2002 seçimleriyle AK Parti iktidara geldiðinde Amerika henüz 11 Eylül þokunu üstünden atamamýþ, ama Afganistan'a yaptýðý müdahale baþarý kazanmýþ ve müstakbel Irak müdahalesi için Bush Yönetimi'nin iþtahý kabarmýþtý. Günün konusu medeniyetler mücadelesiydi.
Bu þartlar altýnda kadrolarýný önceden tanýmasýna raðmen Amerika AK Parti'ye karþý tereddütlüydü. 1 Mart 2003'de, tam da tereddütler giderilirken Meclis Amerikan askerlerinin Türkiye topraklarýný kullanarak Irak'ý iþgal etmelerini saðlayacak hükümet tezkeresini reddetti.
Ýliþkiler bir süre soðudu. Ama ardýndan Amerika kendi içinde Ýslam ve demokrasi kavramlarýný tartýþmaya baþlayýnca Türkiye'yi, Türkiye örneðini keþfetti. Bush, Haziran 2004'deki Ýstanbul ziyaretinde arkasýna Ortaköy Camii'ni ve Boðaziçi Köprüsü'nü alarak dünyaya Türkiye'yi, daha doðrusu Türkiye'nin AK Parti iktidarý ile yarattýðý emsali örnek gösterdi.
***
George W. Bush, Ýslam dünyasýna emsal gösterecek en doðru isim olmasa da, söyledikleri tartýþmaya katkýda bulundu. 1 Mart tezkeresinin yarattýðý "baðýmsýz dýþ politika" algýsý da Türkiye imajýnýn zihinlere yavaþ yavaþ kazýnmasýna yardýmcý oldu. Türkiye bir yandan Batý'ya AB üyeliði arzusuyla yaklaþýr, demokratik reformlar yapýp Kýbrýs'ta Annan Planý'ný desteklerken, diðer yandan da Batý'ya karþý durabilmekteydi.
Üstelik de ayný Türkiye giderek artan bir þekilde çevresini saran sorunlarýn çözümünde rol oynama iradesini ortaya koymaktaydý. Ýspanya ile birlikte çalýþýlarak gerçekleþtirilen Medeniyetler Ýttifaký Projesi ise Türkiye'nin model olabileceðini hem Batý'ya, hem de Doðu'ya anlatmaktaydý.
Derken 2008 sonunda hiç beklemediðimiz bir þey oldu. Suriye ile sorunlarýnýn çözümüne arabuluculuk yaptýðýmýz Ýsrail bize hissettirmeden Gazze'ye müdahale etti ve müdahalesi 1500'e yakýn insanýn hayatýna mal oldu. Türkiye, bu insani trajediye pek çok Arap ülkesinden, hatta Batý Þeria'da yaþan Filistinlilerden daha sert tepki verdi. Ýsrail ile olan iliþkilerimiz gerildi.
Türkiye'nin kendisiyle iliþkisini Ýsrail üstünden okuyan Amerika da bu gerilimden tedirgin oldu. Ýliþkileri normal seyrine oturtmak amacýyla düzenlenen Davos buluþmasýysa 2009 baþýnda gerilimin daha da çok artmasýna yol açtý. Diðer yandan Davos'ta Baþbakan Erdoðan'ýn gösterdiði tepki ve tepkinin gösterildiði sahnenin düzeni Türkiye modelinin Arap dünyasý tarafýndan sahiplenilmesine hiçbir þeyin olmadýðý kadar yardýmcý oldu.
Arap sokaðýnda Türkiye'ye karþý sempati patlamasý yaþandý. Bu patlama Mavi Marmara kriziyle doyum noktasýna ulaþtý. Yapýlan araþtýrmalar Araplarýn Türkleri tahminlerin ötesinde sevdiðini ortaya koydu. Ancak ayný þey Batý için geçerli deðildi. Bir kaç yýl önce Ýslam dünyasýna Türkiye'yi emsal gösteren Amerika'da eksen kaymasý tartýþmalarý baþladý. Türkiye'nin Batý'dan uzaklaþtýðý iddia edildi.
Derken Arap dünyasýný sarsan ayaklanmalar zinciri baþladý. Türkiye modeli bir kez daha gündeme girdi, sýkça konuþulur oldu. Baþbakan Erdoðan'ýn demokrasi yanlýsý tavrý Tahrir'de ve daha pek çok yerde yanký buldu. Kahire'de laiklikten bahseden Türkiye Baþbakaný bir kez daha Batý baþkentlerinin ilgisini çekti.
Ancak yollar Mýsýr darbesinden sonra tekrar ayrýlmaya baþladý. Darbeye darbe diyemeyenleri eleþtiren Türkiye, Suriye yüzünden BM sistemini suçlayan AK Parti iktidarý pek hoþa gitmedi. Gezi Parký protestolarýnýn yönetiliþ biçimi ve Türkiye'den dünyaya yansýyan görüntüler de modelliðimize darbe vurdu.
***
Oysa model olmak, beðenilmek, beðeniyi mümkün olduðu yerde siyasete ve etkiye tahvil edebilmek önemli. Son iki yüz küsur yýldýr coðrafyasýný koz olarak kullanan Türkiye ilk kez yarattýðý emsalle anýlýr, konuþulur, çýkarlarý ve beklentileri bu sayede dikkate alýnýr oldu. Þimdi bu imkaný yeniden yakalamamýz, model algýmýzý insanlarýn aklýna bir kez daha yerleþtirmemiz gerekiyor.
Son günlerde dünyada olan bitenler de böylesi bir algý yönetimine çok müsait. Kenya'da alýþveriþ merkezi basan, Pakistan'da kilise bombalayan, Irak'ta cenaze törenine saldýran, Suriye'de Þeriat adýna el ve kafa kesen "radikalizm", El Kaide'nin ittifaklarla geliþtirdiði að, Türkiye'nin barýþçýl demokratik modeline olan talebi arttýrýyor.
Tek yapmamýz gereken modelin arzýný saðlamak, demokrasimizi saðlam temeller üstüne oturtmak. Gezi Parký sonrasý sertleþen siyasi üslubu yumuþatmak. Dünyaya Türkiye'nin demokratikleþme yolunda ilerlediðini, sorunlarýný çözmek konusunda iradesinin tam olduðunu göstermek. Suriye ve Mýsýr'da ilkeli duruþla diplomasiye imkan tanýma arasýndaki dengeyi kollamak...