-NEW YORK-
Cumhurbaþkaný Abdullah Gül bir dakikasý bile boþ geçmeyen bir maraton koþucusu gibi birkaç gündür; o toplantýdan bu görüþmeye, o davetten bu resepsiyona koþuyor... Özel ortamlarda devlet adamlarý, siyasiler, iþadamlarý ve gazetecilerle biraraya geliyor...
Kendisine yöneltilen sorularýn ekseninde iki konu var: Ýlki, ‘’Türkiye’de ne oluyor?’’ Ýkincisi de, ‘’Seçimde ne olacak?’’
Mübalaða etmeyeyim, ama Kamerunlu’dan Fransýz’a kadar karþýlaþtýðý herkesin zihninde bu iki soruya duyulan merak olduðunu biliniz...
Dünya böyle bir hal aldý: Bir ülkede olanlar baþka ülkeleri de ilgilendiriyor; özellikle de söz konusu ülke Türkiye gibi son yýllardaki atýlýmlarý ve açýlýmlarýyla dikkatleri üzerinde toplamýþ bir ülkeyse...
Türkiye, uzun bir duraklama döneminden sonra, geçen on yýlda kendisinden beklenmeyen baþarýlarla gündeme gelmeyi baþardý: Etrafýndaki ülkeler ekonomik kriz yaþarken büyümeye devam etmek, sorunlarýný sumen-altý etmeye alýþkýn iken çözme azmi göstermek, koalisyonlarla siyasi istikrarsýzlýk içerisinde debelenirken her seçimde oyunu artýran bir partiyle yönetilmek, içine kapanýk olmaktan çýkýp global sorunlarla ilgilenmek...
Böyle bir ülke elbette ilgi çeker ve bu çizgiden sapma yolunda sinyaller alýnýrsa elbette merak konusu olur.
Kötüye alâmet deðil bu merak...
Ýstikrarsýz bir coðrafyada istikrar adasý gibi bir ülke Türkiye... Ýlgilendiði global sorunlara katkýda bulunabilecek özelliklere sahip: Eni konu iþleyen bir demokrasisi, çalýþkan ve iyi eðitim almakta olan genç bir nüfusu, güçlü bir ordusu var... Bunlar etrafýndaki ülkelerin yoksun olduðu özellikler ve arzulanan da onlarýn Türkiye’ye benzemesi...
‘Arap Baharý’ diye adlandýrýlan Ortadoðu’daki halklarýn demokratikleþme taleplerinin dýþa vurmasý sürecinin esin kaynaðýnýn Türkiye olduðunu düþünmek için pek çok sebep var.
Sebep aramaya da gerek yok aslýnda; ‘Arap Baharý’ sýrasýnda sokaklara taþanlarýn ellerinde taþýdýklarý pankartlarda Türkiye’nin ve siyasi liderlerinin adlarý görünür haldeydi zaten...
‘Örnek ülke Türkiye’ görüntüsünü bozacak en ufak bir geliþme bile ‘’Ne oluyor?’’ diye sorulmasýna yol açýyor...
Dýþarýdan ülkemize bakanlarýn seçimlere ilgisini de hoþ görmek, anlayýþla karþýlamak lâzým. Unutmayalým, seçim, artýk Batý ülkelerinde istikrar getirmiyor. Ýtalya, Yunanistan, Fransa ve Ýngiltere’de yapýlan son seçimler ‘yarý-kaos’ tablolar ortaya çýkarmýþtý; geçen hafta sonu Alman seçmenler de mevcut dengeyi sarsan biçimde oy kullandýlar.
Türkiye’nin de seçimle sarsýntýya girip girmeyeceðinin merak konusu olmasý bu sebeple doðal...
“Neden bizde olanlarý, yapýlacak seçimleri merak ediyorlar?’’ diye dertleneceðimize, ilgi odaðý olma özelliðimizi korumaya çalýþmak, herhalde, daha akýllýca bir davranýþ olacaktýr.
‘Yükselen yýldýz’ olma özelliðini korumalý ülkemiz...
Görüntüyü bozan en önemli unsurlar, etrafýmýzdaki ülkelerde yaþananlar ve ihtiyacý duyulan ‘reform’ atýlýmlarýnda fark edilen tutukluk... Suriye ve Mýsýr politikalarýnda bir ince ayar ihtiyacý var; reformlarda da ataklýk gerekiyor...
Türkiye’nin cumhurbaþkaný bir kez daha buraya geldiðinde ‘’Ne oluyor?’’ türü sorulara muhatap olmamalý...