bey'i dinlerken Başkan Erdoğan'ın Kovid-19'a yakalandığı haberini aldığımda yanımdaki dostuma, 'İşte kader tam da budur!' dedim.

Başkan Erdoğan'ın güvenliğindeki sıkı koruma sağlığında da aksatılmadan uygulanıyor. Öyle ki yanına yaklaşmak bir yana bulunduğu salona bile PCR testi yaptırmayanlar alınmıyor. Ziyaretine gidenler görüşmek isteyenler de aynı şekilde sıkı bir taramaya tabiler.

Buna rağmen Başkan Erdoğan'ın Kovid-19'a yakalanmış olması, 'tedbir takdire mani değildir' in canlı ispatıdır.

Bizler kullar olarak her türlü tedbiri almakla mükellefiz. Eğer tüm tedbirlere rağmen böylesi sonuçlar çıkıyorsa işte buna takdir denir.

İşte kadere iman da burada devreye girer. Eskilerin dediği gibi 'kadere iman eden kederden emin olur.'

Başkan Erdoğan'ın güçlü bir imana sahip olduğunu biliyoruz.

Hem Başkan'a hem eşine hem de tüm hastalara geçmiş olsun dileklerimle Allah'tan acil şifalar diliyorum.

Ya Şafi!